09 Kasım 2017

Dünya dizeli yasaklıyor, Türkiye ise...

İşsizliğin yüzde 12’lere tırmandığı bir dönemde "Rafineri yatırımı olmasın" demek, dünyaya fildişi kuleden bakmak olur

Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımı olan 6 milyar dolarlık Star rafinerisi önümüzdeki yıl İzmir, Aliağa’da faaliyete geçiyor. Sanayi yatırımlarının azaldığı, “yatırım” deyince herkesin aklına “Adalar manzaralı”, bin daireli kentsel dönüşüm projelerinin veya alışveriş merkezlerinin geldiği bir dönemde, bir sanayi tesisine 6 milyar dolar yatırmak, az buz iş değil.

Star rafinerisinin arkasında, Azeri devlet şirketi Socar’ın ana hissedarı olduğu Petkim var. 8 Kasım tarihli Hürriyet’te, Star Rafineri Genel Müdürü Mesut İlter’in açıklamaları yayınlandı. “Ciddi bir dizelizasyon yaşadık” başlıklı bölüm özellikle ilgi çekici. Bu kelimeyi daha önce duymamıştım. (Bu yazıyı yazdığım programın “dizelizasyon” kelimesinin altını kırmızıyla çizmesinden, henüz yazım kılavuzlarına girmemiş bir kelime olduğunu çıkarabiliriz.) Genel Müdür bu kelimeyle, insanların benzinli araçları bırakarak dizel araçlara geçmesini anlatmak istiyor. Rakamlar gerçekten de çarpıcı: Verdiği bilgilere göre bundan on yıl önce Türkiye'de dizel tüketimi, benzin tüketiminin iki katıydı. Aradan geçen sürede on katına çıktı. Yani, trafikteki her bir benzinli araca karşılık artık on tane dizel araç var. Müthiş bir artış. Bu, gerçekten de bir "dizelizasyon"!

Genel Müdür'den, Star Rafinerisi’nde yılda 5 milyon ton dizel üretileceğini öğreniyoruz. Böylece ithalat ciddi ölçüde düşmüş olacak. Dizel, yeni rafinerinin başlıca ürünü olacak.

Türkiye akaryakıttan dünyada en çok vergiyi alan ülke. Dünyanın en pahalı benzinini (ve mazotunu) tüketiyoruz. İnsanların, akaryakıta biraz daha az para ödemek için fiyatı daha ucuz olan dizele yönelmesini normal karşılamak lazım. Nitekim sadece dizelde değil, LPG’li araçların sayısında da patlama yaşanıyor.

“Köpeğin insanı ısırması değil, insanın köpeği ısırması haberdir”, derler. Dizel tüketiminin artmasında şaşıracak bir şey yok, diyerek bu konuyu burada noktalayabilirdik.

Ama kafayı 100 yıl yaşamakla bozan beyaz Türkler’i kendime örnek alarak avuç avuç vitamin yutmaya başladığımdan beri hafızam doping yapılmış gibi. Olur olmaz şeyleri hatırlıyorum. Star rafinerisi ile ilgili haberi okuyup bitirince durup dururken iki yıl önce Amerika’da Volkswagen’e kesilen 3 milyar dolarlık cezayı hatırladım. Volkswagen’e o ceza, dizel motorlu araçlarının karbon emisyonunu gerçekte olduğundan daha az gösteren bir yazılım kullandığı gerekçesiyle kesilmişti. Nitekim, bu skandal tarihe "Dizelgate" olarak geçti. Peki Volkswagen, dizel motorlu araçlarının karbon emisyonunu gerçekte olduğundan daha az göstermek için neden böyle bir yola tevessül etmişti? Çünkü, dizelin ileri seviyede bir kanserojen olduğu tespit edilmişti ve Amerika’da çok katı emisyon kuralları getirilmişti. VW ya o kurallara uyum sağlamak adına daha az satışı göze alacaktı ya da o kuralların arkasından dolaşmanın bir yolunu bulacaktı.

Dizel, Dünya Sağlık Örgütü'ne bağlı bir kuruluş olan Uluslararası Kanser Araştırma Kurumu'nun açıkladığı, meşhur "1 Numaralı Kanserojenler Listesi"nde yer alıyor. (1) Araştırmalar, dizel araçların egzoz gazının, özellikle, akciğer kanserinin nedenleri arasında yer aldığını gösteriyor. (Buna karşılık mesela benzin, "1 Numaralı Kansorojenler Listesi"nde yok.)

Türkiye'de son yıllarda kanser vakalarında patlama yaşanıyor. Bunun nedenleri epey tartışıldı. Sigaranın birinci sebep olduğu konusunda herkes hemfikir. Bir başka sebep, Çernobil'den yayılan radyasyonun özellikle Karadeniz'deki etkileri. Başka nedenler de var. Gıda ürünlerinde kullanılan katkı malzemeleri, obezite... Dizel araçların sayısındaki patlama (Yani, “dizelizasyon”) ile kanser vakalarındaki patlamanın aynı dönemde gerçekleşmesi de dikkat çekici değil mi?

Dizel araçların egzoz gazının kansere yol açtığının ortaya çıkması sonrasında birçok ülke, kamu sağlığını korumaya yönelik çeşitli adımlar attı. Mexico City, Paris, Madrid ve Atina belediyeleri, 2025'ten itibaren dizel araçları trafikten yasaklayacaklarını açıkladılar veya bu yasağı gündemlerine aldılar. Kopenhag, acele edip yasağı 2019’dan itibaren başlatmayı planladığını açıkladı. (2) İngiltere’de dizel araç sahiplerine, arabalarını evlerinin önüne park etmek istiyorlarsa, 40 Sterlin ödemek zorunluluğu getirildi. (İskoçya’da bu tutar, yıllık 515 Sterlin’e kadar çıkıyor.) (3)

Bu türden önlemler sonucunda, birçok ülkede dizel araç satışları azalmaya başladı. Örneğin İngiltere’de dizel araç satışları yüzde 30 azaldı. (4) Almanya’da dizel araçların toplam satışlar içindeki payı yüzde 50 iken, Volkswagen’in karıştığı skandal sonrasında yüzde 30’lara düştü. (5)

Peki Türkiye’de durum ne? Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin Sabah gazetesine yaptığı açıklamadan öğrendiğimize göre emisyon skandalının patlak verdiği 2015'ten bu yana Türkiye'de dizelin payı yüzde 60'ların altına inmiş değil.

Aslında sadece dizel araçlar değil benzinli araçlar da yavaş yavaş tarihe karışıyor. Paris, 2030’dan itibaren tüm benzin ve dizel motorlu araçların şehir merkezine girmesini yasaklayacağını açıkladı. İngiltere’de 2040’tan itibaren petrol türeviyle çalışan araçlar (hibritler dahil) satılamayacak.

Bizde de devlet büyüklerimiz dünyadaki bu değişimin farkında olmalı ki, yerli otomobilin benzinli veya dizel değil elektrikli olmasına karar verdiler. Ama dizele karşı herhangi bir önlem gündemde değil.

Tamam, elbette Türklerin dünya insanlarına karşı bazı genetik üstünlükleri var. Bildiğiniz gibi AIDS Türk insanına bulaşmaz. Kanserde de benzeri bir genetik üstünlüğe sahip olduğumuz düşünülüyor olmalı.

Allah'tan otomotiv şirketleri bir ülkede motoru revize edip emisyon oranını düşürünce, diğer ülkelerde de aynı şeyleri yapıyorlar da (Çünkü bir ülkede ürettikleri aracı dünyanın her yerinde satıyorlar), emisyon oranları bizde de düşüyor. Örneğin Volkswagen artık Türkiye’ye küçük dizel araç getirmiyor.

Star rafinerisine geri dönelim… İşsizliğin yüzde 12’lere tırmandığı bir dönemde "Rafineri yatırımı olmasın" demek, dünyaya fildişi kuleden bakmak olur. Ama dünyanın gittiği yer ve kanser istatistikleri de ortada.


(1) Uluslararası Kanser Araştırma Kurumu'nun en tehlikeli kanserojenler listesi:

https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_IARC_Group_1_carcinogens

(2) Dizelin kanserojen etkisi ve çeşitli ülkelerde getirilen yasaklarla ilgili iyi bir kaynak: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5352477/ Ayrıca: http://www.independent.co.uk/news/world/paris-copenhagen-oxford-ban-petrol-diesel-cars-emissions-pollution-nitrogen-dioxide-a8000596.html

(3) İngiltere’deki dizel “vergisi”: https://www.thetimes.co.uk/article/diesel-owners-face-new-charges-for-city-driving-hjdgvzs2q

(4) İngiltere’de dizel araçların satışındaki düşüş için: https://www.theguardian.com/business/live/2017/nov/06/uk-car-sales-fall-diesel-german-factories-ftse-pound-cbi-business-live

(5) Almanya’da dizel araçların satışındaki düşüş için: https://www.motoring.com.au/vw-not-concerned-about-crumbling-diesel-sales-109619/

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Helalleşme yazısı

Helalleşelim. Ama ayrılmayalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indirimi konusunda neden ısrarcı? Kafasındaki plan ne?  

Muhtemelen (İki aydır olduğu gibi) kur akışa bırakılacak, faiz indirimleri sürecek, seçim öncesi olası atakları karşı rezerv açığı kapatılmaya çalışılacak, inançla yola devam edilecek.

Anadolu burjuvazisi şimdi ne düşünüyor?

2018’e kadar amasız, fakatsız destekledikleri AKP’nin arkasında dimdik duruyorlar mı hâlâ? Yoksa ekonomideki, dış politikadaki maceracılıktan, beceriksizlikten bezdiler mi?

"
"