12 Şubat 2025
Türkiye Varlık Fonu (TVF) bankalar başta olmak üzere, bünyesinde devasa kamu sermayeli şirketler bulunmasına karşın, kurulduğu 2016’dan bu yana birçok kapalı mali operasyona imza atıyor.
Yıllardır süregelen bu durum, TVF’nin neden Sayıştay denetimi dışında kurgulandığını da gösteriyor.
Yönetim Kurulu başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan olan TVF A.Ş’nin 2023 yılı hesaplarına ilişkin bağımsız denetim raporu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşüldü.
Ancak ocak ayında yapılan bu görüşmede de her yıl çoğalan ve cevapsız kalan yüzlerce önemli soruya yenileri eklendi. Bunların başında Fon bünyesindeki kamu bankalarına Hazine’den yapılan kaynak aktarımı geliyor.
TBMM’ye bilgi veriyormuş gibi yapıp kapalı mali operasyonlara dair soruların yanıtsız kaldığı son oturumda, TVF’nin kurduğu 10 şirketten dördü ile bir alt fonunu zarar ettiği belirlendi. Ancak “bağımsız denetim” raporunda bu zararlara dair değerlendirme yapılmadı.
Ziraat Bankası’ndan BOTAŞ’a, THY’den Çaykur’a, Turkcell’e kadar bünyesindeki şirketlerle 9.3 trilyon TL’lik büyüklüğe ulaşan TVF A.Ş hakkında, Komisyon’un CHP’li üyeleri 170 sayfaya ulaşan bir Muhalefet Şerhi (Ek Görüş Raporu) hazırladı. Yasanın belirlediği tarihten yaklaşık iki ay sonra, 55 günlük bir gecikmeyle yapılan bu görüşmeye Genel Müdür dışında diğer yönetim kurulu üyeleri katılmadı.
Bağımsız denetim raporundaki tespitlere göre TVF bünyesindeki kuruluşlar için yapılan sermaye arttırımları Hazine’den karşılandı. TVF tarafından bu sermaye arttırımlarına katkı sağlanmadı. Görüşmelerde bunun nedeni sorulduğunda cevap alınamadığı belirtildi.
Komisyon üyesi Aşkın Türeli, TVF’nin büyüklüğünün Türkiye gayrı safi yurt içi hasılasının yüzde 36’sına karşılık geldiğini belirterek, şuna dikkat çekiyor:
“TVF’nin Hazine ile ilişkisinin şeffaf olmaması bir yana fon bünyesindeki kuruluşların kamu hesapları ve bütçe dışında tutulması da bütçe açığını perdeleme işlevi görmektedir. TVF ile resmen ikinci bir Hazine kurulmuştur. Ciddi bir kamusal denetimin olmaması ve kamu bankaları örneğinde olduğu gibi yandaş şirketlere usulsüz kaynak aktarımlarının yapılması kamuoyunda fonun işleyişi üzerine yapılan tartışmaları yoğunlaştırmıştır. Türkiye’nin yurt dışındaki imajı açısından da fon üzerindeki bu sır perdesi kalkmadığı sürece ekonomi düzelmeyecektir.”
DİBS meselesi
Türeli’nin sözünü ettiği kaynak aktarımı, Komisyon’da görüşülen denetim raporunda, kamu bankalarının sermaye yapılarının DİBS (Devlet İç Borçlanma Senedi) yoluyla güçlendirilmesi olarak ifade ediliyor. Bu durum, muhalefet milletvekillerince sunulan Ek Görüş Raporu’nda şöyle eleştirildi:
“Raporda kamu bankalarının sermaye yapılarının güçlendirilmesi amacıyla yapılan işlemlerle hazine tarafından ihraç edilen vadesi ve faiz oranı farklı DİBS’lerle finanse edildiği ifade edilmesine karşın, söz konusu denetim raporunda bunlarla ilgili olarak kamu bankalarının neden sermaye desteğine ihtiyaç duyduğu, geçmişte hazine ve kamu bankaları arasında gerçekleşen işlemlere Varlık Fonu, alt fonlar Varlık fonu şirketlerinin de dahil edilmesinin analizi yapılmamıştır.”
* * *
TVF, bundan sekiz yıl önce büyük iddialarla kuruldu. Finansal istikrar, fonları etkin değerlendirmek, ekonomiye değer katmak gibi amaçlar sıralandı. Ancak son bağımsız denetim raporundan çıkan sonuç, portföyde yer alan kuruluşların Hazine’den sermaye desteği aldığı. Muhalefet raporunda bu durumla ilgili olarak, şöyle denildi:
“Portföydeki şirketler sürekli sermaye desteği ile faaliyetlerini yürütebiliyorsa, fonun bünyesi çok kırılgan demektir veya portföydeki Şirketlerin faaliyetlerinde bir sakatlık söz konusudur. Ancak bilinen bir gerçeklik de, TVF bünyesinde olan şirketlerden Kamu Bankalarına bankacılık uygulamalarına aykırı görevler verilmesi ve işler yaptırılmasıdır. Bu durum bankaların verilen görevler nedeniyle ettikleri zararlar dolayısıyla “sermaye yeterlilik rasyoları”nın düşmesine yol açmakta dolayısıyla bankalar öz kaynak katkısı almak zorunda kalmaktadırlar. Bu durumun sorgulanması gerekmektedir.”
Başa dönelim. TVF, Sayıştay denetimine tabi olsa, yapamayacağı pek çok işleme ve kapalı mali operasyonlara imza atmayı sürdürüyor. TVF kamu bankalarının sermayelerini güçlendirmek için Hazine’den borçlanma yoluyla DİBS kullanıyor. Sonra dönüp düşük faizle kredi kullanarak Hazine’ye borcunu ödüyor.
Bu durumun -ülkeyi yöneten ekonomi heyetlerinin sevdiği tabirle- “sürdürülebilirliği” olup olmadığını ise henüz bilmiyoruz.
Çiğdem Toker kimdir?Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı. Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti. Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı. 2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor. Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi. Kitapları - Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008 - "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018 - Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019 Ödülleri - İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995) - Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997) - Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000) - Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001) - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005) - European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015) - Halkevleri "Basın Ödülü" (2016) - Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016) - İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019) - TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019) - Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017) - ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017) - ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018) - Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018) - Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018) - Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019) - Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019) - TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020) - Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020) - Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021) - TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021) - İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021) - SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021) - Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021) |
Maliyeti yüksek olmayabilecek bilinen tedbirler alınsa, ölen işçilerin bugün hayatta olması yüksek bir ihtimal. Hız hedefiyle yoğun çalıştırılma, tedbirsizliğe eklenince, harcanan, işçilerin hayatı oluyor
Türkiye’de tarımın girdi maliyetleri, düşük alım fiyatları gibi temel sorunları da ağırlaşarak sürüyor. Mevcut sorunlar yetmezmiş gibi, 2025-2027 dönemini kapsayan 3 yıllık bitkisel üretim desteklerinde, mazot ve gübre desteği Cumhurbaşkanı Kararı ile tamamen kaldırıldı
Türkiye’nin gerek yolsuzlukla mücadele gerekse hukukun üstünlüğü alanındaki başarısızlığı, uluslararası arenada senelerdir kayıt altına alınmasına karşın, standartların iyileşmesi şöyle dursun, basın ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere standartların giderek kötüleştiği bir siyasal ve toplumsal ortama sürükleniyoruz
© Tüm hakları saklıdır.