IMF (Uluslararası Para Fonu) 4. Madde konsültasyon çalışmaları sonucunda hazırladığı raporu nihayet yayınladı. Rapordan, Türkiye ekonomisine ilişkin öne çıkan gözlemler...
IMF, ekonominin çıpası olan mali disiplinin zayıfladığı görüşünde. Faiz dışı bütçe dengesinin 2018 yılında uzun zaman sonra ilk kez açık verdiğini hatırlatıyor ve mali genişlemenin 2019’un ilk yarısında da sürdüğüne dikkat çekiyor.
Bir başka uyarı, Merkez Bankası’nın rezervleriyle ilgili: IMF, Türkiye’nin dış finansman yükümlülüğünün yüksek olmasına rağmen Merkez Bankası’nın rezervlerinin azaldığına dikkat çekiyor. Reel sektör şirketlerinin bilançolarının da TL’deki değer kaybı, yüksek faiz ve düşük büyüme nedeniyle bozulduğunu vurguluyor.
IMF İcra Direktörleri, şu anda mevcutmuş gibi görünen istikrarın kırılgan olduğunu belirtiyor ve ekonomideki zayıf noktaların varlığını sürdürdüğünü vurguluyorlar. Rapor, Türkiye ekonomisinin zayıf, kırılgan noktalarını şöyle sayıyor: Merkez Bankası’nın düşük rezervleri, yüksek dış finansman yükümlülüğü (Yani yüksek kısa vadeli dış borç) ve bankalar ile reel sektör şirketlerinin bilançolarındaki bozulma...
Peki IMF’nin önerisi?
Sıkı maliye politikası ve sıkı para politikasına dönülmesi. Türkçe meali: Kamu harcamalarının azaltılması, gelirlerinin artırılması, faiz indirimlerinin durdurulması, gerekirse artırılması.
Daha da Türkçe meali: Yeni vergiler, sıkı vergi denetimleri, memur maaşlarına geçmiş enflasyona değil, gelecekteki enflasyon bekleyişine göre zam yapılması.
IMF, Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinde aşırıya kaçtığını da düşünüyor. Raporda bunu açık açık söylemiş: “Parasal gevşeme çok ileri gitti.”
Uluslararası Para Fonu, Merkez Bankası’nın politikalarında şeffaflık sorunu olduğunu düşünüyor ve Banka’nın kredibilitesinin artırılması için para politikasında ve piyasaya yapılan müdahalelerde şeffaflık sağlanması çağrısında bulunuyor.
IMF’in “Piyasaya müdahale” diye üstü kapalı geçtiği şey, TL’nin değerinin düşmesini engellemek için Merkez Bankası ve kamu bankalarının zaman zaman dolar satması. Gerçekten de bu yıl kamu bankalarının piyasaya müdahaleleri konusunda, çoğu Bloomberg tarafından yazılan ve yalanlanmayan birçok “kulis” haberi okuduk. Bir iddiaya göre kamu bankaları geceleri Uzakdoğu piyasasındaki ani hareketleri önlemek için “nöbetçi” bırakıyor ve gerektiğinde dolar satıyordu... Peki kamu bankalarının sattığı dolarlar nereden geliyordu? İddialara göre Merkez Bankası rezervlerinden… IMF işte bu iddialara üstü örtülü atıf yaparak, “Piyasaya müdahale edecekseniz bunu şeffaf biçimde, müdahalede kullanılan paranın kaynağı konusunda her türlü kuşkuları silecek şekilde yapın” diyor.
IMF’in bir başka önerisi, bankalar ve reel sektör şirket bilançolarının “temizlemesi.” Türkçe meali: Bankaların batık kredilerinin bilançolardan çıkarılması. Batık reel sektör şirketlerinin bankalar aracılığıyla zorla yüzdürülmesinden vazgeçilmesi...
IMF, bankaların “sağlığını” daha anlayabilmek için bağımsız bir kuruluş tarafından gerçekleştirilecek yeni stres testlerine ve varlık kalitesi analizlerine ihtiyaç duyulduğunu da düşünüyor. Türkçe meali: IMF, daha önce yapılan stres testlerine güvenmiyor ve bankaların sağlığının açıklanandan daha kötü durumda olabileceğini düşünüyor.
Yukarıda saydıklarımız, IMF’nin kısa vadeli önerileri. Bir de uzun vadeli önerileri var ki, onlar her raporda hemen hemen aynı: Yapısal reformlar. IMF’in önerdiği yapısal reformlar, son raporda şöyle sıralanmış: Üretimde verimliliği artırıcı önlemler, işgücü piyasasında esnekliğin sağlanması (Türkçe meali: İşten çıkarmaların kolaylaştırılması), insan kaynağının kalitesinin artırılması (Türkçe meali: Eğitimde reform), kadınların işgücüne daha çok katılımı…
Raporda IMF’in önümüzdeki 5 yıla ilişkin ekonomik tahminleri de var. Kuruluş gayri safi yurt içi hasılanın bu yıl yüzde 0.2 büyüdükten sonra gelecek yıl hız kazanarak yüzde 3’lük bir tempo yakalamasını bekliyor. IMF’ye göre ekonomi 2021 ve 2022’de de yüzde 3 büyüdükten sonra 2023 ve 2024’te biraz daha hızlanacak ve yüzde 3.5’lik büyümeye ulaşacak.
Bunun da Türkçe meali: Türkiye ekonomisi, işsizliği ciddi biçimde azaltmak için gerekli asgari büyüme oranı olan yüzde 5’e önümüzdeki 5 yıl içinde ulaşamayacak. İşte bu, iktidar için kötü haber. AKP, yüksek işsizlikle girilecek bir seçimi kaybedeceğini biliyor ve o nedenle IMF’in sert biçimde eleştirdiği genişlemeci maliye politikaları (Yani kamu harcamalarında artış), gevşek para politikası (Yani faiz indirimleri) ve kamu bankaları kredileriyle ekonomiye doping yapmaya çalışıyor… Özet: IMF ile iktidar arasında uzlaşmaz çelişki var...
Son olarak ilginç birkaç not: IMF raporu, devlet bankalarının yerel seçimler öncesinde ve sonrasında toplamda zararına kredi dağıttığını net biçimde gösteriyor...
GRAFİK
Gri: Bankaların fonlama maliyeti.
Turuncu: Tüketici kredileri ortalama faizi.
Mavi: Ticari kredilerin ortalama maliyeti.
IMF'ye göre dolarizasyonda, yani vatandaşın TL yerine dolar tutmasında kamu bankalarının payı büyük: Kamu bankaları düşük faizle kredi dağıttıkları için mecburen mevduata düşük faiz verdiler. Mevduat sahipleri de dolara kaçtı..
GRAFİK
TL deposit: TL mevduat
FX deposit:Döviz mevduat
Ve IMF'in dış borçtaki gelişmelere ilişkin gözlemleri:
-Bankalar 2018 Krizinden sonra dış borçlarını azalttı.
-Reel sektör firmaları artırdı.
-Devlet genişleyen bütçe açığını finanse etmek için dış borca başvurdu.
-Kamu bankaları da kredi büyümesini dış borçla finanse etti.