Dövizdeki son yükseliş, alışveriş merkezlerinde döviz cinsinden ödenen kiraları TL’ye çevirmek için uzun süredir mücadele veren (ama bunda başarılı olamayan) perakende sektörünün sırtındaki kamburu iki katına çıkardı. Tüketici güveni gerilerken döviz, yani kiralar yükseliyor. Bu, öldürücü bir kokteyl.
Perakende sektörünün gidişatını izlemekte kullanılan Türkiye İstatistik Kurumu'nun "Perakende Ticaret Sektörü Güven Endeksi", bu ay 4,1 puan birden geriledi. ("Perakende ticaret sektörü güven endeksi", son üç aylık dönemde “satışların” artıp artmadığı ile önümüzdeki üç ayda satışların izleyeceği seyre ilişkin beklentilerini yansıtıyor.)
Perakende şirketleri, bu ortamda maliyetlerdeki artışı fiyatlara yansıtmak bir yana, satışları canlandırmak için indirim üzerine indirim yapmak zorundalar. “Black Friday” etrafında bunca gürültü koparılmasının nedeni buydu. Zamanından erken başlayan indirimlerin de.
Perakende Ticaret Sektörü Güven Endeksi geriliyor ama dövizdeki artışa paralel kiralar artıyor. Bir “şah mat” durumu.
Bazı “şahların”, yani ünlü yerli markaların ayakta durmakta zorluk çektiği ne zamandır konuşuluyordu. Sektör temsilcileri bunu gizlemiyor zaten. Perakende şirketlerinin birçoğunu çatısı altında bulunduran Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel, bu hafta başında, döviz kurlarında sorunlar arttıkça “alışveriş merkezinde veya cadde mağazacılığında pek çok markanın sonunun gelebileceğini” söyledi. (Bu yazının yayınlandığı Perşembe günü, “Perakende Günleri” konferansında da bu konuda bir konuşma yapması bekleniyor.)
Perakendecilerin talebi, döviz cinsinden kiraların TL’ye çevrilmesi. Ama karşılarında bu talebi müzakere edebilecekleri bir muhatap bulamıyorlar. Çünkü alışveriş merkezlerinin çoğunun sahibi veya işletmecisi yabancı.
Türkiye’ye uzun zamandır sıfırdan fabrika kuran yabancı yok ama alışveriş merkezi kuran çok. İnşaatında 11 işçinin yanarak öldüğü alışveriş merkezi Marmara Park'ı hatırlıyor musunuz? Bugün Beylikdüzü’nün en büyük ve kalabalık alışveriş merkezi olarak faaliyet gösteren Marmara Park, Alman Ece Türkiye ve ve Deutsche Bank’ın yatırım şirketi DWS ortaklığında 220 milyon Euro yatırımla inşa edilmişti.
Türkiye'nin en büyük alışveriş merkezi işletmecisi ise Hollandalı Multi Development. İstanbul ve Anadolu’nun dört bir yanında 16 AVM’si var.
Yerlilerin kurduğu alışveriş merkezlerinin bazıları da (başta Cevahir olmak üzere) yabancılara satıldı.
“Perakendeciler karşılarında muhatap bulamıyorlar” derken bunu kastediyorum. Bulduklarında da, anlayışsız bir mal sahibiyle karşılaşıyorlar.
Multi Development, Türkiye’nin dört bir yanındaki alışveriş merkezlerine bugüne kadar 4 milyar Euro yatırım yaptı. Peki bu parayı nereden buldu? Elbette uluslararası piyasalardan. Yani Türkiye’deki alışveriş merkezlerinin finansmanını yabancı para cinsinden yaptı.
Yabancılar şimdi bunu, borçlarının döviz cinsinden olmasını gerekçe göstererek, kiraların TL’ye dönmesi talebini reddediyor, “Bize ne kardeşim. Size zorla mı dükkan kiraladık? Kiralamasaydınız” demeye getiriyorlar.
Fakat bir de şu var: Kiralar TL’ye dönse bile acaba zor durumdaki markaların derdine çare olacak mı? Çünkü zor durumdaki perakendecilerin sıkıntılarının ne kadarının dövizdeki yükselişten, ne kadarının değişime ayak uyduramamaktan kaynaklandığı net değil. Sorsan, Türkiye’de herkes milliyetçidir ama iş alışverişe gelince pek çok kişi yerliler yerine artık H&M’e, Zara’ya gidiyor.
Bununla birlikte yerlilerin de kendi içinde grup gurup olduğunu belirtmek gerek. İçlerinde LC Wakiki gibi çok başarılı olanlar da var, geçmişteki başarılarının titrek birer gölgesine dönüşenler de. Dövizdeki son çıkış, özellikle bu ikinci grubun canını yakmış durumda.
Yabancılar kendi istekleriyle kiraları TL’ye çevirmeye yanaşmıyorsa acaba bir kanun veya kanun hükmünde kararname ile bu yapılamaz mı?
Perakendeciler açıkça telaffuz etmekten kaçınıyor ama anladığım kadarıyla birçoğunun umudu şu anda bu.
Sadece alışveriş merkezlerine özel bir kira kanunu çıkarmak Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olur. Bunun için memleket sınırları içinde döviz cinsinden kira sözleşmelerini toptan yasaklamak gerekir ki, başka sektörlerde “dönen tekerlere” çomak sokacağı için, bu kolay değil.
Fakat tabii OHAL’deyiz. İdarenin çıkardığı kanun hükmündeki kararnameleri mahkemeye götürmek mümkün değil. Bir kararname ile iflas ertelemeyi yasaklayan güç, başka bir kanunla döviz cinsinden kira kontratlarının TL’ye dönmesini neden emretmesin?
Evet emredebilir ama cari açığı kapatmak için yabancı sermayeye mahkum durumdayız. Yabancıyı ürkütecek adımları atmak kolay değil.
Peki kira kontratları TL’ye dönmezse?
O zaman BMD Başkanı Sinan Öncel’in dediği gibi pek çok yerli markanın sonu gelebilir.