23 Eylül 2010

Bir partiyi kim bitirir?

Tam da referandum sonrası parti tabanlarını anlamaya çalışayım deyip, önceki yazıda analiz etmeye çabaladığım gün...

Tam da referandum sonrası parti tabanlarını anlamaya çalışayım deyip, önceki yazıda analiz etmeye çabaladığım gün, Devlet Bahçeli’nin açıklamaları geldi. Devlet Bahçeli’ye göre, referanduma bakarak partisinin oy kaybediyor oluşuna ait yorumlar yanlış. İkinci ve daha çarpıcı açıklama ise iki partili bir sistem arzulanarak partisinin yok edilmeye çalışıldığı iddiası. 
Böylesi bir komplo var mı yok mu tartışmasının anlamsız olduğunu düşünüyorum. Ama problemli olan şey, bir parti liderliğinin ve yönetiminin partisinin tabanıyla beraber başkalarınca yok edilebileceğine olan tahayyül dünyası ve tabana bakış meselesi.
Ne yazık ki, bizim siyaset dünyamızda yalnızca partileriyle değil, medyasından ülkenin egemenlerine, sivil toplumcusundan kanaat önderine kadar böylesi mühendislik hesaplarının geçerliliğine olan inanç oldukça yaygın. Böylesi hesaplama, planlama, kurgu, komplo ve adı her neyse olağandışı değişiklikler yönetim seviyesinde olabilir. Nitekim oluyor da. Hükümetler kurup, hükümetler dağıtabilirsiniz. Parti başkanları seçip, parti başkanları yaratabilirsiniz. Siyasi tarihimiz örneklerle dolu.
Bu bakış açısıyla siyasete, hayata ve ülkeye bakanlar ve siyaset yapanlar ve de siyaseti etkileme çabası olanlar arasında böylesi hamleleriniz prim de yapabilir. Günlük, aylık kazanımlar da elde edebilirsiniz. Ama ne yazık ki, gerçek hayatta karşılığı yoktur. İlk seçimlerde 50 milyonluk seçmen jürisi sizin senaryonuzun geçerli olup olmadığına karar verecektir.
O nedenle MHP’nin yapması gereken (elbette diğer partilerin de) “seçmenin hangi kesim, zümre, gruplarının hangi taleplerine, ne üretiyor ne sunuyorum da arzuladığım yerdeyim veya değilim” sorusunu içtenlikle düşünmesidir. Çünkü sizi var edecek olan o taleplerin ne kadarına cevap üretebildiğinizdir.

MHP tabanı kimler?
Şimdi de bazı araştırma bulguları ve ipuçlarıyla MHP seçmenini tanımlamaya çalışayım. 
MHP seçmeninin üçte ikisi erkek, üçte biri kadın ki böylesi erkeksi bir dağılım hiçbir parti tabanında yok. MHP seçmeninin beşte ikisi lise mezunu. (ülke ortalamasında lise mezunları dörtte bir)
Ülke ortalamasında yirmi de bir olan küçük esnaf, MHP seçmeninin onda birini oluşturuyor. İkinci sıradaki ağırlıklı grup ta öğrenciler. MHP seçmeninin üçte biri emekliler ve ev kadınları ki bu oran da ülke ortalamasının altında. Ve yine MHP seçmeninin onda biri işsiz,bu BDP’den sonraki en yüksek oran.
Yarıya yakını partisiyle kendisi arasındaki ilişkiyi ideolojik birliktelik olarak tanımlıyor ki bu parti seçmenleri arasındaki en yüksek orandaki ideolojik birliktelik. Öte yandan da yalnızca üçte biri partisinin ülkenin en acil en ağır sorunlarını çözebileceğini düşünüyor, üçte ikisi sorunların siyaset eliyle çözüleceğine inanmayarak “bu sorunlar hep sürer, gider” diyor. Bu oran da diğer partilere kıyasla en yüksek oran yani ülkenin sorunlarının çözümünde en umutsuz seçmen kitlesi.
Seçmen tabanının üçte biri hayat tarzı bakımından modernlerden, üçte ikisi gelenekselci muhafazakarlardan oluşuyor.
Dörtte biri referandumda “Anayasa değişikliklerinin”, dörtte üçü de “iktidarın” oylandığı kanaatinde.
Beşte dördü Ergenekon davasına “hükümetin muhaliflerini cezalandırması”, hükümet-yargı gerginliğine “hükümetin yargıya müdahale çabası”, anayasa değişikliklerine “hükümetin sivil diktatörlük çabası” olarak bakıyor. Diğer beşte bir ise bu tartışmaların tümünde aksi kanaatte ve onlar da referandumda “evet” oyu verdiler.

MHP tabanında iki yönlü hareket
MHP tabanında iki yönlü hareketlenme gözleniyor. Birincisi referandumda da evet oyu verenlerin AKP kapsama alanına doğru kayışları. İkinci hareket ise parti veya lider yetersizliği gerekçeleriyle oluşan CHP küskünlerine geçici ev sahipliği yapmış olması. Tabi bu hareketin karakteri yalnızca lider eleştirisinin ortadan kalkmasına dayanmıyor. Aynı zamanda Avrupa Birliğinden, Kürt meselesine kadar birçok konuda iki parti söyleminin benzer olması da bu hareketlenmeyi kolaylaştırıyor. 
MHP seçmeni içinde ülkücüler, ideolojik birliktelikleri olan partiyle ilişkilerini sürdürürken, geleneksel muhafazkar seçmenlerinden Ak Parti’ye, modernlerden CHP’ye oy kaybetmektedir.
Dolayısıyla Devlet Bahçeli ve yönetim nedenlerini komplolarda aramak yerine, tabanlarının taleplerinin ne olduğuna bakmalıdır.  


Yazarın Diğer Yazıları

Neden toplumsal çöküntü içindeyiz?

Hukukun ve adalet sisteminin çalışmadığı, suçun önlenmesi ve cezalandırılması mekanizmalarının olmadığı yerde meseleyi yalnızca toplumsal ahlaka ve bireysel psikolojik zaaflara bağlamak doğru değil. Yaşadıklarımıza bakınca, toplumsal bir çöküntü içinde olduğumuz açık

İktidarın yeni açılım süreci algı operasyonu mu? Hangi hedeflerden besleniyor?

İster içeriye dönük ister dışarıya dönük hedefle de olsa yeni bir açılım sürecinin kamuoyunun bir kısmının hayalini kurduğu kapsamda olmasını beklemek gerçekçi değil. Eğer Türkiye bu meseleyi çözmeyi gerçekten istiyorsa önceki iki açılımda nelerin eksik veya yanlış yapıldığını yeniden sakince değerlendirmek durumunda

Gezegenin ritmi değişti, sistemler tıkandı; toplumsal krizler yumağından nasıl kurtulacağız?

Askeri, siyasi, ekonomik ve toplumsal krizler yumağı içindeyiz. Gezegenin ritmi değişti, kaynaklar tükeniyor, su ve gıda krizi büyüyor, iklim değişikliği, kuraklık, çevre kirliliği, sağlık krizleri bildiğimiz yaşam ve üretim düzenlerinde varoluşsal bir krize neden oluyor

"
"