Türkiye’nin aynası bir davayı anlatacağım size.
İçinde çete, uyuşturucu, sistematik erkek şiddeti, ‘kutsal’ ailenin suskunluğu, özensiz soruşturma; hepsi var…
Serap Avcı, 40 yaşında. Beş yaşında bir oğlu var. Yasin Avcı’yla yedi yıllık evliliği boyunca sürekli şiddet görmüş ama gördüğü şiddeti sadece yakın arkadaşına anlatabilmiş bir kadın.
Dövüldüğünde, psikolojik şiddet, cinsel şiddet gördüğünde, aşağılandığında, Yasin Avcı adına hep bir gerekçe yaratmış. Zira Yasin Avcı, soygundan hüküm giymiş bir kişi…
Evliliklerinin ilk aylarında başlamış dayak ve aşağılama…
‘Cezaevinden yeni çıktı, psikolojisi bozuk’ diyerek ilk dayağı affetmiş ama arkası hiç kesilmemiş.
Dün Serap Avcı’nın Küçükçekmece 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk duruşması vardı.
Siyah kıyafeti, yüzündeki yorgunlukla hâkim karşısına çıktı ve ilk sözü şu oldu Serap’ın:
“Hikayem uzun, yorgun ve strestliyim.”
7 yıl boyunca “severek evlendim” dediği erkeğin şiddetini, aşağılamalarını, boşanmak istediğinde oğlu ve ailesiyle tehdit edilmesini bir saatlik bir ifadeye sığdırmak zordu.
Çünkü hayatında hiç hâkim karşısına çıkmayan bir kadın olarak şimdi, ‘haksız tahrik altında kocasını öldürmekle’ yargılanıyor.
Serap Avcı evliliği boyunca susmuş, şiddete tanık olanlar, kocasının ailesi de susmuş. Yakın arkadaşları, ‘polise gitme, kocan daha da öfkelenir’ diye onu yolundan çevirmeye çalışmış.
Serap Avcı yine de gitmiş. Peki ne olmuş?
Duruşmada o günü anlatan Serap Avcı’dan dinleyelim:
“Twitter paylaşımıma gelen yorumlara sinirlendi Yasin. Dövdü beni. Gözüme telefon fırlattı. Esenler karakoluna gittim. Yasin’in orada tanıdıkları vardı. Şikâyetim tutanağa geçirilmemiş. Ben son üç yıldır boşanmak istedim ama oğlumu alıp kaçırmakla tehdit edildiğim için boşanamadım.”
Mahkeme heyetinin, “Neden 7 yıl boyunca şikâyet etmedin, neden hiç darp raporu almadın” sorusu meşru bir soru olsa da Türkiye’de uzaklaştırma kararı olan kadınların bile öldürüldüğünü biliyoruz. Kadınlar şikayetlerinden sonra şiddetin yaşandığı hanelere dönmek zorunda kalabiliyor. Sığınma evlerinin gizli kalması gereken adreslerine erkekler ulaşabiliyor.
Serap Avcı davasının Türkiye’nin bir aynası olduğunu söylemiştim.
‘Arap Yasin’ diye tanınan, etrafına korku saldığı duruşmada ifade edilen Yasin Avcı, Serap Avcı’yı ‘yüzüne kezzap atarım, veririm para birilerine’ diye tehdit eden biri.
Avcı ailesinin yoksulluktan daha varsıl hale gelmesi (otocenter galericiliği) Türkiye’de hızlı, şüpheli zenginleşme öykülerini hatırlatıyor.
Zaten duruşmada Serap Avcı’nın, “Ben oğlumun sizin gibi olmasını, içici, satıcı olmasını istemiyorum” çıkışı, ölen eşinin satıcılıktan hüküm giymiş erkek kardeşi S. Avcı’nın öyküsüyle de uyumlu.
Serap Avcı’nın kardeşini kasten öldürdüğünü iddia eden S. Avcı, satıcılıktan sabıkası olduğunu kabul etti ve “Islah oldum, olağanüstü vergi veren bir esnafım. Biz tanınan bir aileyiz, babam bekçiydi sonra polis oldu” diyerek mesajını verdi.
Yasin Avcı’nın annesi de “Oğlum Serap’a ‘kuşum’ derdi. Karısı için ölürdü. Ben Kur’an okuyan bir kadınım” diyerek Serap Avcı’nın şiddet gördüğünü reddetti.
Ailenin ‘tanınırlığı’ ile uyumlu bir olay daha anlatayım.
Serap Avcı tutuklandıktan sonra 5 yaşındaki oğluna kayyım olarak Serap’ın ablası atanıyor. Abla sonraki gelişmeleri şöyle anlattı.
“Ben kayyım atandıktan sonra polis evimi bastı. Hayatımda ilk kez gözaltına alındım ve dört gün emniyette kaldım. Herhalde Daltonlar çetesine sokmuşlar beni, bir yeri kurşunladığım iddiasıyla adımı vermişler. Adli kontrolle serbest bırakıldım ama sicilime işlenince yeğenimi bizden aldılar.”
Duruşmada Serap Avcı’nın avukatlığını yapan feminist avukatlar da olay günüyle ilgili tanıkların çelişkili ifadelerine dikkat çekerek şu savunmayı yaptı:
“Serap, o gün hayatına sahip çıkmasaydı öldürülecekti. 12. katın balkonundan atılmak istendi. Karnındaki izler adli tıp raporu ve olay anlatımıyla uyumlu. Deliller eksik toplanmış. Olay yeri görüntüleri dosyada yok. Şiddet sarmalındaki bir kadının Türkiye koşullarında şikayetçi olması zor. Serap eylemi meşru müdafaa şartları altında gerçekleştirdi.”
Duruşma boyunca stres altında bir kadın, yaşadıklarını hem Türkiye’ye hem de mahkemeye duyurmaya çalıştı.
Serap Avcı 18 Nisan’dan bu yana tutuklu. Mahkeme tutukluluğuna devam kararı verdi ve bir sonraki duruşmayı eksiklerin tamamlanması için 25 Şubat’a erteledi.
Serap Avcı’nın avukatlarından birinin anlatımıyla bitireyim:
“Olay günü karakola geldiğimde müvekkilim üç saat benimle konuşamadı. O karakoldaki bir kedinin ağzında müvekkilimin saçları vardı."
Serap'ın gördüğü şiddetin delili saçlar sonra kedinin ağzından alınıp delil torbasına konuluyor!
Candan Yıldız kimdir?
Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.
Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.
Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.
Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.
Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.
"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.
T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.
|