17 Ağustos 2020

Ekonomide tek çıkış yolu erken seçim

IMF'ye gitmeden ekonomiyi canlandırmanın bir yolu var

Başlarken, bir erken seçime ihtimal vermediğimi, ekonomik kriz koşullarında bunun AKP için intihar olacağını düşündüğümü söyleyeyim. İktidar için aklın gereği, ekonomi toparlanmadan seçime gitmemek. Fakat gelin görün ki, ekonomide hızlı toparlanma için uygulanan politikalar da krize yol açıyor. İktidarın açmazı işte bu.

Ekonomiyi izliyorsanız, iktidarın tüm politikalarının, hızlı bir canlanmaya, iktisat jargonundaki ismiyle "V tipi toparlanmaya" odaklı olduğunu görüyorsunuzdur. Kredi faizlerini bunun için indirdiler, bankaları daha fazla kredi vermeye zorlayan "aktif rasyosu"nu bu nedenle getirdiler… İnsanlar krediyle gayrimenkule, otomobile, mobilyaya vs. hücum etsin, ekonomi canlansın, konut stoğu erisin, inşaat şirketleri yeni projelere başlasın, işsizlik azalsın, esnafın yüzü gülsün, AKP'den kaçan oylar geri dönsün diye.

Bir ara sanki olur gibi oldu. Haziran ve temmuzda gerçekten de düşük faizli kredilerin etkisiyle konuta ve otomobile hücum yaşandı, ekonomi "V tipi" toparlanma patikasına gireyazdı. Ama bu arada cari açık patladı. Bu, uygulanan politikanın doğal sonucuydu. Çünkü ekonomi canlanınca ithalat artmıştı. Zira sanayi ithal girdiye bağımlıydı. Cari açıktaki artışı haliyle dolardaki sert yükseliş takip etti. Ve köşeye sıkışan hükümet kredilerle ekonomiyi canlandırma politikasından geri adım atmak zorunda kaldı: Merkez Bankası geçen hafta örtülü faiz artırımına gitti. Doğal olarak kredi faizleri de yükseldi. "V tipi" toparlanma yalan oldu… Ne zamana kadar? Bir dahaki kredi furyasına kadar.

İktidarın içine düştüğü açmaz ortada: Doping yapmadan, yani kredileri artırmadan ekonomi canlanmıyor. Ama o zaman da cari açık, para arzı ve enflasyon artıyor. Sonra hop, dolar yükselişe geçiyor...

Tam üç yıldır bu döngüyü yaşıyoruz. 2017'deki başkanlık referandumu sırasında olan da buydu. Anketlerde "evet", bıçak sırtı görünüyordu. İktidar, desteği artırmak için Kredi Garanti Fonu (KGF) kredilerine abandı. Piyasaya 250 milyar TL'ye yakın kredi pompalandı. Bunun etkisiyle ekonomi gerçekten de hızlandı, referandum yılı Türkiye yüzde 7.4 büyüdü. Referandumdan kılpayı "evet" çıktı.

Ama ekonomi doludizgin büyüyünce cari açık patladı. 2017'nin sonunda araştırma ve yatırım kuruluşlarının raporlarında "Frene basmazsanız kriz çıkacak" uyarısı eksik olmuyordu. İktidar frene basamazdı çünkü birkaç ay sonra bu kez Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri vardı. AKP+MHP ittifakı Meclis çoğunluğunu kılpayı da olsa kazandı. Ve bir ay sonra, 2018 ağustosunda korkulan oldu, dolar patlayarak bir gecede 7.26 TL'ye çıktı.

Döngüyü görüyorsunuz değil mi: İktidar, oylarını artırmak için kredilerle ekonomiye doping yapıyor→ Ekonomik büyüme artınca cari açık ve para arzı artıyor → Enflasyon artıyor → Dolar patlıyor → Ekonomi krize giriyor → İktidar bir sonraki kredi furyasına kadar ayaklarını yorganına göre uzatıyor.

Bu yıl da aynı şey oldu. Yukarıda belirttiğim gibi insanlar gayrimenkule, otomobile, mobilyaya vs. hücum etsin, ekonomi canlansın, konut stoğu erisin, inşaat şirketleri yeni projelere başlasın, işsizlik azalsın, esnafın yüzü gülsün, AKP'den kaçan oylar geri dönsün diye faizler düşürüldü, bol keseden kredi dağıtıldı. Ve 2018 yılında krize sürükleyen açmaz bir kez daha ortaya çıktı: Ekonomiye kredilerle doping yapılınca cari açık arttı, dolar patladı…

AKP iktidarda olduğu sürece bu açmazdan çıkış yok. Doğru, IMF'le yapılacak bir anlaşma bu döngüyü kırabilir. Türkiye'ye taze para girişi olur, cari açığın finansmanı diye bir mesele kalmaz, riskler azalır...

Ama IMF, AKP'ye boyunduruğu takar. Şahsen buna üzülmem ama AKP'ye boyunduruk takmakla yetinmez, çalışanlar için çok acı sonuçları olacak politikaları da zorla uygulatır. (Mesela maaş artışları mevcut enflasyona göre değil, hedeflenen enflasyona göre yapılmaya başlanır, ücretler kuşa döner.)

Oysa IMF'ye gitmeden ekonomiyi canlandırmanın bir yolu var: Halkın kredi açacağı yeni bir programla ekonomiye taze bir başlangıç yapmak. Yıllardır yapılamayan yapısal reformları raftan indirmek. Dış politikada gerginlikleri azaltmak. İstikrar ve güveni geri getirmek, insanların önlerini görmesini sağlamak. Elbette sistemin kendi sınırları dahilinde, olabildiği ölçüde...

İş IMF mi, erken seçim mi noktasına geldiğinde iktidarın vatansever bir karar alacağını ümit ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları

Helalleşme yazısı

Helalleşelim. Ama ayrılmayalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indirimi konusunda neden ısrarcı? Kafasındaki plan ne?  

Muhtemelen (İki aydır olduğu gibi) kur akışa bırakılacak, faiz indirimleri sürecek, seçim öncesi olası atakları karşı rezerv açığı kapatılmaya çalışılacak, inançla yola devam edilecek.

Anadolu burjuvazisi şimdi ne düşünüyor?

2018’e kadar amasız, fakatsız destekledikleri AKP’nin arkasında dimdik duruyorlar mı hâlâ? Yoksa ekonomideki, dış politikadaki maceracılıktan, beceriksizlikten bezdiler mi?

"
"