Mohammed Nourtani
Zonguldak'ın merkez köyü Köroğlu'na yakın ormanlık alanda yanarak ölmüş bir cenaze bulundu. Tarih 10 Kasım 2023'tü… Cesedi bulunan kişi, kaçak kömür ocağında çalışan Afgan Mohammed Nourtani'ydi…
Kaçak ocakta üç haftalık işçi olan Nourtani'nin yakılarak öldürülmesinin üst ve alt metninde, göçmenlik, güvencesizlik, paranın gücü, siyasi güç, sömürü, ayrımcılık, cezasızlık sistematiğinin rahatlığı var. Öyle bir barbarlık ki failler, Nourtani'yi yaktıkları yerde içki de içmişler çerez de yemişler.
Cinayetle ilgili ilk duruşma 29 Mayıs'ta görüldü. Dosyada üçü tutuklu 6 kişi yargılanıyor.
Yerelde "çakal ini" olarak anılan kaçak ocağın sahibi Hakan Körnöş (tutuklu), ortağı görünen Enver Gideroğlu (tutuklu), Ahmet Aydın (tutuklu), Alaatin Çayırlı, Eray Demiro ve Sercan Kayabaş, "kasten öldürmekle" suçlanıyorlar.
Öyle bir cinayet ki çıkar ve güç söz konusu olduğunda kötülüğün nasıl hızlıca örgütlenebildiğini faş ediyor. Zaten mahkeme başkanı iştirak halinde işlenen cinayet davasının ilk celsesini şu cümlelerle açmış:
"Maktulü öldürmek için ilk andan itibaren irtibatlı, iş bölümü yapılması söz konu. Kolluğa haber verilmedi, Sercan Kayabaş (vinç operatörü) kamerayı kırdı, yön değiştirdi. Enver Gideroğlu (ocak ortağı), maktulün eşine 'kocan işe gelmedi' dedi. Maktul battaniyeye sarıldı, yakmak için benzin temin edildi. Suçu gizlemek amacı ile maktul yakıldı."
Nourtani ailesi neden Zonguldak'a yönlendirildi?
Nourtani ailesi, İran'dan kaçarak Türkiye'ye Van üzerinden giriş yapan bir aile… EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan'ın Evrensel'deki söyleşinden ailenin zor yaşam koşulları, Taliban baskısı, yoksulluk, işsizlik gibi nedenlerle Afganistan'tan İran'a geldiğini, oğullarının İran'da bir iş kazası sonrası bacağının kesildiğini öğreniyoruz. Aile doktordan şikâyetçi oluyor. Ailenin deyişiyle doktorun "arkası kuvvetli" olunca aile suçlu bulunuyor. Sınır dışı edileceklerini öğrenince de Türkiye'ye kaçıyorlar. Cinayetten beş ay önce Van'a geliyorlar.
Mohammed Nourtani cesedinin bulunduğu yer
Van Göç İdaresi aileyi önce Iğdır'a sonra da Zonguldak'a yönlendiriyor. Kaçak ocakların çok olduğu Zonguldak'ta ilkel çalışma koşullarının hüküm sürdüğü bir ocakta çalışmaktan başka imkânı var mıydı sizce Afgan Mohammed Nourtani'nin? Gelik beldesi Dağbaca mevkiinde faaliyet gösteren bu cehennem ocakta, günlüğü 1000 liradan çalışan Nourtani, 9 Kasım'da saat 20.00 sıralarında ocakta ağır yaralandı. İddianameden öğreniyoruz ki Nourtani, kömür taşıyan vagonlardan birinin çarpmasıyla yaralandı. Sonrasında ne ambulans çağrılıyor ne de hastaneye götürülüyor… Eski MHP Gelik Belde Başkanı ve aynı zamanda kaçak ocağın sahibi, sanık Hakan Körnöş, başka davalardan HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması)'si olan biri. Körnöş, kaçak ocakta işçi çalıştırmanın suç olduğunu bildiği için olayı örtbas etmeye çalışmakla kalmadı, hastaneye kaldırılsa belki de yaşayacak bir insanı yakma işlemine iştirak etti.
Tutuksuz yargılanan ve kömür alıcısı olduğunu söyleyen, olay günü orada olan Alaattin Çayırlı'dan dinleyelim:
" Enver (Gideroğlu), Hakan'a 'bu adamın kimliği yok. Afgan zaten, atalım' dedi. Ertesi gün Hakan'ı (Körnöş) arayıp ne yaptıklarını sordum. Gülerek, 'yaktık biz onu' dedi."
4 yıldır kaçak olan ocak nasıl oldu da kapatılmadı?
Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmayla ilgili konuştuğum Afgan işçi Nourtani'nin ailesinin avukatı Kerim Bahadır Şeker şu bilgileri verdi:
"Yakma eyleminin olduğu ormanda alkol şişeleri ve kuruyemiş paketleri bulundu. Adli tıp raporuna göre Nourtani'nin iç organları yanmış ve sol böbreği yok. Böbreğini aldılar mı bilmiyoruz. Çünkü eşinin verdiği bilgiye göre patronlardan Enver Gideroğlu olaydan bir süre önce Nourtani'ye 20 bin dolara böbreğini satmasını teklif etmiş. Biz bunun da araştırılmasını istedik. Zonguldak'ta bu tür kaçak ocak sayısı çok. Örneğin bu ocak 4 yıldır var ve 4 yıldır nasıl kaçak olarak çalışabiliyor?"
"Çakal ini"nde çalışırken vinç çarpması sonucu yaralanan, hastaneye götürülmek yerine battaniye sarılarak 67 ZN 052 plakalı aracın bagajında en az üç saat gezdirilen ve sonrasında bir ormanda yakılan göçmen işçi Nourtani'nin ailesi de zor durumda. Zira "Geçici Koruma" başvurusu reddedilmiş. Her an sınır dışı edilebilirler. O zaman davayı hakiki olarak kim takip edecek? Yoksa Yunus Emre'nin dediği gibi "Bir garip ölmüş diyeler" olarak mı kalacak dosya?
Not: Bilgiler için davayı takip eden Enternasyonal Dayanışma'dan Yıldız Önen ve Ercüment Akdeniz'e teşekkür ederim.
Candan Yıldız kimdir?
Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.
Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.
Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.
Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.
Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.
"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.
T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.
|