27 Ocak 2020

Kenevir ihraç edecek, güvenli bölgeye 2 milyon göçmen yerleştirecektik...

Yerli otomobilin gerçekten yılda 175 bin araç satacağına inanıyor musunuz? Peki

Her gün yeni bir gündeme uyanıyoruz. Belki de o nedenle balık hafızalı bir toplumuz. Bu köşede zaman zaman görüşlerine yer verdiğim Prof. Ali Akarca, seçmenin oy verirken son bir seneye baktığını söylüyor. Gündemi manipüle etmek isteyen siyasetçiler için bulunmaz fırsat. Sıkıştığında ortaya bir proje at, nasıl olsa iki sene sonra kimse hatırlamıyor...

Suriye’ye yerleştirilecek 2 milyon göçmeni hatırlıyor musunuz? Çok değil, birkaç ay öncesinin ana gündem maddesiydi. Barış Pınarı Harekâtıyla temizlenecek bölgede 5 bin nüfuslu 140 köy ile 30 bin nüfuslu 10 ilçe inşa edilecek, buraya 1 milyon göçmen yerleştirilecekti. Projenin maliyeti 26.4 milyar dolar olarak açıklanmıştı. (Sayı 2 milyona çıkınca maliyet daha da artacaktı.)

26.4 milyar dolar çok büyük bir sayı. Fikir vermesi için söylüyorum, Kanal İstanbul'un açıklanan maliyetinin iki katı bir sayıdan söz ediyoruz. Nereden bulunacaktı bu kadar para?

Bunun bir önemi var mı? İktidarın kamuoyunu Barış Planı Harekâtı'na ikna etmek için güzel bir projeye ihtiyaç vardı. Güvenli bölgeye 2 milyon Suriyeli planı o işe yaradı.

Güvenli bölge 3 ay öncesinin gündemi, hafızanızda hâlâ canlı olabilir; bir yıl önce bugünlerde ne konuştuğumuzu hatırlıyor musunuz peki?

Türkiye 2019’a ekonomik krizi konuşarak girmişti. Erdoğan bir anda ortaya kenevir üretimini konusunu attı. Kenevir üreterek milyarlarca dolar kazanacaktık. İktidara yakın gazeteler Türkiye’nin kurtuluşunun kenevirde olduğunu yazmaya başladı. Türkiye'nin kenevir ihracatından 11 milyar dolar kazanacağını söyleyen de vardı, 100 milyar dolar kazanacağını söyleyen de. Krizden çıkışın yolu bulunmuştu…

Kenevir ihracatına ne oldu? Türkiye, denildiği gibi dünyanın başlıca kenevir tedarikçisi olma yolunda mı?

Tıbbi marijuananın birçok ülkede yasallaşması gerçekten de dünyada dev bir pazarın doğmasına yol açtı. On yılda 100 milyar dolarlık bir pazarın oluşacağından söz ediliyor. İsrail'den Uruguay’a kadar birçok ülke, teknoparklarda tıbbi amaçlı kenevir üretimine başladı.

Türkiye? Bu işte esamisi okunmuyor. Neyse, kriz zaten hafifledi, kenevirden 100 milyar dolar kazanmak gibi çılgın projelere ihtiyaç kalmadı… Artık yerli otomobil gibi ayakları yere daha sağlam basan projelerimiz var.

"Ayakları yere sağlam basan" mı dedim? Yerli otomobil gerçekten denildiği gibi 2022’de seri üretime geçebilecek mi sizce? Belki onu da unuttunuz, hatırlatayım, geçtiğimiz ay düzenlenen tanıtım toplantısında, yerli otodan senede 175 bin adet üretileceği açıklanmıştı. 175 bin çok büyük bir sayı. Türkiye'nin toplam otomotiv pazarı, hafif ticari dahil 500 bin araç etmiyor. Dolayısıyla yerli otoyu başka ülkelere ihraç etmek şart. Ama dünyada pek çok rakip var.

Elektrikli araç teknolojisinde dünyada büyük bir yarış var. Gün geçmiyor ki, Silikon Vadisi’nde veya Çin’de yeni bir elektrikli araç tanıtılmasın. Bunun son örneği, geçen hafta sonu San Francisco'da elektrikli kamyonetini tanıtan Rivian adlı teknoloji şirketi oldu.

Rivian bugüne kadar 3.6 milyar dolar yatırım almış. Yatırımcıları arasında Amazon.com, Ford gibi devler var. Ama işi yine de kolay değil, Tesla gibi devlerle rekabet etmek zorunda.

Yerli otomobilin bu şirketler arasından sıyrılıp gerçekten yılda 175 bin araç satacağına inanıyor musunuz? Peki. İnşallah dedikleri gibi olur da, 2023'te devlet bütçesinde yeni bir kara delikle karşılaşmayız.

Son olarak bir de Kanal İstanbul’dan yılda 50 bin gemi geçmesi konusu var. Ama ona inanmamışsınızdır sanırım...

Kabul edelim ki, bunlar çok havalı, gündemi değiştirecek, hatta seçim kazandırabilecek projeler. Üç-beş yıl sonra hatırlanıp hatırlanmayacağı kimin umrunda? 

Yazarın Diğer Yazıları

Helalleşme yazısı

Helalleşelim. Ama ayrılmayalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indirimi konusunda neden ısrarcı? Kafasındaki plan ne?  

Muhtemelen (İki aydır olduğu gibi) kur akışa bırakılacak, faiz indirimleri sürecek, seçim öncesi olası atakları karşı rezerv açığı kapatılmaya çalışılacak, inançla yola devam edilecek.

Anadolu burjuvazisi şimdi ne düşünüyor?

2018’e kadar amasız, fakatsız destekledikleri AKP’nin arkasında dimdik duruyorlar mı hâlâ? Yoksa ekonomideki, dış politikadaki maceracılıktan, beceriksizlikten bezdiler mi?