15 Eylül 2015

Apo, Erdoğan el ele, haydi Kandil'e...

Astığım astık, kestiğim kestik söylemiyle, kan gölünü büyütmek dışında bir şey yapamayız

Biri saraydan, biri hapisten çıksa, Kandil'e tırmansa.

İlk soru şu olsa; ölmek mi istiyoruz, yaşamak mı?

Cevap kısa ve net olacak mutlaka; Yaşamak.

Yaşamak ama nasıl yaşamak?

Nasılını baş başa tartışmaya başlasalar. Üçü anlaşana kadar dağdan inmelerine izin vermesek. Anlaştıktan sonra üçü beraber dağdan inse ve uzlaşma deklarasyonunu açıklasalar.

Anlaşma deklarasyonu;

Örneğin; Apo serbest kalacak ama karşılığında PKK tek kurşun sıkmayacak.

Türk ordusu bombardımanı durduracak, PKK silah bırakıp, dağdan inecek ve bölgede özerklik ilan edilecek. Girilemeyen doğu iç işlerinde serbest, dış işlerinde T.C devletine bağlı kalacak.

Ne olur bir deyiverin; Türkiye bugünden daha mı beter hale gelir?

Ne olur? Cumhurbaşkanı, Apo ve Kandil'in iradesine karşı koyacak güç var mı?

Parlamento olmuş  marlemanto, anayasa olmuş  manayasa. Ne toprak parçası, ne yönetim modeli gençlerin yaşamasından daha önemli.

Gitmesek de, görmesek de o köy bizim köyümüzdür dizeleri ana okul şarkılarında kaldı.

Türkiye'nin kısmi bölünmesinin Türkleri zenginleştireceğini, Kürtleri Ortadoğu'ya hapsedeceğini, Türkler karlı çıkarken, Kürtlerin zararlı çıkacağını düşünenlerdenim.

Ancak Doğu'yla Batı arasında bunca uçurum varken, Kürtlere zararlı çıkacaklarını söylemek ne boş bir laf.

 

Ulusların kaderlerini tayin hakkı  

 

Her halk kendi deneyimini kendi yaşamak istiyor. Zaten Lenin söylemiş; halkların kendi kaderlerini tayin hakkı.

"Senin için doğru olan budur evladım " dayatmasına hiç bir evlat razı gelmiyor. Hele bugüne kadar o evladı kafasına vura vura susturmaya kalktıysan, ona söz geçirmen mümkün değil. İsyanlardan isyan beğen.

Amerika Birleşik Devletleri'nin eyaletler sistemini inceleyelim, İsviçre'nin kanton modeline bakalım, bir formül geliştirelim.

Böyle duygusal hamasetle, astığım astık, kestiğim kestik söylemiyle, kana kan intikam mantığıyla, vatan millet Sakarya edebiyatıyla gençleri feda ede ede kan gölünü büyütmek dışında bir şey yapamayız.

Bugün bu ülkeyi temsil edenlerden hangisi oğlunu askere göndermek istiyor? Evet diyen çıkarsa, Güneydoğu'ya gönderebilecek misiniz?

Ne diyecekler bakalım; "Bu ülke için bütün evlatlarım feda olsun mu diyecekler yoksa  sakat raporu alabilmek için gerekirse çocuklarını bacaklarından mı vuracaklar?  

 

Bırakın bu yalanı, iki yüzlülüğü, sahtekârlığı, aldatmacayı, tezgahı

 

Nerede delikanlılar?

Bu ülkede doğruya doğru, eğriye eğri diyen delikanlılar bu kadar mı azaldı?

Yiğitlik, kahramanlık her ne pahasına olursa olsun doğruların yılmaz, cengaver savunucusu olmaktan geçiyor.

Hadi çok geç olmadan, Türkiye yanıp yıkılmadan, Kandil'de keselim hesabı. Silahlar bırakılsın, gençler yaşasın, özerklik de hiç değilse başkanlık modeli kadar rahat tartışılsın.

 

Yazarın Diğer Yazıları

LGBTİ+'lar ölsün mü, başka kimler ölsün?

Sadece birbirimizi okuduğumuzu bilmeme rağmen kendi kendime konuşmaya dayanamayıp yazdım

Ertugrul Özkök'e mektup

Mehmet Yılmaz'a katılıyorum. Biz bu toplumu eski kodlarımızla artık yeterince tanımıyoruz. Ben zaten uzun süredir nadastayım. Hepimizin ihtiyacı var. Sizin de Ertugrul Bey

Hepimiz bir tuğla koyarız evelallah

Allah, kendi adına tuğlaları toplama yetkisini Diyanet'e vermiş de, haberimiz yokmuş

"
"