08 Aralık 2023

Yolsuzlukta bir kırık karne daha

GRECO'nun 94. Genel Kurulu'nda kabul edilen son ara rapor, bir önceki rapordan bu yana taahhüt edildiği halde gereği yapılmayan tavsiyelerle ilgili ayrıntılı analizler içeriyor

Yolsuzlukla mücadele konusunda uluslararası alanda faaliyet gösteren birden fazla kuruluş var. Avrupa Konseyi bünyesindeki GRECO, onlardan biri.

Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu'nun kısa adı olan GRECO, Türkiye hakkındaki yeni bir rapor yayımladı. Milletvekilleri, hakimler ve savcılar açısından yolsuzluğun önlenmesine yönelik programa ve taahhütlere uyum açısından değerlendirilen raporun "resmi olmayan" Türkçe tercümesi de Avrupa Konseyi'nin web sitesinde yayımlandı.

GRECO'nun 94. Genel Kurulu'nda kabul edilen son ara rapor, bir önceki rapordan bu yana taahhüt edildiği halde gereği yapılmayan tavsiyelerle ilgili ayrıntılı analizler içeriyor.

Raporun içeriğine geçmeden önce, bundan önceki aynı konulu üç raporunun üçünde de "tatmin edici olmadığı" tespitinin yer aldığını anımsatalım.

Yasama alanında

Daha önceki raporlarda Türkiye'den yasama sürecinin şeffaflığının arttırılması istendi. Bunun için de belli tavsiyelerde bulunuldu. GRECO son raporunda, Türkiye'nin "hiç uymadığını" kayda geçirdiği tavsiyeleri listeledi. İşte o tavsiyeler:

- Sivil toplumla istişare ve torba kanun: Sivil toplum grupları ve vatandaşlar bakımından kamuoyunda istişarelerde bulunulmasına yönelik kuralların geliştirilmesi. Kamuoyunda anlamlı düzeyde istişare edilmesine ve Meclis'te tartışılmasına imkân tanınması amacıyla, yasa taslaklarının uygun bir biçimde (örneğin çok sayıda birbiriyle ilgisiz yasal düzenlemenin tek bir paket olarak hazırlanmasından kaçınılması) ve yeterli zaman dilimi içerisinde sunulmasının sağlanması

- Hediyeler ve lobicilik için etik kodlar: Çeşitli çıkar çatışması durumlarını kapsayacak şekilde (hediyeler ve diğer avantajlar, yan faaliyetler, görev süresi bitimi sonrasında çalışma durumu, lobi faaliyetlerinde bulunan kişiler dâhil olmak üzere üçüncü taraflarla iletişim kurma, vs.), milletvekillerine yönelik etik davranış ilkelerinin kabul edilmesi yönünde tavsiyede bulunmuştur.

- Milletvekillerinin mal beyanı: Milletvekillerinin mal beyanında bulunma rejimine; kuralların ihlal edilmesine karşı etkin, orantılı ve caydırıcı yaptırımlar getirilmesinin yanı sıra mal beyanının doğruluğu ve gerçekliğini teyit eden bir sistemin eklenmesi ve Meclise sunulduktan hemen sonra bu mal beyanlarının içeriğinin kamuoyuna açıklanması.

- Dokunulmazlık kaldırmada öncelik: Yasama dokunulmazlığının kaldırılması sürecinin öncelik sırasına göre ele alınmasının ve milletvekilleri hakkında rüşvet suçlamasıyla yürütülen ceza soruşturmalarının engellenmemesinin sağlanması amacıyla kararlı tedbirlerin alınması.

Hakim ve savcılar için rüşvetin önlenmesi

Türkiye'nin uymadığı tavsiyeler bunlarla sınırlı değil. GRECO raporunda hakim ve savcılar bakımından rüşvetin önlenmesi konulu özel bir başlık açıldı. Bu başlık içinde de Türkiye'nin yerine getirmediği tavsiyeler yer aldı.

- HSK'nın bağımsızlığının güçlendirilmesi: Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) yürütme erkinden ve siyasi etkiden bağımsız olmasına yönelik olası tehditlere karşı Kurul'un bağımsızlığının güçlendirilmesi ve bu yönde kararlı önlemler alınması tavsiye edildi. Ancak GRECO, Türkiye hakkındaki daha önceki uyum raporlarında yerine getirilmeyen bu tavsiyenin yine yerine getirilmediğini kayda geçirdi.

Bununla, HSK'ya Adalet Bakanı'nın başkanlık etmesi diğer üyelerin meslektaşları tarafından seçilmeyişi kastediliyor. Raporda bu başlıkla ilgili yer alan dikkat çekici bir ifade de şu oldu:

"Türk yetkililer, bu tavsiyeye dair herhangi yeni bir bilgi vermemiştir."

Artık tenezzül mü edilmemiş yoksa herhangi bir çekingenlikle mi bilgi paylaşılmamış orasını bilemiyoruz.

Mesleğe alım süreçleri: GRECO, yıllar önce Türkiye'ye hakim ve savcı adaylarının mesleğe alım süreçleri konusunda, yürütme erkinin değil, yargı erkinin müdahilliğini ve sorumluluğunun arttırılması tavsiyesinde bulundu. Bu tavsiyenin önceki uyum raporlarında yerine getirilmediği hatırlatılarak, durumun değişmediği son raporda kayda geçti. Yeni adayların mesleğe girişinde Adalet Bakanlığı'nın hâlâ öncü ve karar verici bir rolde olduğu bildirildi.

GRECO hakim ve savcıların mesleğe alım süreçlerinde yürütme erkinin kontrolünün daha da artmasından endişesine şöyle yer verdi:

"Hiçbir üyesi hâkimler tarafından seçilmeyen HSK'nın yapısı açısından ifade edilen endişeler dikkate alındığında GRECO, hâkimlerin seçim ve mesleğe alım süreçlerinde yürütme erkinin kontrolünün daha fazla artmasından endişe duymuştur. Türk yetkililer, bu tavsiyeye dair herhangi yeni bir bilgi vermemiştir."

- Kısmen yerine getirilen: GRECO, tüm hâkim ve savcı adaylarının, kamuoyuna açık ve Avrupa standartlarıyla uyumlu kesin ve nesnel kriterlere dayalı olarak etik davranış ve dürüstlük konularında denetlemeye tâbi olması hususunda tavsiyede bulunduğunu anımsattığı son raporda "bazı denetimlerin yapılıyor olmasından memnuniyet duymuştur. Ancak, dürüstlük denetimleri ile ilgili mevcut kriterlerin 5 tavsiyenin gerektirdiği ölçüde net olup olmadığı sorusu halen mevcuttur" ifadelerine yer verdi.

Raporda, hakim ve savcıların görev yerlerinin onların isteklerine aykırı olarak değiştirilme ihtimalinin azaltılması ve bu doğrultuda görev süresi teminatının güçlendirilmesi gerektiği de yer aldı.

GRECO'nun dün açıkladığı Türkiye raporunda, özellikle yargı bağımsızlığı konusunda buraya aktardıklarımdan çok fazlası var. Okurken sıradan vatandaşa teknik ve ayrıntılı gelebilecek bu değerlendirmelerin tamamı, aslında yargı ve adalet konusundaki kronik sorunlardan neden kurtulamadığımız neden içimize sinen bir adalet düzeni içinde yaşamadığımızı da net gösteriyor. Sadece bu değerlendirmeler değil, Türkiye'nin bu tavsiyelere neden uyulmadığı konusunda yetkililerin Avrupa Konseyi muhataplarına bilgi vermekten kaçınması bile durumun vahametini ortaya koyuyor.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

Yazarın Diğer Yazıları

TÜİK kimin tarafında duruyor?

TÜİK; DİSK’in zorunlu olarak Bilgi Edinme Kurulu’nun bağlı olduğu Adalet Bakanlığı’na açtığı davada çıkan karara itiraz etmiş. Madem taraf değilseniz bu itiraz ne? Bitmedi: TÜİK, bir de Adalet Bakanlığı aleyhine dava açıyor. Yetmiyor, Danıştay Başsavcılığı’na TÜİK olarak “Bu kararları bozun” diyor

Yargıya saygılı bir TÜİK aranıyor

Yeni Anayasa konusunda, TÜİK'in bilgi karartmasından, yargı kararına uymamasından zerre rahatsızlık duymayan bir iktidar partisinin ardına düşülür mü?

Kamu tasarrufunda farkı ne yaratacak?

Ne temsil, tören harcamalarında ne kırtasiyede ne araç kiralamalarında tasarruf sağlanmış değil. Peki bundan sonra ne değişecek de kendilerinden tasarruf beklenen bürokrasi bu plana sadık kalacak?