12 Temmuz 2023

"Ek bütçenin makyajı akarken"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'a göre ek bütçe ihtiyacının ortaya çıkmasının iki sebebi var: Biri küresel ve jeopolitik gelişmeler, ikincisi de deprem felaketi. Kimin itirazı olabilir bu iki gerekçeye öyle değil mi? Neticede her iki gerekçe de doğru ama EKSİK

Memleketi yönetiyorsunuz. Milletin belini bükecek yeni vergiler getiren bir kanun çıkarıp tam da aynı günlerde ek bütçe de getirmek istiyorsanız, birbirine sıkıca bağlı bu iki yasal düzenlemenin tek metinde olması beklenir. Ama öyle olmuyor. AKP iktidarı, torba kanun ile ek bütçe kanun tekliflerini TBMM'ye ayrı ayrı getiriyor. Bunlar TBMM'de ayrı ayrı görüşülüyor. TBMM'nin Anayasası sayılan İçtüzük kuralına göre birlikte görüşülmesi daha uygun olacakken, muhalefetin bu yöndeki itiraz ve görüşleri dikkate alınmıyor.

"Hangi itirazı dikkate aldı ki bunu alsın? Ve ayrıca neden alsın?" derseniz, siz de haklısınız ama sizin haklı olmanız (ve muhtemelen bıkmış da olmanız) AKP'nin getirdiği ve hepimizin hayatını daha da zorlaştıracak (hepimiz derken emeğiyle ayakta duranları, dar gelirliyi, yoksulları kastediyorum) her iki kanun teklifinin bol makyajdan ibaret olduğu ve iktidarın kendi ihtiyacını milletin ihtiyacı gibi göstermekte "ustalık" kazandığı gerçeğini değiştirmiyor.

Makyaj nedir derseniz, misal Kur Korumalı Mevduat hesaplarına Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın sağladığı desteğin adresinin değiştirilmesi, bu adresin Merkez Bankası olması makyajdır. Böyle yaptıklarında Hazine'yi bir yükten kurtarmış gibi görünüp kamu hesaplarına makyaj yapmaktadırlar.

Oysaki bu işi pasladıkları Merkez Bankası'nın sahibi de Hazine'dir. İşin bu kısmında havaya bakılıp ıslık çalınır.

Ek bütçedeki makyaj

İkinci ağır makyajı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın dünkü Plan Bütçe Komisyonu'ndaki ek bütçe kanun teklifi sunuşunu okurken gördüm. Yılmaz'a göre -yaklaşık 1,1 trilyon TL büyüklüğündeki- ek bütçe ihtiyacının ortaya çıkmasının iki sebebi var: Biri küresel ve jeopolitik gelişmeler, ikincisi de deprem felaketi. Kimin itirazı olabilir bu iki gerekçeye öyle değil mi? Neticede her iki gerekçe de doğru ama EKSİK.

AKP iktidarının yanlış kur, yanlış faiz politikalarını, ölçüsüz harcamalarını, liyakatsizliği, liyakatsizliğin inşa ettiği çıkar ağlarını, fazla ödemeleri, sorunlu ihaleleri ve bunların ekonomide yol açtığı ağır bozulmayı dışarda bıraktığı için EKSİK.

Bu kadar ağır bir bozulmayı, ekonomideki kötüye gidiş tablosunun dışında bırakırsanız deneyimli bir teknokrat gibi konuşmuş olursunuz ama gerçeği tam söylememiş olursunuz. Ha bu kimin umurunda, öyle olsa kaç yazar derseniz, siz yine haklı olursunuz.

Kişi başı gelir 10 bin 655 dolar

Yılmaz dün yaptığı ek bütçe sunuş konuşmasında kişi başı gelirin 10 bin 655 dolara ulaştığını belirterek, 10 bin dolar sınırını aşmasını özellikle vurguluyor. Büyük başarı! Bundan 15 sene önce bugünün Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Hazine'den Sorumlu Bakan'ken buna çok yakın bir sayıyı paylaşmıştı kamuoyuyla. 2008 yılından bahsediyorum. Sene olmuş 2023, milli gelirin 10 bin doları aşmasıyla övünüyor Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Kim bilir belki böyle gireriz AB'ye belli mi olur.

Ek bütçenin yarısı deprem ihalelerine

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, ek bütçenin kalemleri hakkında bilgi verirken deprem ihalelerine de değiniyor. Düzenli okurlar hatırlayacaktır; depremin hemen ardından yapılmaya başlanan ihaleleri bu köşede şirket şirket ve tutar tutar aktardım. Yılmaz, bugüne kadar 180 bin konutun ihalesinin yapıldığını sürecin devam ettiğini söylüyor. 319 bini bir yıl içinde olmak üzere yeni konutlar yapılacakmış.

Komisyon'da gündeme gelen verilere göre, afet konutlarının yapımı ve alt yapı hasarının giderilmesi için 482,8 milyar TL olmak üzere, afete dönük ödenek olarak toplam 527,3 milyar TL ek bütçeye konuluyor. Bu da ek bütçenin yaklaşık yarısının deprem için yapılan ihalelere aktarılacağı biçimlinde yorumlanabilir.

Yani bu ek bütçe ihtiyacını karşılasın diye arttırılan yeni vergiler var ya... İşte kimisi tüketim ürünlerine, otomobile, akaryakıta yansıyacak. Yani bizden alınacak vergiler, deprem konutları ve altyapı projeleri üzerinden müteahhitlik şirketlerine aktarılacak.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, ek bütçenin deprem dışındaki harcama kalemlerinin dağılımını şöyle aktardı:

- 110,4 milyar TL, vergi gelirlerinde öngörülen artışa bağlı olarak yerel yönetimlere il özel idarelerine belediyelere aktarılaca. Bu, kanan gereği otomatik olarak gerçekleşen bir durum.

- 105,5 milyar TL yatırım nitelikli giderler.

(Bunun 68,3 milyar TL idare bütçeleri 37,2 milyar TL'si yatırımları hızlandırma ödeneği.)

- 52,1 milyar TL tarımsal destekler, tarım sektörü yatırımları, tarımsal KİT'ler.

- 44 milyar TL engelli evde bakım destekleri, 65 yaş üstü yaşlılar ve engelleri yaşlıların aylıkları, muhtaç ailelere yapılacak yardım ödemeleri ve diğer sosyal amaçlı giderler.

- 39,9 milyar TL savunma ve güvenlik birimlerinin ihtiyaçları için.

- 26,3 milyar TL engelli eğitim desteği, okul yemeği giderleri, ücretsiz ders kitabı ve yardımcı materyal giderleri, taşımalı eğitim giderleri

- 8,4 milyar TL BES devlet katkısı giderleri için

- 8 milyar TL esnaf, sanatkar ve çiftçilere sağlanan Hazine faiz destekli krediler nedeniyle Halk Bankası ve Ziraat Bankası'nın görevlendirme giderleri.

- 7,8 milyar TL genel aydınlatma giderleri.

- 4,3 milyar TL konut, ibadethane ve Cemevlerine ücretsiz doğalgaz sağlanabilmesine ilişkin sistem kullanım bedelleri için.

- 1,3 milyar TL'si deprem bölgesindeki vatandaşların elektrik ve doğalgaz faturasının silinmesi ve ertelenmesiyle oluşan giderlerin karşılanabilmesi için.

- 103,4 milyar TL diğer zorunlu harcamalar için.

- 80,5 milyar TL ise faiz giderleri için.

* * *

Sonuç olarak, vergiyle karşılanacak 1.1 trilyon TL'nin yarısı deprem harcamalarına gidecek ama yukarıda gördüğünüz gibi kalan yarısının depremle en ufak bir alakası yok. Milli Dayanışma dedikleri tam da bu olmalı. Ya da jeopolitik riskler... Artık siz seçin.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bir "kaçış rampası" olarak Dışişleri Vakfı

Şimdiden "Paralel Dışişleri" diye nitelenmeye başlanan Vakıf girişiminin, üç yıllık tasarruf genelgesinden bir kaçış olduğu açık

Şimşek'e kimler soru sorabilir?

Tasarruf tedbirleri konusunda "dostlar alışverişte görsün" mahiyetindeki toplantının biz gazetecileri ilgilendiren en önemli boyutu; güya bu kadar önem atfedilen, haftalar öncesinden davul çalar gibi anons edilen bu toplantının bitiminde soru alınmamasıydı

TÜİK kimin tarafında duruyor?

TÜİK; DİSK’in zorunlu olarak Bilgi Edinme Kurulu’nun bağlı olduğu Adalet Bakanlığı’na açtığı davada çıkan karara itiraz etmiş. Madem taraf değilseniz bu itiraz ne? Bitmedi: TÜİK, bir de Adalet Bakanlığı aleyhine dava açıyor. Yetmiyor, Danıştay Başsavcılığı’na TÜİK olarak “Bu kararları bozun” diyor