14 Şubat 2015

‘Bir dolu kahraman var ‘Medcezir’de’

Medcezir'in Faruk Beylice'si Murat Aygen ile oyunculuğu ve müziğin hayatındaki yerini konuştuk...

Murat Aygen, Star TV’de yayınlanan ‘Medcezir’ dizisinde Faruk Beylice karakteriyle izleyici karşısında. Aygen ile dizinin hayatına etkisini, genç oyunculara tavsiyelerini ve müziğin hayatındaki yerini konuştuk.

Murat Aygen, yıllardır başarılı projelerde izlediğimiz bir isim. Aygen’i uzun yıllar yine kendinden konuşturacak başarılı projeler ve karakterlerle izleyeceğimize eminim...

‘Medcezir’de olmak hayatınızda neleri değiştirdi?

İzlendiğinde bile insana kendini bu kadar iyi hissettiren bir projenin içinde oyuncu olarak bulunmak, elbette daha da iyi hissettiriyor. Bu kadar tutarlı, istikrarlı, iyi yazılan, iyi çekilen, iyi oynanan, iyi programlanan ve iyi sunulan bir proje olması insana güven veriyor. Sorunuzu sosyal hayatımda neler değiştirdi olarak kabul edip cevaplamak isterim. Elbette ciddi anlamda bilinirliğim arttı. Bu iyi bir bilinirlik olduğu için büyük keyif veriyor. Bir sürü insanın abisi, amcası ve Faruk Bey’ciği oldum.

Serenay Sarıkaya ve Çağatay Ulusoy özellikle gençler tarafından çok seviliyor, sizce nasıl onlarla çalışmak?

Serenay ve Çağatay sadece gençler arasında değil, herkes tarafından çok seviliyor. Ben de bayılıyorum onlara. Özellikle işlerine olan sevgileri ve saygıları, enerjilerinin her zaman yüksek olması çok güzel. Tabii bir buçuk yıldır beraber çalışıyoruz, birbirimizi de özel olarak çok sevdik sanırım. Aileden görüyorum artık onları.

Eğitimli bir oyuncu olarak genç oyunculara ve oyuncu olmak isteyenlere tavsiyeleriniz neler?

Eğitimli bir oyuncu olmaktan önce, eğitimli ve duyarlı bir insan olmakla başlasınlar hayata. Benim almış olduğum konservatuvar eğitimi elbette pek çok konuda işime yarıyor ancak bu her şey demek değil. Kendimi her konuda yetiştirmeye devam ediyorum. Bu sürecin bir sonu yok açıkçası. Takip etmeleri gereken en önemli şey akıl ve bilgi olmalı. Kendilerini, ne kadar iyi oldukları konusunda ikna etmeye çalışırlarsa her zaman duvara toslarlar. Tevazu ve duyarlılık her zaman egolarından bir adım önde olmalı ve her zaman, sürekli bir şeyler okumalılar.

İlk bölümden itibaren izleyici tepkileri nasıl Faruk Beylice karakterine?

Faruk Beylice benim tanıdığım, anlayabildiğim, vücuda getirmekten büyük zevk duyduğum enteresan bir karakter. İzleyiciler de sevdiler sanırım. Zira sokaklarda Faruk Amca diye seslenen gençler, Faruk Bey’ciğim diye cümlelerine başlayarak sohbet eden insanlar var artık hayatımda.

Birçok başarılı projede yer aldınız. Sizce dizilerimizin ya da televizyonlarının en büyük sorunu ne? Neler düzelmeli?

Böyle bir genelleme yapmak ne kadar doğru bilemiyorum ancak en büyük sorun sürelerin uzun olması. Sanırım asıl sorun, dizi ya da televizyon projelerinde yer alan tüm çalışanların bu kadar uzun projeleri hazırlarken, bir yerde bir şeylerinin eksik kalması ya da bu duyguyu yaşamaları. Bu bile başlı başına yeterince üzücü ve yorucu olmalı. Bizim set koşullarımız gayet düzgün ve mükemmele yakın diyebilirim. İyi programlanıp hızlı çekiliyor. Herkes işini çok iyi biliyor ve yapıyor. Ve en önemlisi herkes kendi işini yapıyor. Bir dolu kahraman var yani ‘Medcezir’de.

Opera bölümünde yüksek lisans eğitimi almışsınız. Müzik şu an hayatınızın neresinde? Bu konuda yapmak istedikleriniz var mı?

Müzik elbette hayatımın hala her yerinde. Faal olarak sahneye çıkıp şarkı söylemesem de, arkadaşlarımla kendi aramızda buluşup müzik yapıyoruz. Ben ayrıca müziğin içinde olduğu pek çok sahne projesi tasarlamaya ve üretmeye devam ediyorum. Özellikle ritim konusuna çok meraklıyım. Uzun zamandır vücut perküsyonu yapıyorum. Bunu zaman zaman hayata geçirip gerek eğitim, gerekse sahne performansı olarak uyguluyorum. En çok yapmak istediğim ve üzerinde çalışmaya devam ettiğim proje, vücut perküsyonu ile accapella müziğini birleştirerek tüm Türkiye ile birlikte müzik yapmak. Türkiye’nin en kocaman doğal korosunu kurmak. Yani sokaktaki insanlarla birlikte çalışmak.

Set dışında neler yapmayı seviyorsunuz?

Kitap okumayı özellikle çok seviyorum. Dört-beş kitabı aynı anda okumayı daha da çok seviyorum. Sohbet toplantıları organize etmeyi de severim. Farklı meslek gruplarından arkadaşlarımızla sık sık buluşup sohbet ederiz. Kendimi bildim bileli, değerli taşlara ve fosillere karşı özel bir ilgim var. Kendimi henüz tam bir koleksiyoner saymasam da, ciddi sayılabilecek bir koleksiyonum var. Ayrıca çok sevdiğim bir jeolog arkadaşım var, onunla ailece arazilerde keşif gezileri yaparız.

Sizi genelde dizilerde ve reklamlarda da sıkça görüyoruz ama sizi sinemada da daha çok izlemek isterim. Sinema  projeniz var mı yakın gelecekte, istiyor musunuz?

Reklam projelerine bayılıyorum açıkçası. Hızlı ve net anlatım tekniği kullanıyorlar. Her şey bir anda olup bitiyor. Elbette bu konuda çok seçiciyim. Sinema ise gerçekten çok özel bir durum. Bana uygun olduğunu düşündüğüm bir proje geldiğinde elbette oynayacağım. Yakın gelecekte kesin karar verdiğim bir proje yok. Bu aralar beni bu konuda en çok heyecanlandıran şey, geçen yıl eşimle birlikte oynadığımız Hollanda yapımı bir film. 24 Ocak 2015’te Rotterdam Film Festivali’nde prömiyerini yaptı. Filmin çalışmaktan büyük zevk aldığımız sevgili yönetmeni Kris Kristinsson yeni projesi ile ilgili şimdiden hazırlanmaya başlamamız konusunda bize telefon açınca çok mutlu olduk. Heyecanla bu projeyi bekliyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu

"
"