Afrika’da kanat çırpan bir kelebek Amerika’da fırtınaya sebep olurmuş. Kaos teorisi böyle diyor. Dünyanın başka yerlerinde kanat çırpan “kelebekler” bu sefer TL'nin dolar karşısında değer kazanmasına neden oldu. Ama bu seferki kelebekler hayli iri!
1. En önemli neden, Amerikan Merkez Bankası’nın yeniden faiz indirimlerine başlayacağı beklentisi… Bu filmi daha önce görmüştük: 2008/2009 küresel krizi sırasında koca koca bankalar batmaya başlayınca Amerikan Merkez Bankası faizleri düşürmüş ve piyasaya para pompalamaya başlamıştı. “Parasal genişleme” adı verilen o politikanın amacı, krizin ekonominin geri kalanına sirayet etmesini engellemekti. ABD Merkez Bankası, “İnsanlar parasını faize yatıracağına harcasın da ekonomi canlansın” gibi bir amaçla hareket ediyordu.
Bu politikanın Türkiye’yi ilgilendiren önemli bir yan etkisi oldu: Kendi evinde faizden para kazanamaz hale gelen küresel sermaye bavulunu toplayıp Türkiye gibi çok yüksek faiz veren ülkelere geldi.
Bavul tabii metafor. Küresel sermayenin sahiden Türkiye’ye gelmesine gerek de yoktu. Parayı Türk bankalarına veriyorlar, onlar da Türkiye’ye getirip kredi olarak şirketlere ve vatandaşa dağıtıyordu. O meşhur 299 milyar dolarlık özel sektör borcu işte böyle oluştu. Vatandaş düşük faizli krediyi bulunca konut almaya koştu. İstanbul’un ücra köşelerindeki dağ, taş milyon lira etiketli sitelerle doldu…
Özet: El parasıyla büyüdük, ama insanların bir kısmı AKP’nin ekonomide bir mucizeye yarattığını, Osmanlı’nın küllerinden yeniden doğduğuna inandı.
Derken küresel kriz geride kald. Amerikan Merkez Bankası faizi yeniden artırmaya başladı. Kısa vadeli sermaye, namı diğer sıcak para evine döndü. Türkiye’ye akan paranın suyu kurudu. Ve krize girdik.
Derken… Amerikan Merkez Bankası birkaç hafta önce yeniden faiz indirimlerine başlamaya karar verdi.
Endişeye mahal yok, ufukta bu sefer küresel kriz yok. Faizlerin indirilmesinin bu seferki sebebi kriz değil durgunluk.
Amerika Başkanı Trump geçen yıl başta Çin olmak üzere dünyanın dört bir yanından ithal edilen ürünlere yüksek oranlı gümrük vergisi koydu. Bu sadece başlangıçtı. Trump, eğer sınırlarını Amerikan ürünlerine açmaz, taklit mallar, copyright hakları gibi konularda gerekli adımlar atılmazsa daha fazla sayıda Çin ürününe gümrük vergisi koyacağı tehdidini savurdu. Çin Trump’ın bu hamlesine bazı Amerikan mallarına gümrük vergisini yükselterek cevap verdi. Böylece “ticaret savaşları” denen yeni bir konjonktüre girdik.
Ticaret savaşları dünya ekonomisinin yavaşlamasına neden oldu. Bunun sadece başlangıç olmasından, Trump yeni vergiler koyarsa dünya ve Amerikan ekonomisinin daha da yavaşlamasından korkuluyor.
Amerikan Merkez Bankası işte bu nedenle, yavaşlama/durgunluk işaretleri gelen ekonomiyi canlandırabilmek için tekrar faiz indirimlerine başlamaya karar verdi. İlk indirimi bu ay yapması bekleniyor. Bu yıl içinde 3 kez faiz indirimi yapılacağı beklentisi var.
Türk lirasının dolar karşısında değer kazanmasının ana nedeni işte bu: Amerika’da faizden para kazanamaz hale gelen küresel sermaye yüksek faiz peşinde Türkiye’ye gelir, TL cinsinden varlıklara, devlet tahviline, borsaya yatırım yapar, beklentisi. Bu beklenti doların düşmesine, TL’nin değer kazanmasına neden oluyor.
2. Erdoğan-Trump görüşmesine de sahne olan G-20 toplantısında Amerika ile Çin arasındaki ticaret savaşında ateşkes ilan edilmesi, dolara darbe vuran ikinci gelişme oldu.
Trump ile Çin Devlet Başkanı Xi’nin G-20’de yaptığı görüşmede iki ülke arasındaki ticaret görüşmelerinin yeniden başlamasına karar verildi. Böylece Trump’ın Çin’e yeni gümrük vergileri koymasından korkanlar derin bir nefes aldı. Ticaret savaşının daha da tırmanması en azından şimdilik önlenmiş oldu.
Peki ABD-Çin ticaret savaşının gaz kesmesiyle TL’nin dolar karşısında değer kazanması arasında nasıl bir ilişki var?
Ticaret savaşının dünya ekonomisini yavaşlattığını biraz önce görmüştük. Trump-Xi görüşmesinden ateşkes ilanı çıkması, dünya ekonomisindeki yavaşlamanın gaz keseceği beklentisini doğurdu. Dünya ekonomisini canlanırsa Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkeler daha çok ihracat yapar, daha çok para kazanır, diye umut ediliyor. Bu atmosfeden diğer gelişmekte olan ülke paralarıyla birlikte TL de olumlu etkileniyor.
Öbür yandan bilindiği gibi dolar, İsviçre Frankı ve Japon Yeniyle birlikte, kötü günlerin güvenli limanıdır. Dünya ekonomisi kötüye gidince insanlar riskli varlıklardan çıkıp dolara yatırım yapar.
Trump-Xi görüşmesinden ateşkes kararı çıkınca küresel risk algısı zayıfladı. Bu da dolar için kötü (TL için iyi) oldu.
3.“Türkiye’nin TL’nin kaderi üzerinde hiç mi söz hakkı yok?” diyenler olabilir. Bu soruyu “Reisin hiç mi payı yok!” diye soran da çıkabilir. O kadar da değil, var elbette! Ama ne kadar?
TL’yi etkileyen iç gelişmeler, önem sırasına göre S-400 Krizi, Merkez Bankası’nın faiz politikası ve cari açığın iyice kapanması olarak sayılabilir.
Önce S-400… G-20 sırasında gerçekleşen Erdoğan-Trump görüşmesinin ılımlı bir havada geçmesi, Türkiye ile Amerika arasında geçen yaz yaşanan türden bir “Rahip Brunson Krizinin” patlak vermesinden korkan piyasaları bir nebze olsun rahatlattı.
Trump, G-20 görüşmesinden sonra S-400 konusunda Türkiye’yi anlayışla karşıladığını söyledi. Bununla birlikte yaptırımların vazgeçildiğine dair bir şey söylemedi. Piyasalar bunu, Amerika’nın yumuşak yaptırımlarla başlayacağı, Türkiye ekonomisinin bu süreci büyük bir yara almadan atlatacağı şeklinde yorumladı. Bu da Türkiye ve TL’ye yönelik risk algısını biraz olsun azalttı.
Bir başka önemli gelişme, krizin ana nedeni olan cari açığın arkasında yatan dış ticaret açığının kapanması. Türkiye’nin ihracatı ile ithalatı arasındaki fark anlamına gelen ticaret açığı, mevsimsellikten arındırılmış bazda Nisan ayındaki 2.9 milyar dolar iken Mayıs’ta 1.1 milyar dolara geriledi...
Son olarak T.C. Merkez Bankası’nın uyguladığı sıkı para politikasının da hakkını vermek gerek. Merkez Bankası’nın politika faizi şu anda yüzde 24 seviyesinde. Oysa enflasyon yüzde 15.72’ye inmiş durumda. Bu, parasını TL’ye yatıran, enflasyon düşüldükten sonra çok yüksek reel faiz elde ediyor demek. Haliyle risk seven yatırımcılar için TL’ye yatırım yapmak akıllıca bir hareket… Bu da TL’yi güçlendiriyor.
Bunlarla birlikte konu Türkiye olunca temkinli olmakta fayda var. Doların düşmesine neden olan yurtiçi nedenler her an tepetaklak olabilir. Merkez Bankası her an ekonomiyi canlandırmak için faizde birkaç puanlık indirime gidebilir ve bu adım, uluslararası yatırımcılar tarafından Türkiye’nin sıkı para politikasından su koyverdiği şeklinde yonumlanabilir mesela.
Veya Amerika S-400 Krizi’nde beklenenden çok daha sert yaptırımlar uygulayabilir.
Veya veya TL’nin son günlerdeki değerlenmesi dış ticaret açığını yeniden azdırabilir…
Bu koşullarda dolar / TL kuru lunapark trenlerinden farksız yolculuğuna devam edecek gibi görünüyor...