19 Nisan 2016

AKP medyası Gülen Cemaati’nin asılsız bilgilerini Kürt sivil kurumlarına karşı kullanıyor

Görülüyor ki, kanlı bıçaklı olan AKP iktidarı ve medyası ile Gülen Cemaati ve medyasının Kürt sorunu bağlamında ittifakları devam etmektedir

AKP iktidarı yanlısı medya, Kürt sivil toplum kuruluşlarına yönelik kanlı bıçaklı oldukları Fettullah Gülen Cemaati’nin yanlış ve doğruluğu bulunmayan bilgilerini kasıtlı olarak servis ediyor. Oysa AKP iktidarı ve medyasının, Gülen Cemaati’nin toplumda algı operasyonu yaparak gerçek dışı bilgiler üreterek, hem toplumu hem de iktidarı dezenformasyon yoluyla yanılttığını iddia ediyordu.

AKP medyası, Milli Görüş ve Gülen Cemaati’nin dezenformasyon bilgi ortaklığının en son örneği; 17 Nisan tarihli Sabah gazetesinde Stockholm Kürt Kültür Vakfı ve Umut Işığı Kadın Kooperatifi hakkında yayınlanan "PKK'ya İsveç'ten desteğe suçüstü" manşetiyle verilen haberdir.

Aynı haber bundan dört yıl önce 21 Eylül 2012 tarihinde Cemaat, AKP ve Milli Görüş yanlısı birçok gazetede ”Devlet biliyor ama biz açıklıyoruz” manşeti altında verilmişti.

 

Gerçek olmayan bayatlamış dört yıl önceki bilgi

 

Bu gerçek olmayan bayat haberin tekrardan servis edilmesinin nedeni, İsveç koalisyon hükümetinde Konut Bakanı olarak yer alan ve geçtiğimiz gün istifa eden Türk asıllı Yeşiller milletvekili Mehmet Kaplan. Kaplan’ın aşırı ırkçı Türk milliyetçileri ile ilişkileri ve desteği hükümet kabinesinde rahatsızlık yaratmış ve kamuoyunun da aşırı baskısıyla Kaplan, bakanlık görevinden istifa etmek zorunda kalmıştı.

Anlaşılan o ki, Sabah Gazetesi Mehmet Kaplan’a sahiplenmek ve destek çıkmak amacıyla İsveç hükümetine yönelik bir saldırı başlattı. Gazete ve haberde imzası bulunan gazeteci Nazif Karaman, arşivlere girerek Türk mahkemelerinin bile soruşturmaya gerek olmadığı kararını verdiği dört yıl önceki gerçek olmayan kasıtlı bir haberi tekrardan servis ettiler.

Dört yıl önceki AKP, Milli Görüş ve Cemaat medyasında çıkan haberlerde; İsveç devletinin Stockholm Kürt Kültür Vakfı aracılığıyla finanse ettiği Umut Işığı Kadın Kooperatifi’nin, Diyarbakır Sur’da gerçekleştirdikleri Astrid Lingren Çocuk Kütüphanesi projesinin kaynağının PKK’ye aktarıldığı iddia edilmekteydi. İddia bununla da sınırlı kalmayıp, Umut Işığı Kadın Kooperatifi’nin ”yasal kılıf adı altında bürolarında uyuşturucu ticaretini ve organize fuhuşu yönettikleri" iddia edilmekteydi. Haberin Kaynağı ise Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) olarak gösterilmekteydi. MASAK’ın gerekli işlemlerin yapılması için Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na rapor gönderdiği belirtilmekteydi.  MASAK’ın soruşturmalarında gizlilik esas olmasına karşın bu soruşturma basınla paylaşıldı, yasal kural ihlal edilerek raporun orijinali medyada yayınlandı.

Raporun iktidar ve cemaat medyasında yayınlanması ardından Türkiye ile İsveç arasında ufak bir diplomatik kriz de medyana geldi. İsveç’in Türkiye Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı.

Gerek Stockholm Kürt Kültür Vakfı ve gerekse Umut Işığı Kadın Kooperatifi basında çıkan haberler üzerine hukuki süreç başlattılar. Her iki kuruma yönelik iddiaların gerçekle yakından ve uzaktan bir ilgisi olmamasından dolayı hem Türk resmi makamlarının hem de İsveç resmi makamlarının açtıkları soruşturmalar her iki kurum lehine sonuçlandı. Bu arada MASAK Başkanı İbrahim Hakkı Polat başta olmak üzere birçok yönetici, AKP - Cemaat çatışması bağlamında MASAK’taki görevlerinden alındılar.
 

Hedef, Kürt sivil kurumlarını ‘terör’ kavramı altında etkisizleştirmek

 

Stockholm Kürt Vakfı 23 Eylül 2012 tarihinde yaptığı basın açıklamasında, İsveç devleti ve halkının, Kürt halkının kültürel ve demokratik haklarına yönelik desteğini ’teröre’ destek olarak sunmanın ve bunu yeni bir ‘haçlı seferi’ olarak tanımlamanın nefret suçu olduğunu belirtti.

Açıklamada, kuruluş amacı Kürt dili ve kültürünü geliştirme olan vakfın, İsveç yasaları çerçevesinde kurulduğu T.C yasaları çerçevesinde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarıyla İsveç devletinin yardım fonları aracılığıyla Kürt dili ve kültürünün gelişimine yönelik birçok başarılı projeye imza attığı, söz konusu internet siteleri ve MASAK’ın kendilerine yönelik çirkin ve gerçekle bağdaşmayan yaklaşımlarını şiddetle kınadıkları ifade ediliyordu.

Umut Işığı Kadı Kooperatifi ise geçtiğimiz gün yayınladığı basın açıklamasında; Sabah gazetesinin manşetten verdiği haberin kurumlarıyla yakından uzaktan hiçbir alakasının olmadığı, haberin tamamen asılsız olduğu belirtildi.

Kooperatifin basın açıklamasında; “21 Eylül 2012 tarihinde Milli Gazete ve Sabah gazetesi, aynı haberi yayınlamış, olayın asılsız olduğu Ticaret ve Gümrük Bakanlığı tarafından görevlendirilen bir müfettiş tarafından kurumumuz 1 ay incelenmiş ve söz konusu iddiaya ilişkin herhangi bir unsura rastlanmamıştır. Bu süreçte aynı çirkin saldırının, bazı medya kuruluşları tarafından yapılması düşündürücüdür.

Aylardır Sur‘da yaşanan savaştan dolayı, Umut ışığı Sur’da yaşayan ve Sur dışına göç etmek zorunda bırakılan, kadın ve çocuklara umut olmaya devam etmiştir. Kasım 2015 tarihinden itibaren Sur içindeki çatışmalardan dolayı çıkan binlerce aileden, yaklaşık 300 aileye (yaklaşık 1700 kişi) destek vermiştir. Bu destekleri, Türkiye‘nin dört bir yanından arayan ve sıkıntımızı paylaşan, destek veren kurum, kuruluş, STK ve kişilerin sayesinde ihtiyaç sahiplerine ulaştırmıştır.

Bu tür haberler Umut Işığı üyeleri ve gönüllülerini hedef göstermeye yönelik yapılmış asılsız gerçek dışı yalan haberlerdir. Gönüllü ve destekçilerimize duyurulur” denmektedir.

Görülüyor ki, kanlı bıçaklı olan AKP iktidarı ve medyası ile Gülen Cemaati ve medyasının Kürt sorunu bağlamında ittifakları devam etmektedir. Bu ittifakı sadece iki siyasal çevrenin veya gurubun ittifakından çok, resmi devlet aklı olarak değerlendirmek gerekir. Amaç, Kürt sivil toplum kuruluşlarını “terör, terörist” kavramları altında itibarsızlaştırmak, etkisizleştirmek ve sivil siyasetin yolun kapayarak, uluslararası kamuoyunun Kürt sivil toplum kurumlarına desteklerini engellemektir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kürdistan için yeni bir nefes: Rusya!

Kürdistan petrolü ve doğal gazının geçiş güzergâhı Türkiye mi Suriye mi olacak?

Referandum ve Kerkük travması

Uluslararası toplumun bağımsızlık referandumuna karşıt tavrı, Kürtlerde büyük bir hayal kırıklığı yarattı...

Kürdistan’a yaptırımlar Erdoğan’ı iktidardan edebilir

Kendinden önceki iktidarlardan farklı Güney Kürdistan siyaseti izleyen AKP ve lideri Erdoğan’ın, Güney Kürdistan bağımsızlık referandumuna tavrı nasıl olacak sorusu önemli idi

"
"