Aşağıdaki fotoğraf, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman’ın geçen nisan ayında Akerikalı silah şirketi Lockheed Martin’in merkezinde gerçekleştirdiği “inceleme gezisinden”... Lockheed Martin Suudi Arabistan’la 28 milyar dolarlık silah anlaşması imzaladı. Sadece Lockhed Martin mi? Suudi Arabistan'ın Amerika'ya verdiği silah siparişlerinin toplamı 110 milyar doları buluyor.
Trump, Başkan seçildikten sonra ilk seyahatini Suudi Arabistan’a yapmıştı. Bunun nedenini şöyle açıklamıştı:
“Suudi Arabistan ilk durağımdı ve herkes bunun olağandışı olduğunu düşündü. Ama ben, kocaman büyüklükte siparişler almak istiyordum.”
Yukarıdaki kare, Trump’ın “kocaman” siparişler kopardığı o geziden…
Kaşıkçı'nın İstanbul Konsolosluğu'nda öldürüldüğü dün Suudi Arabistan tarafından kabul edildiğinde Beyaz Saray Basın Sözcüsü Sarah Huckabee Sanders kısa bir açıklama yaptı: “Kaşıkçı’nın ölümünü duymaktan ötürü üzüntülüyüz. Ailesine, nişanlısına ve arkadaşlarına başsağlığı diliyoruz.”
İki cümle. Hepsi bu.
Selman’ın “kocaman” silah siparişleri varken, Suudi Arabistan’a yaptırım uygulayacak değiller ya.
Hem Suudi Arabistan'ın kasasında 110 milyar dolardan çok daha fazlası var. Suudi Arabistan “2030 Vizyonu” kapsamında daha 2 trilyon dolarlık varlık fonu kuracak. Suudiler 2 trilyon doları nereye harcayacak? Herhalde Afrika’ya değil. Böyle eksantrik hareketleri ancak dünya hakimiyeti için çok uzun vadeli planlar geliştiren Çin yapar. Suudiler’in uzun vadeli plan yapmak gibi bir derdi yok, Kaşıkçı cinayetini, Yemen’deki savaşı görmezden gelsinler diye Batılı ülkelerin gönlünü hoş tutmak gibi bir derdi var. Nitekim Amerika’nın altyapı projelerine 20 milyar dolar yatırım yaparak “kaporayı” verdiler bile.
Hem Suudiler, ABD Başkanı’nın bizzat müşterisi. Trump, 2015’teki Başkanlık kampanyası sırasında şunları söylemişti: “Suudi’lerle harika ilişkilerim var, benden daire almak için 40 milyon, 50 milyon dolar harcıyorlar. Onlardan neden hoşlanmayayım? Onları çok seviyorum!”
Parası olanı kim sevmez?
Kaşıkçı’nın bir “arbede” sonucu öldüğü ve bundan General Asiri başta olmak üzere birkaç istihbarat yetkilisinin sorumlu olduğu açıklandığında, Trump’la birlikte Suudilerle iş yapan tüm Batılı şirketler derin bir “oh” çekmiş olmalı. Beklenen itiraf geldiğine, olaydan sorumlu tutulan birkaç orta düzey yönetici görevden alındığına göre artık işlerine, Veliaht Prens Bin Selman himayesinde Suudi Arabistan’ın “modernizasyonuna”, kaldıkları yerden devam edebilirler.
Selman, Kaşıkçı cinayetinden sorumluşmuş, muhaliflerine yaşam hakkı tanımıyormuş, Yemen’de kanlı bir savaş sürdürüyormuş, ne gam! Selman’ın cebinde milyarlarca dolar var mı? Var. Amerika’ya 110 milyar dolarlık “kocaman” silah siparişi verdi mi? Verdi. 2 trilyon dolarlık bir varlık fonu kurmayı planlıyor mu? Planlıyor. E daha ne?
Kocaman siparişlerinle çok yaşa sen Prens Bin Selman!
Selman, Google’ın kurucusu Sergey Brin'le.
Selman, Virgin’in patronu Richard Branson'la…
Selman, Apple’ın CEO’su Tim Cook'la… (Fotoğraflar Selman’ın geçen Nisan ayında -Yemen’deki kanlı savaş sürerken- ABD’ye gerçekleştirdiği inceleme gezisinden…)