Bazı hayatlar vardır, ‘geçmiş’ denen şeyin bugün de yaşadığını hatırlatır.
İnsan hakları, kadın hakları savunucu, Cumartesi Anneleri’nin yol arkadaşı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “acı ve zulümlere’ konu olduğunu söylediği Diyarbakır Cezaevi hakikati için çalışan Nimet Tanrıkulu’nun hayatı geçmişin geçmediğini gösteren bir hayat…
İktidarın da lanetlediği 12 Eylül’ün karanlık günlerinde gözaltına alındı, işkence gördü. 44 yıl sonra yine gözaltına alındı ve tutuklandı.
Bu coğrafyada bazılarının biyolojik saati gözaltılara ayarlıdır. Çünkü hep sabaha karşı yapılır gözaltılar.
Nimet Tanrıkulu da 26 Kasım’da sabah 05.00 gibi İstanbul’daki evi basılarak gözaltına alındı. İstanbul’dan soruşturmanın başlatıldığı Ankara’ya götürüldü. Dört günlük gözaltıdan sonra tutuklanarak Sincan Cezaevi’ne götürüldü.
Avukatı Eren Keskin Tanrıkulu’nun demans hastası olan annesi ile bakıma muhtaç babasının sağlık raporlarını sunacaklarını ve tutukluluğa itiraz edeceklerini söyledi.
Nimet Tanrıkulu her yerdeydi. Cumartesi Anneleri’nin, Arjantinli Plaza del Mayo Anneleri’nin yanında, barış süreçlerinde, Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma Komisyonu’nda, TBMM’deki görüşmelerde, 78’liler Girişimi’nde, 12 Eylül’ü yargılama süreçlerinde ve kadın hakları mücadelesinde…
Ama öyle bir dönemden geçiyoruz ki, insan haklarının ihlal sahası Kürt meselesine dair her söz yargılanıyor.
İnsan Hakları Derneği İstanbul şubesinde sürece ilişkin bilgi veren Eren Keskin Tanrıkulu’nun tutuklanmasına gerekçe olan iddialara ilişkin şu bilgileri verdi:
“Savcı kısa aldı ifadelerini, hatta biz ümitlendik. Çünkü dosyada hiçbir şey yok. Herkes her an örgüt üyeliğinden tutuklanabilir. Böyle bir dosya… Kerem isimli bir itirafçının asılsız suçlamaları temel alındı. Nimet Tanrıkulu, 2012, 2013, 2014 yıllarında Erbil ve Süleymaniye’ye gitmiş. Açık kimliği ve pasaportuyla… Birinde hepimizin çok sevdiği Kürt iş kadını Ferda Cemiloğlu’nun davet üzerine gitmiş kalabalık bir grupla… Bir kaç kez de, yakın zamanda kaybettiğimiz gazeteci Celal Başlangıç’la Süleymaniye’ye gitmişler bir yayınevi kurma çabası nedeniyle. O da ekonomik nedenlerle olmamış. O dönem barış süreci… Her şey normal zaten…. Erbil’e, Süleymaniye’ye gitmenin suç olarak değerlendirilmesi akıl almaz bir şey. Ellerinde bir kaç itirafçı var. Kerem isimli itirafçı Kobane davasında da kullanılmış. Nimet’i ne görmüş ne bir fotoğraf var. Nimet için demiş ki Nurettin Demirtaş’la görüştü. Nimet ise asla görüşmediğini söylese de mahkeme bunu ciddiye almadı."
Keskin, Tanrıkulu hakkında benzer iddialarla ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini hatırlatarak “Yine Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’nde benzer bir konuyla ilgili açılan 2018’e 470 esas sayılı dosya ile görülen davada da mahkeme söz konusu soruşturmaya yer olmadığı kararını esas alarak mahkemenin durmasına karar vermiştir” dedi.
Tanrıkulu’nun eşi, 78’liler Girişimi’nin kurucularından Celalettin Can da polis baskının olduğunu geceye ilişkin “Paldır küldür ayakkabılarıyla girdiler eve. Benim bilgisayarım olmasına rağmen Nimet’in bilgisayarı diye el koydular. Karakolda bunu kayda geçirdik. Ankara’da gözaltındayken Nimet’in sorduğu ilk şey anne ve babası oldu” bilgisini paylaştı.
Can, Devlet Bahçeli’nin başlattığı sürece paralel olarak gözaltı ve tutuklamalarla ilgili “Bir çözüm süreci tartışması yapılıyor. Toplum içerisinde tanınan insanlar üzerinde tutuklayarak rehin politikası izleniyor. Orta Doğu’daki alan temizliğinin bize yansıması budur işte. İnsanları almak, teröre bulaştırmak, ceza vermek, o insanların etkilerini azaltmak” yorumunu yaptı.
İHD’deki basın açıklamasında Tankırulu ile yolu kesişen birçok aktivist Tanrıkulu’nun serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Candan Yıldız kimdir?
Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.
Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.
Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.
Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.
Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.
"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.
T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.
|