Besna Tosun'un gözaltına alındığı andan bir kare (Fotoğraf: TİHV)
Eşit hukuk yoksa, eşit vatandaşlık sadece havada asılı kalmakla kalmaz. Bazılarının hayatları hep dövülür.
Düşünün… Bir seçmen olarak farklı yıllarda üç kez sandığa gidiyorsunuz, inandığınız, beğendiniz bir adaya oy veriyorsunuz ama oy verdiğiniz aday görevden alınıyor. Sisteme ‘rıza’ üreten en güçlü mekanizma olan seçimler, seçme ve seçilme hakkı bir anda anlam kaybına uğruyor. Hakkarili seçmenin başına gelen de bu…
2016’da HDP'li 102 belediyeden 95’ine kayyım atandı. 2019 seçimlerinde ise 6 belediye, KHK gerekçesiyle HDP'den alındı, AKP'ye verildi. 40'tan fazla belediyeye de yine kayyım atandı.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası AKP, Meclis’e Varlık Fonu kurulmasını da içeren bir torba yasa getirdi. O torba yasada kayyım düzenlemesi de yer alıyordu. Ancak kayyım düzenlemesini içeren maddeler MHP, CHP ve HDP’nin itirazlarıyla çekildi. Ama OHAL imdada yetişti ve 1 Eylül 2016’da 674 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile belediyelere kayyım atama yetkisi, belediyelerin taşınır mallarına el koyma ve çalışanlarını görevden uzaklaştırma yetkisi valilik ve kaymakamlıklara da verildi. Sonrası zaten çorap söküğü gibi geldi…
KHK’lara karşı yargı yolu kapalı olduğu için bu karar Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Mahkeme ‘yetkisizlik’ gerekçesiyle başvurunun kabul edilemez olduğuna hükmetti.
OHAL’de başlayan ve sonrasında süreklilik arz eden bu devlet pratiği, Kürt seçmenin iradesinin ‘eşit’ olmadığının teyidi değil mi?
Konuyla ilgili görüşüne baş vurduğum Ceza Hukukçusu Prof. İzzet Özgenç şunları söyledi:
“Hukuk sistemimize göre, bir kişi hakkında hangi suçtan dolayı soruşturma veya kovuşturma yapılırsa yapılsın, salt soruşturma ve kovuşturma yapılması, bir seçilme engeli oluşturmamaktadır. Ancak kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet, kesinleştiği takdirde, seçilme engeli oluşturmaktadır. Haberlerde bir yargılamadan söz edildiğine göre, ilgili belediye başkanı bakımından bir seçilme engeli mevcut değildir.
Belediye başkanı olan kişinin yargılandığı davada tutuklanmış olması, başkan olarak görevini yapmasına engel teşkil eden bir durum olur. Bu durumda, başkanlık görevini yapacak başka bir kişinin belirlenmesi gerekir. Bu bağlamdaki belirlemenin ne suretle yapılacağı ve kimin belediye başkanlık görevini icra edeceği hususundaki değerlendirmeyi idare ve anayasa hukukçularının yapması daha doğru olur. Sadece şunu söyleyebilirim: Demokratik toplumlarda, başkanın hastalık veya tutukluluk gibi sebeplerle görevini yapamaz duruma gelmesi halinde de başkanlık sıfatı devam eder; ancak bu durumda belediyede başkanlık görevini yürütecek bir vekilin belirlenmesi gerekir. Bu belirlemenin belediye meclisi tarafından yapılması, demokratik esaslara uygun olan bir yöntemdir.”
Hakkâri Belediyesi Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış'ın 10 yıldır yargılandığı davada hızla karar çıktı ve hakkında 19 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Hukukun eşit olarak uygulanmadığı bir başka örnek de Cumartesi Anneleri’yle ilgili.
Bu insanlar sevdiklerinin, yakınlarının akıbetini soruyor 1001 haftadır. Bilmediklerinden değil, devletin yüzleşmesini, sorumluların yargılanmasını istedikleri için 29 yıldır nöbet tutuyor.
1001 haftadır gözaltında kaybedilen yakınlarını arayan Cumartesi Anneleri 700. ve 950. haftalar nedeniyle yargılanıyor.
Cumartesi Anneleri 7 Haziran’da 950. hafta nedeniyle ikinci kez yargı önüne çıkacaklar.
Cumartesi Anneleri’nin 968’inci haftada, o gün orada görev yapan kolluk kuvvetleriyle ilgili suç duyuruları ise havada asılı kaldı. Zira İstanbul Valiliği soruşturma izni vermedi. Valiliğin kararıyla ilgili itiraz başvurusu da idare mahkemesi tarafından reddedildi.
Oysa Cumartesi Anneleri/İnsanları Anayasa Mahkemesi’nin 700. haftayla ilgili verdiği ‘ihlal’ kararından aldığı güçle 14 Ekim 2023’te Galatarasay Meydanı’na gitmişti. Babası Fehmi Tosun’u 1995 yılında evlerinin önünde kaçıranlarla yüz yüze gelen Besna Tosun o gün ters kelepçeyle gözaltına alındı.
Aydın Aydoğan da “Astım hastası ve engelli olduğumu belirtmeme rağmen 4 saat boyunca gözaltı aracında havasız bir şekilde alıkonuldum. Olay neticesinde Eyüpsultan Devlet Hastanesi’nde tedavi oldum. Raporlarım temin edilebilir” sözleriyle polislerden şikayetçi oldu.
Soruşturma izni vermeyen İstanbul Valiliği’nin gerekçesi ise “kolluğun olaylara müdahalesinin acil bir sosyal ihtiyaç” olması…
Başa dönersek, eşit hukuk talebi sadece hukukun değil siyasetin de konusudur. Hatta daha çok siyasetin konusudur. O nedenle kayyım ve Cumartesi Anneleri’ne yönelik pratiklere hep bir hukuki kılıf bulunur.
Candan Yıldız kimdir?
Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.
Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.
Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.
Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.
Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.
"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.
T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.
|