08 Şubat 2024

Başak Demirtaş'ın adaylık denkleminden çekilmesi ne anlama geliyor?

DEM İstanbul'da aday çıkaracak. Ama Başak Demirtaş'tan sonra hangi ismin aday gösterileceği 'Kazan-kazan' siyasetine paralel gelişecek.

Yine bir seçim arifesi, yine seçimlere giderken siyasi yakıştırmalar, iddialar, dedikodular ve çıkara göre çıkarsamalar... 

Her seçim öncesinde DEM (HDP)'nin AKP ile görüştüğü iddiaları tedavüle girer. Bu iddiaya herkesin 'nasıl olur' efektiyle dikkat kesilmesi, Kürt meselesine yaklaşımdan bağımsız değil.

Bu toprakların kadim sorununun Çözüm Süreci'ndeki meşruluğu hâlâ mümkün olsaydı, siyasi bütün görüşmeler 'Pazarlık' kıskacından kurtulacaktı...

Ama mevcut ahval orada değil, ufukta da 'çözüm' görünmüyor. Özellikle ABD-İran geriliminin yol açtığı haller demokratik alanın daha da kısıtlanması  ihtimalini güçlendiriyor. 

Kürt siyasetinin önemli aktörlerinden Leyla Zana'nın 8 yıllık suskunluğunu bozup Vecdi Erbay'a verdiği röportajda Çözüm Süreci'nde Kürt meselesinin "Öcalan'sız ve Erdoğan'sız çözülmek istendiği" vurgusunu da dikkate alırsak, DEM'in bütün siyasi ihtimallere kapı aralama arayışı anlaşılır. 

Gazeteci İrfan Aktan da Başak Demirtaş neden vazgeçti? yazısında "Sadece Zana değil, DEM Parti ve genel olarak Kürt hareketi 31 Mart seçimleri öncesinde, özellikle İstanbul seçimi bağlamında AKP’yi yeni bir “hukuki sürece” zorlamak istiyor" diye yazdı ve "Kürt sorununun çözümüne yönelik kapıyı aralamak üzere" üç başlıktan söz etti:

1- DEM Parti HDP’ye yönelik kapatma davası ile Kobani Davası’nın siyasi değil, gerçek manada hukuki bir şekilde işletilmesini, yani AKP-MHP’nin mahkemeleri “yönetmekten” vazgeçmesini istiyor.

2- DEM Parti Kürtlerin seçme ve seçilme hakkının ortadan kaldırılmasıyla eşanlamlı olan kayyum politikasından, yine hukukun bir gereği olarak vazgeçilmesini istiyor.

3- DEM Parti Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen ama hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan tecrit uygulamasından, yine hukukun bir gereği olarak vazgeçilmesini istiyor.

Yaygın basında çok yer bulmasa da Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM), yerellerde 1 Şubat'ta Van ve Kars'tan "Özgürlük Yürüyüşü"nü başlattı. Bu Yürüyüş 8 gündür sürüyor ve 15 Şubat'ta (Türkiye'ye getiriliş tarihi) Öcalan'ın köyünde son bulacak. Yürüyüşün amacı Öcalan'a yönelik 'mutlak tecridin' kaldırılması ve hukukun uygulanarak ailesi, avukatları ile Kürt meselesinin demokratik çözümü için heyetlerle görüşmesine izin verilmesi. 

Asrın Hukuk Bürosu'nun raporuna göre Öcalan'la son yüz yüze görüşmeyi 3 Mart 2020 tarihinde kardeşi Mehmet Öcalan yaptı. 25 Mart 2021'de de telefon görüşmesi yarıda kesilmiş... Avukatların başvuruları da 7 Ağustos 2019 yılından bu yana “koster bozuk” ve “hava muhalefeti” gerekçelerine takılıyor. Bir yandan da Çözüm Süreci  öncesi (2012)'deki süreci hatırlatan cezaevlerindeki açlık grevleri devam ediyor. 108 cezaevinde yüzlerce tutuklu tarafından açlık grevi sürdürülüyor.

Bütün bu tablo karşısında siyasi 'pazarlıkların' tarafına göre DEM'in her kararı üstenci bir dille yargılanıyor. 31 Mart İstanbul seçimlerine ilişkin Başak Demirtaş'ın adaylığa yeşil ışık yakması, DEM ve Selahattin Demirtaş'la yapılan görüşmeler sonrası adaylıktan vazgeçmesi farklı yorumlara neden oldu. 

Öyle anlaşılıyor ki Başak Demirtaş'ın olası adaylığı olmadı. Kararın ortak alındığı dile getirildi. Buna rağmen 'neden' sorusu sorulmaya devam edecek. 

DEM İstanbul'da aday çıkaracak. Ama Başak Demirtaş'tan sonra hangi ismin aday gösterileceği 'Kazan-kazan' siyasetine paralel gelişecek. Kadın bir adayın gösterilmesi planlanıyor. 

İstanbul'da CHP'den çok İBB Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ağırlığı düşünüldüğünde sağ seçmenden yana tercihini kullanma eğilimi güçlü olabilir İmamoğlu'nun... Kürt seçmenin bir kısmının da DEM'e rağmen kendisine oy verebileceğini düşünebilir. İşte bu noktada çıkarılacak adayın profili etkili ve mesaj yüklü olacak. Tabii ki DEM'in seçmenini ne kadar ikna edebileceği de önemli... 

Zira DEM'e oy veren seçmen İmamoğlu'na nasıl bakıyor başlıklı yazımda her dört DEM seçmeninden birinin İmamoğlu'nu destekleme eğiliminde olduğu araştırmayı yazmıştım.   

Ancak şunu da atlamamak gerekiyor. Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun 'İBB'de terörle iltisaklı personel var" diyerek soruşturma başlatması sonrası davası olan bazı personel işten çıkarılmıştı. 

DEM'in İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya gibi büyükşehir belediye başkanlıkları için kimi aday göstereceği tarih, 9 Şubat olarak açıklansa da cuma günü hepsi açıklanmayacak. İstanbul da açıklanmayacak iller arasında. Bu da 'Kazan-kazan' formülünün devrede olduğuna işaret... 

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber Program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Marmaris Kızılbük’teki beton yığını için sürpriz açıklama: Erdoğan incelenmeye alınmasını istedi!

AKP’nin 31 Mart’ta Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterdiği Prof. Dr. Aydın Ayaydın, yerel seçimlerden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Marmaris İçmeler’deki Kızılbük’te büyük bir çevre ve hukuk mücadelesine sahne olan Sinpaş Holding’in dev inşaatının üzerinden helikopterle geçerken, kendisine “Hoca, seçilirsen burayı incelemeye al” dediğini açıkladı

Bir yol açtı gazetecilikte; son değil, bu Başlangıç…

"Bugün Türkiye'de iki sipere ayrılmış ve birbirine ateş ederken ortadaki gerçekleri öldüren gazetecilik ya da medya ortamından çıkışın Celal Başlangıç haberciliği olduğunu düşünüyorum"