11 Ağustos 2023

Ekonomide paslaşmalı yönetim

İçinde bulunduğumuz bu orijinal dönemde kapısı çalınan bir IMF yok. Ancak onun yerine işlevi farklı da olsa yine uluslararası finans açısından ağırlığı olan bir kredi değerlendirme kuruluşunun "adres" oluşu, IMF'siz IMF programını yeniden teyit ediyor

Üzerimize yağan zamların çoğu, AKP iktidarının yamacındaki imtiyazlı topluluklar lehine kullandığı yanlış tercihler ile bağlantılı.

Bu tercihler sonucu ağır hasar görmüş ekonomi, şimdi de küresel finans aktörleriyle karşılıklı paslaşma içinde kurgulandığı anlaşılan bir iletişim politikası ile yönetiliyor. Dün önce uluslarası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's in Türkiye analiz raporu yayımlandı. Ardından da Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu raporun içeriğini teyit edip gelecek projeksiyonu yapan bir mesaj duyurdu. İkisini arka arkaya okuduğunuzda "birbirlerinden önceden haberdar olmamaları zor" dedirten bir tevafuk vardı bu metinlerde.

Moody's'in Türkiye hakkındaki yıllık analiz raporunu, Bora Özcan imzasıyla ntv.com.tr'de okuduk. Raporda Moody's son atamaların altını çiziyor ve "yeni hükümet"i öve öve bitiremiyor. Onlara göre "daha ortodoks, kurallara dayalı ve öngörülebilir politika yapımına geçiş, kredi açısından olumlu" ve beklediklerinden daha erken gerçekleşmiş.

Seçim harcamalarından kaynaklanan mali bozulma, ne iyi ki vergiler yoluyla düzeltiliyormuş. (Seçim harcamalarını yapan, bozulmanın da sorumlusu AKP değilmişçesine "yeni bir hükümet"ten söz etmek ne kadar samimi bir tavır öyle değil mi?)

Enflasyon yüksekte kalacak

Moody's, yerel seçimlere kadar para politikası sıkılaştırmasının kademeli bir şekilde sürmesinin beklendiğini belirtiyor. Bunun de enflasyonda gelecek aylarda da yüksek seviyede kalacağına işaret ettiğini kayda geçiriyor. Ve diyor ki, "Ortodoks politikalara geçiş sürdürülürse ve makro dengesizliklerde düzenli bir azalmaya yol açarsa, görünüm pozitife dönebilir ve not yükseltilebilir."

Hedef 12'den vurulmuş zira bu, yani not yükseltimi ihtimali, rotası şaşmış, istikrarsızlaşmış, makro hedefleri birbirine girmiş bir ekonomi için en fazla ihtiyaç duyulan gelişme. Daha ne istenebilir öyle değil mi… Pardon, nakit girişi elbette daha fazla istenir ama onun için önce ülke notunun yükselmesi lazım. Her şey bir anda olmuyor. Yine de hakkı teslim edilmeli, Moody's her ihtimale karşı ihtiyatlı davranıyor. Ortodoks politikaların kısa ömürlü olması halinde ve "daha fazla makroekonomik stresin çıkması" halinde görünümün negatife çevrilebileceğini de vurguluyor.

Şimşek cevaben "Kararlıyız" dedi

Kendi bozduğu ekonomiyi küresel sermayenin istediği gibi düzeltmeye başladı diye "yeni hükümet"i öven bu analizin ardından da Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı.

"Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Türkiye'nin kural bazlı ve öngörülebilir politikaya geçmesinin ülke kredi görünümü ve notu açısından olumlu olduğu değerlendirmesi yaptı" diyen Şimşek şu ifadeleri kullandı:

"Makro-finansal istikrarı sağlamak ve ülkemizin şoklara karşı dayanıklılığını artırmak için kurala dayalı, uluslararası normlara uygun politikaları uygulama konusunda kararlıyız. Bunun kredi notumuza yansıyacağına inanıyorum."

Şimşek'in kısa açıklamasında Moody's'n ihtiyat payı bıraktığı küçük aralığı pas kabul edip cevaplaması dikkatten kaçmıyor. Hazine ve Maliye Bakanı, kurala dayalı (bu anlama gelen Ortodoks kavramından hoşlanmıyor Şimşek) politika uygulaması için "kararlıyız" ifadesiyle "Ortodoks politikalar kısa ömürlü olmayacak" demek istiyor.

Daha önceki yazılarımda sıkça belirttiğim gibi, içinde bulunduğumuz bu orijinal dönemde kapısı çalınan bir IMF yok (tahmin edilebilir nedenlerle). Ancak onun yerine işlevi farklı da olsa yine uluslararası finans açısından ağırlığı olan bir kredi değerlendirme kuruluşunun "adres" oluşu, IMF'siz IMF programını yeniden teyit ediyor. Bundan tam beş yıl önce, Berat Albayrak'ın ekonomiyi yönettiği sırada hazırlanan YEP (Yeni Ekonomi Programı) için de uluslararası danışmanlık şirketi Mc Kinsey'nin rolü tartışılmıştı anımsarsınız. Rolü uzun sürmemiş olsa bile neticede beş yıl arayla IMF'nin formel olarak adının geçmediği ama küresel finans sisteminin önde gelen aktörlerinin olumlayıcı söz sahibi olarak konumlandığı bir dönemin içindeyiz.

Vatandaşın gıdaya, sağlığa, eğitime erişiminin zorlaşmasının, sokaklarda güvenlik sorununun büyümesi gibi gündelik hayata dair temel sorunların ise bu paslaşmalı iletişim politikasında zerre yeri yok. Tam da bu nedenle, fiilen uygulamaya konulmuş, paslaşmalı iletişim politikasının, canı yanan insanların hayatında bir karşılığı bulunmuyor.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bir "kaçış rampası" olarak Dışişleri Vakfı

Şimdiden "Paralel Dışişleri" diye nitelenmeye başlanan Vakıf girişiminin, üç yıllık tasarruf genelgesinden bir kaçış olduğu açık

Şimşek'e kimler soru sorabilir?

Tasarruf tedbirleri konusunda "dostlar alışverişte görsün" mahiyetindeki toplantının biz gazetecileri ilgilendiren en önemli boyutu; güya bu kadar önem atfedilen, haftalar öncesinden davul çalar gibi anons edilen bu toplantının bitiminde soru alınmamasıydı

TÜİK kimin tarafında duruyor?

TÜİK; DİSK’in zorunlu olarak Bilgi Edinme Kurulu’nun bağlı olduğu Adalet Bakanlığı’na açtığı davada çıkan karara itiraz etmiş. Madem taraf değilseniz bu itiraz ne? Bitmedi: TÜİK, bir de Adalet Bakanlığı aleyhine dava açıyor. Yetmiyor, Danıştay Başsavcılığı’na TÜİK olarak “Bu kararları bozun” diyor