24 Kasım 2023

Piyasalar, bütçeler, ihaleler

Her sene onlarca milyar liralık ihale yapan, müteahhitlik şirketlerine milyarlarca lira ödeyen bir bakanlığın, Kamu Mali Kontrol ve Yönetim Kanunu’nda yer alan saydamlık ve hesap verme düzenlemelerine göre alması gereken bütçe tutumuyla pek uyumlu değildi doğrusu

Merkez Bankası, seçimlerden kısa bir süre sonra haziran ayında başlattığı faiz arttırımlarında dün, beklentilerin üzerinde bir adım attı. Politika faizini yüzde 40’a yükseltti. Bu karar piyasalarda sevinçle karşılandı karşılanmasına ama tabii ki vatandaşa refah olarak yansıması beklenmiyor. İktisatçıların ortak görüşü, arttırımın kredi maliyetlerinde yol açacağı etki nedeniyle işletmeleri daralmaya iteceği, bunun da istihdamı etkileyeceği yönünde.

Ana akım iktisada sadık kalmayı taahhüt eden ekonomi yönetimleri açısından ortodoks politikaların, genellikle “mali disiplin” ile birlikte gitmesi beklenir. Ancak halihazırdaki, ekonomi yönetiminin mali disiplin denildiğinde baktığı ilk yer ücretler. Oysa ücretlere baktığı kadar kamu harcamalarına odaklansa, sermaye kesimine yapılan aktarımları sıkı ve denetlenebilir kurallara bağlasa keşke ama bunu yapmıyor. Bu ise net, keskin, berrak bir tercih elbet!

***

2024 yılı bütçe kanun teklifi görüşmelerinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki etabı, bugün Cumhurbaşkanlığı bütçesiyle sona erecek. Cumhurbaşkanlığı bütçesinde hangi kalemden ne kadar kısıntı yapıldığı (!), itibardan ne kadar tasarruf edildiğini hep birlikte izleyip göreceğiz.

Dün Komisyon’da Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın bütçesi görüşüldü. Bakan Abdülkadir Uraloğlu, bütçe konuşmasında her biri birbirinden önemli büyük ve önemli projelere kısa kısa,  neredeyse birer cümleyle değindi.

Her sene onlarca milyar liralık ihale yapan, müteahhitlik şirketlerine milyarlarca lira ödeyen bir bakanlığın, Kamu Mali Kontrol ve Yönetim Kanunu’nda yer alan saydamlık ve hesap verme düzenlemelerine göre alması gereken bütçe tutumuyla pek uyumlu değildi doğrusu.

Geçen yazımda gündeme getirdiğim, depremde ağır hasar alan Hatay Havalimanı için yapılan ihale, Bakan’ın konuşma metninde kendisine şöyle bir yer buldu sözgelimi:

Hatay Havalimanı

“Hatay Havalimanı’nın Pat sahaları ve Onarımı ve Gelişimi Projesinin yapımını gerçekleştiriyoruz.”

Evet, bu kadar kuru ve içeriksiz bir cümleyle geçiştirildi. PAT, pist, apron ve taksi yolu kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltma. Devlete en az 7,6 milyar TL’ye mal olacak, yüzbinlerce vatandaşın seyahatini, ulaşımın ilgilendiren bir havalimanı projesi. Kime, kaç liraya ne kadar bir süre taahhüdüyle gerçekleştirildiği bilgisi, -en azından bu yazı tamamlanıncaya kadar- kadar verilmemişti. Dahası, havalimanın projesinin nasıl olacağı konusunda hiçbir veri paylaşılmadı.

Keza, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda 10 senedir yılan hikayesine dönen ikinci pist ile ilgili bilgi ve ifade ise şu kadarcıktı:

“Sabiha Gökçen Havalimanımızın kapasitesini iki katına çıkarak 2. Pist inşaatını tamamladık. Yakında hizmete alıyoruz.”

Ne kadar “yakında” hizmete alınıyor? DHMİ, “tamamlandığı” söylenen 2. Pist için “notam” vermedi mi? “Mania” kapsamında inşaat sahasında yüksek yapılar mı traşlanacak? Gibi her vatandaşın cevabını bilmesi gereken sorularla ilgili bilgi verilmedi.

Aydın-Denizli otoyolu eksik mi açıldı?

Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeliyle yaptırılan Aydın-Denizli otoyolunun 89 km’lik kısmının “geçtiğimiz günlerde açıldığını, otoyolun tamamının 2024 yılında işletmeye açılacağını” söyledi. Bakan’ın cümlesinden yola çıkarsak, açılan kesimin sorunsuz olduğunu varsaymamız gerekiyor. Oysa pek öyle değil.

Yeri gelmişken paylaşayım:

AKP milletvekilinin şirketi

Aydın-Denizli otoyol inşaatı, başından bu yana o yörede yaşayanların şikayetçi olduğu bir proje. Şu sıralarda da bu ayın başında açılan Kuyucak-Denizli etabı için sürücüler, seyir halindeyken araçların  önüne çok fazla domuz ve köpek çıktığından, kazalara yol açma riski taşıyan bu sorunun giderilmesi gerektiğini söylüyor. Bunu bir not olarak kayıt düşmek istedim. Çünkü açılan hattın aslında tam bitmeden açıldığı, bu acelede projeyi üstlenen Fernas şirketinin sahibinin AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu olmasının etkili olabileceği iddiaları konuşuluyor.

Komisyon üyesi milletvekillerinden muhalefet partilerine mensup üyelerin birçoğu KÖİ (Kamu Özel İşbirliği) modeli yaptırılan büyük altyapı projeleri için ayrılan garanti tutarları konusunda eleştirel konuşmalar yaptı.

Bu yazı yazılırken görüşmeler sürüyordu. Dolayısıyla sorulara verilen yanıtları sonra yeni bir yazıyla paylaşacağım. Ancak başa dönerek bitireyim:

Türkiye’deki ekonomideki eşitsizlik, ihale düzenine, bu ihale düzeni içindeki nepotizme (Sayın Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in deneyimleri itibariyle bu konuyu iyi bildiğinden eminim.)  ve bütçe kaynaklarına çekidüzen vermeden giderilemez.

Vaktiyle Cumhurbaşkanı’nın “nas” argümanıyla “tu kaka” ilan edilip daha sonra aynı Cumhurbaşkanı tarafından verilen ferah feza yetkiler sonucu alınan faiz arttırımı kararları ise piyasaların hoşuna gider, o kadar. Bizim “o kadar” dediğimiz piyasaların, güç sahipleri için çok büyük anlam ifade ettiğini ise elbette biliyoruz.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

Yazarın Diğer Yazıları

İktidarın gündem “becerisi” ve 2025 bütçesi

Vatandaşın ayakta kalma savaşı verdiği, verirken yoklukla sınanıp ezildiği bu dönemde, asıl gündemin, yoksulluğun, açlığın, eşitsizliğin, başka hangi hamlelerle gölgelendiğini de izleyip göreceğiz

Yaz saati işkencesi

Vatandaşın elektrik faturalarının bir de kalıcı yaz saati yüzünden yükselecek olması da ücret artışlarının enflasyonist etki doğuracağını vaaz edenlerin umurunda değil. Niye olsun? Değil mi ki söz konusu olan vatandaş?

Nakkaş-Başakşehir’de şirket operasyonları

Türkiye’de kurulmuş bir şirketin sermaye paylarının Hollanda’da kurulu bir şirkete devrinin sebebi, Türkiye ile Hollanda arasında 1986 yılında imzalanmış ikili yatırım anlaşması olabilir mi?

"
"