21 Haziran 2023

Hangi enflasyona ezdirmemek?

Türkiye’de çalışanların gerçeği yansıtmayan enflasyona bakarak enflasyona ezdirilmediğini söyleseler de bu sadece laftan ibaret kalıyor

Asgari ücrete yapılacak ara zam netleşti. Bu yılın ikinci yarısında brüt 13 bin 414 lira, net asgari ücret tutarı da 11 bin 402 TL olarak belirlendi. Eskiden sadece kendi takviminde gündem olup konuşulan asgari ücretin, çalışma hayatını domine ederek ortalama ücrete dönüşmesi eşitsizlikleri de derinleştiriyor. Ama ülkeyi yönetenler, gayet rahat, çalışanların enflasyona ezdirilmediği ezberini tekrarlayabiliyor. (Seçim ertesi kitlelerin neler hissettiğine ve bu yöndeki iyi niyetli eleştirilere dahi kulağını gözünü sımsıkı kapatıp yeniden korunaklı alanına çekilen bu kadar gamsız bir muhalefet varken niye tekrarlamasın ayrıca.)

Aynı ifadeyi dün yeni Çalışma ve Sosyal Bakanı Vedat Işıkhan da kullandı. Yapılan artışın, "yüzde 34 gibi enflasyon oranını hayli üzerinde refah payını içerdiğin söylüyor. Bakan Işıkhan, "Böylece çalışanı enflasyona ezdirmediğimiz gibi refah artışından ciddi bir pay vermiş bulunuyoruz" dedi.

Bu ifadede iki sorun var: Birincisi gerçeklik sorunu.  Çalışanların "enflasyon"a ezdirilmediği doğru değil. Çünkü açıklanan enflasyon rakamları hakikati ve hayatın içindeki enflasyonu yansıtmıyor. İkincisi de algı sorunu. "Enflasyona ezdirmedik" dediğinizde, kendinizi kurnazlıkla bu sorumluluktan sıyırıyorsunuz. 21 yıldır ülkeyi yöneten iktidarın tercihlerinin ve politikalarının kaçınılmaz sonucu değil de adeta bir dış gezegenden ani baskınla gelen bir durummuş gibi anlatıyorsunuz. İnanan -ya da inanmasa da hizalanan- çok nasılsa.

Öte yandan bu enflasyon 2001 kriz sürecinde olduğu gibi "yapışkan" hale geldi. Onu bu yapışkanlıktan kurtarmak, sert önlemler içeren bir paketle mümkün. Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in beyanına bakılırsa da öyle birden süratle değil yavaş hareket edileceği veri kabul edilirse çalışanlar, giderek daha ağır enflasyona ezdirilmeye devam edecek.

ABD ile AB’nin enflasyonundan ne haber

Tabii bu bizim ülkenin enflasyonu. Bir de ABD ile AB’nin enflasyonu var. Onlar bizi neden ilgilendirdiği ise Kamu Özel İş birliği (KÖİ) projelerinde saklı.  Birçok köprü, tünel ve otoyol projesinin sözleşmelerine göre, verilmiş olan döviz üzerinden garantiler, yılın belli dönemlerinde AB ya da ABD enflasyonuna göre yeniden düzenleniyor. Yakın zamanda gerek ABD’de gerekse AB’de enflasyonun beklentilerin altında artış gösterdiğini öğreniyoruz. Ama bu bir teselli değil tabii. Zira TL’nin dolar ve euro karşısında kaybettiği değer, Türkiye’de Hazine’nin bu projeler için verdiği gelir garantisi stoklarına doğrudan yansıyor. Yani yükümlülükler artıyor.

Dolayısıyla bakanlar, Türkiye’de çalışanların gerçeği yansıtmayan enflasyona bakarak enflasyona ezdirilmediğini söyleseler de bu sadece laftan ibaret kalıyor. Çalışanlar, TL’nin sürekli değer kaybı dolayısıyla gerçek enflasyonun yanı sıra; sözleşme içerikleri asla ve kat’a açıklanmayan köprü, otoyol tünel projelerindeki garantilere de ezdiriliyor.

Bu sözleşmelerle üstlenilen garanti yükümlülüğünün döviz cinsinden tutarı ve enflasyon karşısında nasıl bir büyüklüğe ulaştığının açıklanması, Bakan Şimşek’in yönettiği Hazine ve Maliye’nin öncelikleri arasında olmadıkça her taahhüt hamasetten ibaret kalır.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında ‘küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Sağlık çıkmazı ve bütçe

Vatandaşın sağlığı, 20 yılda kamu sektörüne göre iki kattan fazla büyüyen bir özel sağlık sektörüne emanet. Yani şirketlerin çıkarlarına...

Denetim açığı öldürür

Kamuda 4 bin yatak varken, özel sektörde 8 bin yenidoğan yoğun bakım yatağı var mı? Özel hastanelerdeki yenidoğan yoğun bakım üniteleri etkili denetimden geçiyor mu? SGK, anlaşmaları gözden geçiriyor mu?

Ağaç katliamı ile sponsorluk bir arada

Truva Maden'in hisseleri borsada işlem görseydi, sponsorluğun miktarını öğrenebilirdik. Çünkü ancak o zaman kendisini “halka” sorumlu hissederdi

"
"