Prof. Dr. Ahmet Özer
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli’nin, HDP’nin yüzde 13 oy aldığı 7 Haziran 2015 sonrası oluşan tabloya karşı siyasi hamlesinin sonuçlarını kayyum, demokratik siyasi alanın daraltılması, baskı yasalarını yasalaşması olarak yaşıyor Türkiye…
Kürt meselesinin çözümünde “yeni bir süreç mi?” sorusunun sorulduğu günlerde, yine Kürt meselesiyle doğrudan bağlantılı yeni kayyum haberleri geldi.
Mardin, Batman ve Halfeti’den önce Esenyurt Belediye’sine kayyum atandı. 31 Mart seçimlerinde CHP ve DEM’in İstanbul’un en kalabalık ilçesi Esenyurt’un sosyolojisine uygun olarak “Kent Uzlaşısı” siyasetinin adayı Prof. Ahmet Özer de tutuklandı.
Sistematik olarak işletilen kayyum siyaseti Van’da denendi olmadı. Hakkari’de hayata geçti, Esenyurt’ta el yükseltildi.
İç ve dış siyasetin uzun zamandır birbirinin yedeği olduğu Türkiye’de iktidarın Orta Doğu denklemini de hesaba katarak kurduğu yeni denklemin sonuçları ne olur bilinmez ama CHP ve DEM’in hırpalanmak istendiği açık.
Türkiye’nin son on yılına dair çok şey söyleyen Silivri 9 Nolu’nun yeni sakini Ahmet Özer avukatları aracılığıyla T24’ün sorularına yanıt verdi. Tutukluluğuna yapılan itiraz ise reddedildi. Tabii ki ben sorularımı avukatlara ulaştırdıktan sonra çok gelişme oldu. İşte Ahmet Özer’in sorularıma verdiği cevaplar…
Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, 30 Ekim'de tutuklandı. Beyoğlu Kaymakımı'yken 30 Ekim'de özel vekalet onayı ile İstanbul Vali Yardımcılığı’na terfi ettirilen Can Paksoy ise Özer'in yerine 31 Ekim'de kayyım olarak atandı
- Size isnat edilen suçlamalarla ilgili somut olarak neler söyleyeceksiniz? Suçlamalar kamuoyuna yansıdı ancak sizin yanıtlarınızı parça parça öğrenebildik. Örneğin, Remzi Kartal’la 14 defa olduğu iddia edilen telefon görüşmesi, Van’da Mehmet Kaya ile yaptığınız taziye görüşmesi ve Rojda konseri…
İsnat edilen iddialar mesnetsiz, kurmaca ve kumpastır. Ben 40 yıldır ülkeme çeşitli kademelerde hizmet eden, 38 kitap yazmış, 200 ulusal ve uluslararası makalesi olan, 350 ulusal ve uluslararası bildirisi olan kendi alanında tanınmış saygın bir bilim insanıyım. Araştırmacıyım. Çatışmaların çözümü, bölgesel kalkınma, siyasal ve toplumsal değişme alanlarında çalışan bir sosyolog ve siyaset bilimcisiyim. Millî Eğitim Bakanlığı’nda, GAP idaresinin Master Plan çalışmasında görev aldım. GAP Belediyeler Birliği Genel Sekreterliğini yaptım. Bu süre zarfında Rektör Yardımcılığı, Dekanlık, Bölüm Başkanlığı, Merkez Müdürlüğü, Senato Üyeliği gibi görevler yaptım; bilimsel akademik dergiler yönettim. Şimdiye kadar mahkemeye çıkmışlığım olmamıştır. Tek bir soruşturmam, kavuşturmam yok hakkımda. Peki şimdi soruyorum 10 yıl, 15 yıl işlediğimi ileri sürdükleri suçları işlemişsem neden bunca sene ve süre beklemişler. Ben belediye başkanı olduğumda mı akılları başlarına gelmiş. Hayır mesele ben değilim. Mesele seçim ile alamadıkları Esenyurt Belediyesi’ni hukuku sopa gibi kullanarak ele geçirmek. Mesele, burada sonuç alırlarsa benzer bir uygulamayı İstanbul Büyükşehir’e uygulamak, Sayın İmamoğlu’nu oyun dışında bırakarak rakipsiz olmak; mesele CHP’nin içini karıştırarak iktidar yürüyüşünü engellemektir. Ama asla başaramayacaklar. Halkın iradesi demokrasi ile esastır.
Remzi Kartal’a gelince. Ben Vanlıyım, Remzi Kartal da Vanlı ve bir zamanlar Van milletvekiliydi. O zaman tanırdım. Ancak dışarı çıktıktan sonra kendisi ile bir ilişkim ve irtibatım söz konusu değil, olamaz. Kaldı ki belirttikleri tarihte AKP milletvekili Hüseyin Yayman’ın Remzi Kartal ile yemek yedikleri görüntüler medyaya yansıdı. Benim telefonla işlediğimi ileri sürdükleri, iddia ettikleri (ki kesinlikle reddediyorum) telefon konuşması suç ise o AKP’liler yüz yüze görüşüyor, birlikte yemek yiyorlar, onlarınki neden suç olmuyor? Onlar neden suç işledikleri saiki ile göz altına alınıp hapsedilmiyor? Buda gösteriyor ki mesele hukuk, suç vs değil mesele Esenyurt’u haksız hukuksuz ele geçirmek.
Örneğin Mehmet Kaya, annesi ölmüş, Van’dan biri arayıp söylüyor. Taziye bizde önemli, baş sağlığı dile diyor. Ben de arayıp “Allah rahmet etsin değerli annenize, başımız sağ olsun, sizin gibi değerli insanlar doğurmuş” diyorum. Vay sen misin bunu diyen! Üstelik Mehmet Kaya herhangi bir suç işlemiş biri değil ve bu deli saçması durumla ilgili suç duyurusunda bulunacağını söylemiş. Mehmet Kaya’nın kardeşinin örgüt ile bağı varmış. Ya bana ne? Ben birisine baş sağlığı ileteceğimde akrabaları ya da kendisinin GBT’sini mi isteyeceğim!
Örneğin Rojda konseri. Ben Rojda’yı tanımam, hayatımda da görmüş değilim. Bu program için belediyenin kasasından bir tek kuruş ödemiş değilim. Çünkü bu programı Esenyurt İl Dernekler Birliği organize etti, bizim Kültür Müdürlüğümüz de yardımcı olmuş. Üstelik Festivali kaymakamla birlikte açtık. İlk konseri Esenyurt Kaymakamı ve eşiyle birlikte izledik. Güvenliği de polis sağladı. Festivali AKP İlçe Başkanı, milletvekilleri, eski bakanlar da ziyaret etti. Şimdi bundan suç üretiyorlar. Tıpkı benim kiracımın bana ödediği, dekontları olan 3 yıllık kiranın sanki o değil ben bir yeri finanse etmişim gibi algı yaratmaya çalıştıkları yalan gibi. Bütün iddialar böyle mesnetsiz ve temelsiz.
CHP'nin Esenyurt Mitingi
- Özgür Özel Esenyurt’taki mitingde paylaştı. Evinizin kapısı kırılmaya çalışılmış… O güne dair neler yaşadınız?
Saat 5:30’da 30 polis ile evim basıldı. Hiçbir şekilde hak etmediğim bir muameleye tabi tutularak göz altına alındım, telefonuma el konuldu, bilgisayarımın imajı alınmadan el konuldu, avukatımı çağırmama dahi izin vermediler. Bu fütursuz ve kanunsuzluğu makam aramasında da yapmışlar. Üstelik orada olan hukuktan sorumlu olan Başkan Yardımcısı Oktay Kılıç’ın ısrarına rağmen içeri almamışlar. Önce suç yaratıp sonra ona uygun kendilerine göre suçlu yaratıyorlar.
Silivri 9 No’lu simgesel bir cezaevi oldu. Cumhuriyet davasında yargılananlar da orada kaldı. Osman Kavala, Gezi tutukluları… Neler söylersiniz bu konuda?
Türkiye’nin geldiği durumun bir aynası gibi değil mi? Hak hukuk tanımamazlık, hukuk ihlalleri, sönüp giden hayatlar, yıllar sonra verilen beraatler… Peki bunların hesabını kim verecek?
- Şartlarınız nasıl?
Hapishane şartları nasıl olursa öyle…
"En çok Esenyurt halkı adına üzüldüm, rantı önledik, kestiler"
- Esenyurt Belediyesi Kent Uzlaşısı ile kazanıldı. Ve İstanbul’da kayyum atanan ilk belediye oldu. Bu konuda ne diyeceksiniz? Hiç kayyum atanacağına ilişkin bir öngörünüz, bunun ayak sesleri var mıydı?
Kayyım atanacağına dair bir öngörüm, beklentim olmadı. Çünkü bunu gerektirecek bir durum söz konusu değil. Ama AKP’den seçilen eski belediye başkanı Necmi Kadıoğlu kayyım atanacağını sağda solda söylüyormuş. Sonra verdiği bir röportajda “Devlet her zaman 19 yaşında” diyerek mesaj verdi. Operasyondan 3-4 gün önce “Belediyeye dönüyoruz” diye tweet atmış. Ama biz abdestimizden emin olduğumuz için ciddiye almadık, işimize devam ettik?
- Esenyurt’a gittiğimde mitinge gelenler Esenyurt’un önceki belediye başkanına tepkiliydi. Rant ve yolsuzluklar konusunda halkın iddialarını bizzat dinledim. Sizin geçmiş döneme ilişkin bir komisyon kurdurduğunuz yönünde haberler de çıktı. Böyle bir komisyon var mıydı, varsa neden kuruldu ve çalışmaya başlamış mıydı, ulaştığı sonuçlar var mıydı?
Bir komisyon değil, ama rutin içinde işleri sıkı denetledik. Gelir Müdürlüğü’nü kurduk. Tasarruf tedbirlerine uyduk. Bütçemizi ona göre yaptık. Önemli projeler başlattık. Halk da bizden çok memnun. Tam yol ilerlerken bize operasyon yaptılar.
En çok Esenyurt halkı adına üzüldüm. Rantı önledik. Onların özlemini duyduğu hizmetler götürmeye çalıştık. Kestiler. Örneğin; yolları yaptık, sokakları düzelttik, parklar yaptık, kreş yaptık, aşevi açtık, tutuklanmasaydım emekliler evini açacaktık, Ekrem Başkan ile Haramidere Cemevi’nin temelini atacaktık.
- Sizce neden Esenyurt? Buna ilişkin siyasal okumanız, değerlendirmeniz nedir?
Geçmişten alışık oldukları Esenyurt’un rantını ele geçirmek, seçim ile alamadıklarını, hukuku sopa gibi kullanarak ele geçirmek.
Tutuklamam hukuksuz. Olması gereken benim serbest kalmam. Halk demokratik tepkisini gösteriyor. Çünkü bu uygulama hukuk dışı bir kumpas olup Anayasanın bağımsızlığı ile ilgili 138. maddenin ihlali ve halk egemenliğinin gasp edilmesi anlamına geldiği açıktır.
- Ekrem İmamoğlu da en sert tepki gösteren isimlerden oldu. Zira siz İmamoğlu’na da danışmanlık yaptınız. Yorumlar çeşitli, sıra İBB’de gibi… Ne diyeceksiniz?
Eğer buradan sonuç alırlarsa İBB’ye yönelip Sayın İmamoğlu’nu oyun dışı bırakmak isteyecekler. Yanı sıra CHP’nin içini karıştırmaya çalışarak iktidar yürüyüşünü engellemek istiyorlar.
Candan Yıldız kimdir?
Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.
Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.
Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.
Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.
Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.
"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.
T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.
|