2003 yılında başlayan ithalatta “kıymet tabanlı gözetim” uygulaması, Ticaret Bakanlığı'nın bir ürün için (kg, ton, adet, çift vs. gibi) miktar üzerinden taban veya referans kıymet belirlemesi ve bu kıymetin altındaki eşya için Gözetim Belgesi aranması, bu kıymetin üzerindeki eşya için ise gözetim belgesi zorunluluğunun bulunmamasıdır.
Uygulama esnek tutulmuştur. Referans kıymet altında olan eşya için yükümlüye, eşya kıymetini referans kıymete kadar artırarak gümrük beyanı yapma imkânı verilmiştir. Gözetim belgesi uygulamasını yapan Ticaret Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü, gözetim belgesi verme konusunda genelde isteksiz olduğu için yükümlüler (hiç ithalat yapamamaktansa) eşya kıymetlerini referans kıymete yükselterek ithalat yapma yolunu tercih etmektedirler.
Bu tür yapay uygulamalar genellikle Türkiye’nin tam üye olmadan AB ile Gümrük Birliği ilişkisi içinde olmasının ve AB ile Ortak Gümrük Tarifesi uygulamasının bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye ile AB arasında sanayi ürünlerinde gerçekleştirilen Gümrük Birliği, Türkiye’nin sanayi ürünlerinde gümrük vergisi ortalamasını yüzde 6-7’ler düzeyine indirmiştir. Sanayi ürünlerinde gümrük vergilerimiz AB tarafından belirlendiği için koruma oranları düşük kalmaktadır. Bu ortalama koruma oranı Türkiye iç üretimi bakımından önemli bir koruma sağlayamadığı için Türkiye koruma yaratmak üzere muhtelif uygulamaları yürürlüğe koymaktadır. Bu uygulamalardan biri ve en yoğun uygulama alanı bulanı da yukarıda izah edilen “kıymet tabanlı gözetim” uygulamasıdır. Bu uygulama çok sınırlı örnekler haricinde sanayi ürünleri bakımından geçerlidir.
Kıymet tabanlı gözetim uygulaması ithalatta sadece Katma Değer Vergisine (KDV) tabi olan, gümrük vergisi sıfır veya sıfıra yakın ürünler bakımında neredeyse hiç koruma sağlayamamıştır. Çünkü, ithalatta ödenen KDV yükümlüleri tarafında bir şekilde mahsup edilmektedir ve böyle olduğu için kıymet tabanlı gözetim uygulamasının koruma etkisi önemli ölçüde ortadan kalkmaktadır. Belirtilen bu durumun sonucu olarak 2023 yılında çıkarılan bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle gözetim farkları üzerinden alınan KDV’nin indirim imkanı ortadan kaldırılmıştır. Böylece ithalata bir bakıma ilave gümrük vergisi konulmuştur.
2003 yılında başlayan kıymet tabanlı gözetim uygulaması, zaman içinde Gümrük İdaresi ile yükümlüler arasında önemli ihtilafların da kaynağını oluşturmuştur. Yükümlüler gözetim belgesi alamadıkları için ithal eşyası kıymetlerini daha çok ihtirazî kayıt altında referans kıymete yükseltmişler ve bu referans kıymet üzerinden gümrük vergilerini ödemişler, ancak sonrasında yapılan ödemelerin yersiz olduğunu iddia ederek dava yoluyla ödedikleri verginin iadelerini talep etmişlerdir. Davaların önemli bir kısmı idare aleyhine sonuçlanmaya ve Danıştay tarafından da onandığı için yerleşik uygulama haline gelmeye başlamıştır.
İade taleplerine Gümrük İdaresi'nin de tepkisi olmuş, iade alan yükümlüler (gözetim belgesi almadan ithalat yaptıkları için) Gümrük Kanunu’nun 235 inci maddesindeki yaptırım uygulamasıyla karşı karşıya kalmışlardır. Yaptırım, eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı para cezasıdır. Bu ceza kararlarına dönük itiraz ve davalar ihtilaf dosyalarını daha da artırmıştır.
Bütün bu sorunları ortadan kaldırmak üzere 2021 yılında 7333 sayılı Kanunla Gümrük Kanunu’nun 211 inci maddesi değiştirilerek, gümrük vergilerinin ilgili kişinin ticaret politikası önlemlerine tabi eşyanın gümrük kıymetini kendi beyanı ile artırması sonucunda ödenmesi durumunda, bu vergilerin geri verilme veya kaldırılmasına ilişkin taleplerin kabul edilmeyeceği hükme bağlanmıştır. 2003 yılından beri yaşanan sorunlar bu şekilde kanun düzenlemesi ile kökten çözülmeye çalışılmıştır.
Gümrük Kanunu’nun 211 inci maddesinde yapılan değişiklik sonrasında yaşanan gelişmeler ve Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun (Esas No 2023/6, Karar No 2024/1) içtihat niteliğindeki kararı, sorunun idarenin istediği şekilde çözülmediğini, gözetim farklarından kaynaklanan vergilerin iadesi ile ilgili davaların devam edeceğini ortaya koymaktadır.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu Kararı, iki Bölge İdare Mahkemesi'nde kanun değişikliğinden sonra ihtirazî kayıtla yapılan gümrük beyanları kapsamında açılan davalarla alakalı ortaya çıkan farklı mahkeme kararları bakımından aykırılığın giderilmesi talebi üzerine alınmıştır.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu Kararının Gümrük Kanunu'nun esas itibariyle 24, 25 ve 242'nci maddeleri ile GATT'ın VII. Maddesinin Uygulanmasına ilişkin Anlaşmanın 17'nci maddesi dikkate alınarak oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Danıştay Kararını şu şekilde özetleyebiliriz; 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 211 inci maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra tescil edilen beyannameler bakımından, eşyanın kıymetinin gözetim tebliğinde belirtilen düzeye çıkarılması nedeniyle ödenen vergilerin geri verilmesi talepleri kabul edilmeyecektir.
Ancak, ihtirazî kayıt, uygulamada, beyanın bağlayıcılığını etkisiz kılmak ve hak arama yollarına başvuru hakkını saklı tutmak amacıyla beyannameye konulan ve beyanın serbest irade ürünü olmadığını gösteren açıklama olduğundan, beyannamelere ihtirazî kayıt konulması ve sonrasında idari başvuru yolu da izlenerek dava açılması durumunda Kanunun 211 inci maddesinin uygulanması mümkün görülmemektedir.
Bir başka deyişle, ihtirazî kayıtla yapılan beyanlar bakımından Gümrük Kanunu’nun 211 inci maddesi uygulanamayacaktır.
Bu durumda ithal edilen eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde, öncelikle, satış bedelinin esas alınması; satış bedelinin esas alınması için gerekli koşulların mevcut olmadığının tespit edilmesi halinde sırasıyla (aynı eşyanın satış bedeli yöntemi, benzer eşyanın satış bedeli yöntemi, indirgeme yöntemi, hesaplanmış kıymet yöntemi gibi) diğer yöntemlere başvurulması gerekmektedir.
Sonuç olarak, Danıştay kararı ile gelinen noktada, Gümrük Kanunu’nun 211 inci maddesinde yapılan değişikliğin, idarenin bu değişiklik ile sağlamayı hedeflediği beklentilerini karşılamayacağını söyleyebiliriz.
Cahit Gökçelik kimdir?
1987-2005 yılları arasında Gümrük İdaresi merkez teşkilatında çalıştı. 1987-1997 yılları arasında Gümrük Müfettişliği, 1997-2002 yılları arasında Gümrükler Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı 2002-2005 yılları arasında Gümrükler Genel Müdür Yardımcılığı görevinde bulundu. 1996-2002 yılları arasında Gümrük Bilge otomasyon sistemini gerçekleştiren ve mevzuat altyapısına katkı yapan Gümrük İdaresinin Modernizasyonu Projesinin Başkan Yardımcılığı görevinde üstlendi.
Özel sektörde 2005-2008 yılları arasında uluslararası lojistik şirketinde Genel Müdürlük, 2008-2018 yılları arasında aralıklı olarak Deloitte Türkiye’de gümrük ve dış ticaret bölümünün yöneticiliğini yaptı. Gümrük İdaresinin Yeniden Yapılandırılması, Bilge Sisteminin yeniden tasarımı, Fikri Sınai Hakları, Lojistik Merkezler, KKTC Gümrük Otomasyonu gibi gümrük idaresi projelerinde uzman/kilit uzman olarak çalıştı. Üniversitelerinde Gümrük ve Dış Ticaret Dersleri vermiştir. Gümrük ve Dış Ticaret alanında yayımlanmış 5 kitabı bulunuyor
BDO İstanbul ofisinde 2022 yılında göreve başlamış olup, halen BDO Türkiye Danışmanlık Ortağı olarak görevini sürdürüyor.
|