Adalet Yürüyüşü’nde “Kimse bu yürüyüşün bir son olduğunu düşünmesin” demişti CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu… 5 yıl sonra yine aynı yerde, ancak bu kez “adalet”i mevcut düzeni değiştirerek getireceğini söyleyen bir Kılıçdaroğlu vardı. 5 yıl öncesinden farklı olarak sistemi, adaletsizlikleri sadece eleştirmiyor, Vedat Türkali’nin dizeleriyle “haramilerin saltanatı yıkmaktan, 5’li çetelerin kurduğu düzeni bozmaktan, onları halkın sırtından atmaktan” söz eden bir CHP lideri vardı.
Bu miting CHP için önemliydi. Zira 31 Mart seçim sonuçlarının mimarlarından İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun cezasının onanmasına karşı bir meydan okumaydı. Kılıçdaroğlu, Bursa mitingini “Canan cesurdur, Canan bizimdir” sözleriyle İstanbul’a taşımıştı.
Kılıçdaroğlu’nun liderliğini bir kez daha güçlendirdiği mitingde, “Kılıçdaroğlu kesin aday” sözlerini daha sık duydum. Ama konuştuğum kimi isimler, her şey son dakikaya kadar değişebilir payını da koyuyorlar. İmamoğlu hâlâ masada ya da bambaşka bir siyasi isim…
Ancak İmamoğlu’nun Karadeniz’den bu yana gerginliğini atamadığı da kulislerde konuşulanlar arasında.
CHP liderinin önümüzdeki haftalarda Avrupa ülkelerine çıkartma yapacağı da konuşulanlar arasındaydı. Almanya’da Türkiye toplumuyla, STK ve kanaat önderleriyle buluşması hedefleniyor. Bir taşla iki kuş diyebiliriz. Hem yurtdışındaki seçmen potansiyelini es geçmemiş olacak hem de Batı’ya kendisini anlatmak için önemli bir fırsat yakalayacak.
CHP’nin hâlâ gençleştiğini söylemek mümkün değil, yüzbinlerin içindeki genç sayısı (çıplak gözlem) orta yaş ve üstünün gerisindeydi. Ama gençlerin Kılıçdaroğlu sloganları, “Yurdumun umudu Kılıçdaroğlu” şarkısı, Kılıçdaroğlu’nun popüler lider olmasa da parti gençliğinde bir karşılığı olduğunu gösteriyordu. CHP lideri bunu da görmüş olacak ki, kadınlara ve gençlere özellikle seslendiğinin altını çizdi. 21. yüzyıl siyasetinin ana dinamiği gençler ve kadınlara özel vurgu yapması ilk kez oy kullanacak 7 milyon genç seçmen matematiğinden bağımsız değil tabii ki.
Kılıçdaroğlu ve Kaftancıoğlu’nun temsil ettiği siyasi çizgi, CHP yelekli bir gencin kulaklarıma çalınan “Bu nasıl bir parti, herkes kendi bildiğini yapıyor” sözlerinin de işaret ettiği gibi, parti içi ana akıma dönüşmese de, HDP ve TİP’in de dahil olduğu siyasi düşünceler üreten bir vakfın 6’lı masaya da fikir üretmek için kolları sıvadığını da buraya not düşelim.
Sahne hâlâ kendisini yenileyebilmiş değil. Kürt mesafesi her yerde hissedilebiliyordu. Karadeniz türküleri, Ahmet Kaya şarkıları sahnede olsa da Aynur’un Keçe Kurdane’sini duyamadı toplanan kalabalık… 6’lı masanın temsiliyeti de yok gibiydi. Gözüme sadece Saadet Partisi’nin İl Başkanı takıldı 6’lı masadan. HDP, İl Eş Başkanı Ferhat Encü’nün katılacağını söylese de ya ben göremedim ya da erken ayrıldı.
Oysa mitingden dakikalar sonra bir grup CHP’li genç, Kürt kadın hareketinin yıllardır kullandığı “Jin, Jiyan, Azadi” sloganını “Kadın, Yaşam; Özgürlük” diyerek atıyordu.
“Alevi cumhurbaşkanı adayı yıpratılır” yargı ya da ön yargısının sahada bir karşılığı en azından miting alanında yoktu. Başörtülüler de vardı mitingde. Benim aldığım nabza göre, CHP içinde kimi isimler özellikle bir Alevi cumhurbaşkanı adayının, Türkiye’nin geleneksel kodlarını değiştirmek için önemli bir fırsat olarak görüyorlar. Hatta muhafazakar tabanın dönüşebilmesi için de önemli bir payanda olarak yorumluyorlar.
Sahnenin vasatlığı bir yana, miting dağılırken atılan sloganlar değişim talebinin ne kadar güçlü olduğunu hissettiriyordu. Tabanın güçlü bir damarı ya solda ya da daha sola kaymış gibiydi. “Faşizme karşı omuz omuza, Kurtuluş yok tek başına, Direne direne kazanacağız” sloganları miting gürültüsünden kendisine yer açabilen temel sloganlardı.
Yılmaz Güney’in sürgündeki sözlerini çağrıştıran, Kılıçdaroğlu’nun 3 kez art arda “Kazanacağız” vurgusu mitinge gelenlerin ortak hayali, isteğiydi. Belki de bu yüzden yüz binlerce insan “Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz”ı ağız dolusu söylediler.
Mitinge dair son bir not. Bu kez protokol uygulaması yoktu. Bariyerler olsa da milletvekilleriyle halk daha iç içe bir görüntü verildi. Görüntüden ibaret olsa bile seçmen durumdan memnun gibiydi. Ne de olsa eşitlik Fransız Devrimi’nden bu yana insanlığın ortak arzusu…