02 Aralık 2020

Müteahhitlerden kuruş indirim istemeyen devletin tıbbi cihaz üreticilerinin alacağına çökmesi

Buna benzer zoraki borç indirimleri Arjantin gibi iflasın eşiğindeki ülkelerde sık sık oluyor. Finans jargonunda bir adı bile var, "saç tıraşı". Türkiye Cumhuriyeti alacaklılarını hiç "saç tıraşı"na zorlamamıştı. Tıbbi cihaz üreticilerine karşı bunu ilk kez yapıyor

Tıbbi cihaz üreticilerinin feryadını duymuşsunuzdur, daha önce ben de yazdım, başka yerlerde de çıktı. Devlet, tıbbi cihaz üreticilerine borcunu ödemek için yüzde 25 feragatte bulunmalarını istiyor.

Olayın özeti şöyle: Tıbbi cihaz üreticileri devlet hastanelerine verdikleri malzemenin parasını 19 aydır alamıyor. Çünkü devlet, "Paranızı öderim ama yüzde 25'inden vazgeçmeniz şartıyla" diyor. "Sözleşme yok mu?" diyeceksiniz. Elbette var. İhaleler yapılmış, fiyatlar Sağlık Bakanlığı'nın uygulama tebliğine göre oluşmuş ve ihaleyi kazanan şirketlerle sözleşme imzalanmış. Şirketler sözleşmede tarif edilen cihazı üretip devlet hastanesine teslim etmiş. Aradan 19 ay geçmiş. Firmalar alacaklarının ödenmesini beklerken Hazine ve Maliye Bakanlığı karşılarına yüzde 25 indirim talebiyle çıkmış. "Biz sözleşmedeki tutara göre borçlandık, yatırım yaptık, taahhüt altına girdik. Şimdi alacağımızın dörtte birinden vazgeçersek batarız" diye isyan ediyorlar ama nafile. Devletin astığı astık, kestiği kestik.

Tıbbi cihaz şirketlerine, alacaklarının yüzde 25'inden vazgeçtiklerini söyleyen taahhütnameleri imzalamaları için 20 Kasım'a kadar süre tanınmıştı. Bu süre "eksiklerin" tamamlanması için 30 Kasım'a kadar uzatıldı. O süre önceki gün doldu. Şirketlerin yüzde 10-12'sinin "Lanet olsun" diyerek feragati kabul ettiği söyleniyor. Kabul edenler büyük şirketler, alacakları, sektörün toplam alacağının yaklaşık yüzde 50'sini oluşturuyor. Peki geride kalanlar? Görünen o ki, onların önemli bir kısmı kepenk kapatacak. Endişeye mahal yok, yerlerini iktidara yakın yeni tedarikçiler alacak! Çin vb.'den ithalat yapıp devleti tıbbi cihazsız bırakmayacaklar. "Yerli ve milli üretim" diye yola çıkan iktidarın geldiği yer gerçekten çarpıcı...

İç ve dış borçlarını bugüne kadar sektirmeden ödemekle övünen, yeni borç alırken hep bunun reklamını yapan Türkiye Cumhuriyeti devleti, bir sektöre karşı de facto moratoryum ilan etmiş, temerrüde düşmüş durumda. "Alacağınızın yüzde 25'inden vazgeçmezseniz borcumu ne zaman öderim, bilmem" demek başka ne anlama gelebilir? Devlet tahvillerinde böyle bir şey düşünülebilir mesela? Devlet tahviliyle devlet sözleşmesi arasında ne fark var? İkisi de borç senedi sonuçta.

Buna benzer zoraki borç indirimleri Arjantin gibi iflasın eşiğindeki ülkelerde zaman zaman oluyor. Finans jargonunda bir adı bile var, "saç tıraşı". Türkiye Cumhuriyeti alacaklılarını hiç "saç tıraşı"na zorlamamıştı. Tıbbi cihaz üreticilerine karşı bunu ilk kez yapıyor.

İnsanın aklına, "Acaba devlet, kamu borcundaki korkutucu artışı 'saç tıraşlarıyla' mı yönetmeyi planlıyor?" sorusu geliyor. Fakat öyle olsa, "saç tıraşına" daha büyük alacaklılardan, milyarlarca dolar sözleşme imzaladığı müteahhitlerden başlaması gerekmez mi? Oysa devlet, bugüne kadar müteahhitlerden kuruş indirim talep etmedi. Bol keseden araç garantileri verdiği köprülerin, otoyolların müteahhitlerine alacaklarını kuruşu kuruşuna ödemeye devam etti. Muhalefet partilerinin, "Yolcu, araç, hasta garantilerini dolar-Euro'dan TL'ye çevirin" çağrılarını kaale bile almadı.

Tıbbi cihaz üreticileri Ankara Ulus Atatürk Heykeli önünde eylem yapmıştı

Müteahhitlerden istenmeyen indirimin tıbbi cihaz üreticilerinden istenmesinin sebebi ne? Devlet, feragat talebinin gerekçesi olarak, tıbbi cihaz üreticilerinin fahiş kâr marjıyla çalıştığı iddiasını gösteriyor. İyi de müteahhitlerle ilgili de aynı iddialar yok mu? Otoyol, köprü ihalelerinde ortaya çıkan fahiş fiyatlar, başta Prof. Dr. Uğur Emek, konunun uzmanları tarafından ortaya konmadı mı? Köprü, otoyol ihalelerinde ortaya çıkan fiyatları görmezden gelen devletin, tıbbi cihaz sektörüne efelenmesi, çifte standart değil mi?

"Fahiş kâr marjı" iddiasının arka planını araştırdım. Sektörünün iki çatı örgütünün yöneticileri, Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası Başkanı Metin Demir ve Tüm Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF) Başkan Yardımcısı Erkin Delikanlı ile konuştum. Ayrıca bağımsız kaynaklardan da bilgi aldım. Tıbbi cihaz üreticilerinin fahiş kâr marjlarıyla çalıştığı iddiası çok tartışmalı ve bana kalırsa abartılı. Evet, sektörün yüzde 10-20'lik marjı, mesela yüzde 1-2 ile çalışan demir çelik üreticilerinden yüksek ama Ar-Ge yapan, teknoloji geliştiren bir sektör için bu normal değil mi? Gerçekten fahiş fiyat uygulayan şirketler varsa, devlet elbette üzerine gitmeli. İnşaatta gitmesi gerektiği gibi. Ama bütün sektörü aynı çuvala koymamalı.

Toparlayalım, müteahhitlerden kuruş indirim istemeyen devlet tıbbi cihaz üreticilerinden neden yüzde 25 feragat istiyor? Dişine göre bulduğu için olmasın?

Yazarın Diğer Yazıları

Helalleşme yazısı

Helalleşelim. Ama ayrılmayalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indirimi konusunda neden ısrarcı? Kafasındaki plan ne?  

Muhtemelen (İki aydır olduğu gibi) kur akışa bırakılacak, faiz indirimleri sürecek, seçim öncesi olası atakları karşı rezerv açığı kapatılmaya çalışılacak, inançla yola devam edilecek.

Anadolu burjuvazisi şimdi ne düşünüyor?

2018’e kadar amasız, fakatsız destekledikleri AKP’nin arkasında dimdik duruyorlar mı hâlâ? Yoksa ekonomideki, dış politikadaki maceracılıktan, beceriksizlikten bezdiler mi?

"
"