18 Kasım 2016

‘Altın Kelebek’in kelebek etkisi

Diriliş Ertuğrul ekibi sakin kalmalı, Bayülgen ise ironi yapmamalıydı

Altın Kelebek ve Okan Bayülgen - Diriliş Ertuğrul konusu fazla büyümez diye düşündüm o sıra yurt dışındaydım. Ama döndüm hala konu kapanmıyor. O halde yazmalıyım dedim.

Üstelik Okan Bayülgen’in kızının o gece taktığı bileklik üzerinden tartışmalar görünce ekranda iyice kafam attı. Küçücük masum bir çocuğu da aptal tespitleriyle tartışmaya çekiyorlar. Midem fena bulandı. Zekice tartışacaksanız tartışın. Bayülgen’in 7 yaşında kızının taktığı bileklik üzerinden çıkarım yapmak acayip paranoyakça, patolojik bir durum.

***

Önce ülke olarak komple şu gerçeği hepimiz kabul edelim rahatlayalım:

Biz ödül töreni düzenlemeyi bilmiyoruz. Organizasyonlarımız hep eksik, klişe ve yaratıcılıktan uzak.

Hele ki televizyon yayınları rejileri tam bir felaket oluyor. Sinema ile igili törenlerin çoğu da zaten artık televizyonlarda yayınlanmıyor maalesef.

Daha ödül verenle alanın sahnenin arkasından dönmesi gerektiği görgüsünü bile bilmiyoruz. Bu cepte.

Hala sunuculuk konusunda doğru tören için doğru seçimleri yapamıyoruz. Ya da ülkede bunu iyi yapacak birileri yok… Bu da cepte. Mesela benim bir önerim var seneye İlker Aksum sunsun. Onu girişimciler törenini sunarken izledim. Dans da ediyor şov da yapıyor sunumun da alasını… Şarkı söylüyor, esprileriyle renk katıyor… İyi yapma ihtimali büyük.

Ve bilumum tören sonrası kararlar tartışmaya açık oluyor…

Şuralardan vuramazsınız

Altın Kelebek’i nereden vursak diye düşünen art niyetlilerin olduğu bir gerçek.

Hele ki şu noktalardan hareket ederseniz yaya kalırsınız…

*Ana sponsorunun şampuan markası olması.  Sponsor ve reklam almadan bulmadan artık hiçbir iş gerçekleşmiyor bunu çok iyi biliyorsunuz. Üstelik bu şampuan markasını yıldızı parlayan kadın oyuncularla her yıl kullanmak gayet akıllıca.

Televizyonda izlediğiniz o diziler, programlar, sinemada izlediğiniz gişe filmleri nasıl çekiliyor sanıyorsunuz? Hep reklam, ürün yerleştirme, sponsorla… dönüyor çark.  

*”Televizyonla ilgili 14 ödülün 7’sinin Doğan Grubu'na gitmesi de ilginçti” diyor Yüksel Aytuğ. Kendisine o halde soralım, atv’de yapılan her şey neden hep bu kadar iyi ve başarılı sizce? Kazananlar halk oylamasıyla belirleniyor altını çizeyim.

*”Banu Alkan fanı ya bomba patlatsaydı? Güvenlik sıfır.” üzerinden de yaya kalırsınız. Çünkü her an her yerde bomba patlamış ve patlama ihtimali olan bir coğrafyanın tedirgin vatandaşlarıyız.

Diriliş Ertuğrul ekibi sakin kalmalı, Bayülgen ise ironi yapmamalıydı

*”Diriliş  Ertuğrul ekibine kasıtlı konuşma yaptırılmadı” da bütün tartışmaların çıkışı….

'En iyi dizi' ödülünü "Diriliş: Ertuğrul" kazandı. Ve ödül de Türker İnanoğlu gibi kıymetli bir isme verdiriliyor. Ancak ekip konuşma yapamadan gidiyor.

Olay tamamen bir hostesin düşünmeden yaptığı safça bir hareketten çıkıyor. Ve de Diriliş Ertuğrul ekibi fazla tepki gösteriyor. Özür istenince Bayülgen dilemeye çalışıyor. Ama haliyle bir hata sonucu oluşan bu duruma gösterilen fazla tepkiye ironik bir özür konuşması yapıyor. İçinde epey Diriliş Ertuğrul geçen… Ben kötü niyetli olduğunu asla düşünmüyorum ama keşke Bayülgen, 2 cümleyle “Özür dileriz söz veremedik ekibe, bir hata oldu” deyip konuyu kapatsaydı. Çünkü bunu öngörebilecek bir profesyonellikte. Örneğin geçtiğimiz sezon yayınında soyunmaya çalışan protestocuyu nasıl yönetmişti. Kriz yönetiminde kıvrak zekasıyla alt edici. Ancak bu hatalı ironik konuşmasından ötürü o da özür diledi zaten.

Artık konu kapanmalı. Diriliş Ertuğrul’a kasıtlı yapılmış bir şey yok. Kimsenin ödül verirken bir taraf tuttuğu yok. Ödülün verilmesi için seçilmiş isim bile çok özenliyken, bize haksızlık yapıldı sözleri havada kalıyor.

Kimse de her diziyi izlemek zorunda değil, Bayülgen de izlememiş olabilir. Ben de izleyemiyorum, her dizinin her bölümünü izlersem bu ülkede kafam ve ruhum fena halde yanabilir. Herkes ilgi alanına göre dizisini seçiyordur.

Ki Bayülgen, yüzyıllardır televizyon izlemeyin, hayat sokakta diyen sistemin içinde sistemi eleştiren biri.

Sonuç olarak Diriliş’e ödülü de zaten halk verdi yani milletin gönlünü kazandığı için kazandı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu

"
"