20 Ekim 2022

Rusya'dan gaz hamlesi gelirken Orta Koridor'a dikkat

Avrupa'yı, Türkiye üzerinden, Kafkaslar ve Hazar Denizi'ni aşarak Orta Asya'yla Çin'e bağlaması planlanan Orta Koridor projesine ilgi artıyor. Orta Asya enerji kaynaklarının Avrupa'ya ulaşımında da rol oynayabilecek Orta Koridor'la ilgili çalışmaların ivme kazandığı sırada, Rusya'dan "Türkiye'de gaz hubı kurulabilir" önerisi gelmesi dikkat çekici 

Önümüzdeki dönem Orta Koridor kavramıyla daha fazla karşılaşırsanız şaşırmayın.

Avrupa'yı, Türkiye üzerinden, Kafkaslar ve Hazar Denizi'ni aşarak Orta Asya'yla Çin'e bağlaması planlanan Orta Koridor projesinin ortaya çıkışı 2009'a kadar gidiyor.

Resmi adı Trans Hazar Uluslararası Taşıma Güzergâhı.

Orta Koridor olarak isimlendiren, 2009'da Rusya - Kafkasya Genel Müdürü olarak görev yapan Büyükelçi Fatih Ceylan.

Ankara, proje ilk gündeme geldiği yıllarda Orta Asya ülkelerini ikna etmekte zorlanmıştı. Konuyu bilen diplomatların aktardığına göre, 2013-2014 gibi gerek Kazakistan gerekse Türkmenistan'ın Orta Koridor'a ilgi göstermek yerine, güneye İran'ın Bender Abbas limanına inen güzergahta ulaşım yollarını iyileştirme çabaları şaşkınlıkla karşılanmıştı. 

Orta Koridor yerine, uzun süre yaptırım altında kalması beklenen İran'a yönelmeleri mantıklı gelmemişti.

Tabii Orta Asya Cumhuriyetleri'nin ilgi eksikliğinin altında yatan en önemli unsur Rusya'ya özellikle ticaret ve ulaşım yolları üzerinden bağımlılıklarıydı.

İşte şimdi tam da Rusya faktörü yüzünden, Orta Koridor'a ilgilerinin arttacağı bir döneme giriyoruz.

Rusya faktörü Orta Koridor'a ilgiyi arttırdı

Aslında 2014'te Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesini takiben bu ülkeye uygulanan yaptırımlar Orta Asya Cumhuriyetleri'nde alarm zillerini çalmaya başlamıştı bile.

Vladimir Putin'in Ukrayna'ya saldırması, yetinmeyip Ukrayna'ya ait 4 bölgeyi ilhak etmesiyle Rusya'nın uzun bir süre eskisinden daha da ağır yaptırım rejimi altında kalacağı kuşku götürmez şekilde ortaya çıktı.

Bir örnek vereyim.

Geçen baharda Rusya'ya uygulanan yaptırımlar nedeniyle Kazakistan petrolünü bir ay boyunca Avrupa'ya ihraç edemedi. Kazak uzmanların bildirdiğine göre bu Kazakistan bütçesinde 300 milyon dolarlık bir açığa neden oldu.

Kuzey yolu tıkandı; yaptırım altındaki İran'la Batı arasında hâlâ anlaşma sağlanamadığı için güney de tekinsiz olunca, geriye Orta Koridor kalıyor.

Türk Devletleri Teşkilatı'nın rolü

İşte bu noktada; zaman zaman ne kadar işlevsel olduğuna şüpheyle yaklaştığımız Türk Devletleri Teşkilatı'nın (TDT) rolünü dikkate getirmek gerek. Ve elbette Orta Asya Cumhuriyetleri bile kendi aralarındaki ilişkilere mesafeli kalırken, bu bölgede işbirliğinin geleceğine inanmaktan hiç vazgeçmeden çalışan Türk yetkilileri de unutmamak gerek. 

Çünkü, bıkmadan yılmadan enerji, ticaret, ulaşım alanında bölgesel işbirliğini geliştirebilmek için çok çaba sarfettiler. Çoğu zaman sadece milimetrik ilerleme kaydedebildiler.

Daha on sene öncesine kadar, ulaştırma alanında işbirliğini arttırmaya dönük, son derece genel, jenerik bir anlaşmanın müzakeresi ve imza aşamasına gelmesi yıllar sürerken; son dönemlerde ulaşım- taşımacılıkta işbirliği Türk Devletleri Teşkilatı'nın öncelik verdiği konular arasına girdi. Ukrayna savaşıyla ise yeni bir ivme yakalanmış durumda.

Orta Koridor'la ilgili görüşme trafiği ivme kazandı

Geçtiğimiz Mart ayında Azerbaycan, Kazakistan ve Gürcistan'ın yetkilileri sınırlarda geçişleri kolaylaştırabilecek önlemleri görüşmek üzere ortak bir grup kurma kararı aldı.

Haziran'da Bişkek'te TDT'nin gümrüklerden sorumlu yetkilileri 8. toplantılarını yapıp; daha basitleştirilmiş gümrük işlemleri üzerine çalıştılar. 

Yine Haziran'da Bakü'de Azerbaycan, Kazakistan ve Türkiye'nin dışişleri ve ulaştırma bakanları üçlü toplantıda bir araya geldiler.

Türkiye, Azerbaycan ve Özbekistan dışişleri, ticaret ve ulaştırma bakanları Taşkent'te bir araya geldi; gelecekte bu üçlüye enerji bakanları da katılacak.

Bu tür örnekleri arttırmak mümkün. 

Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, gazetecilik hayatım, Türk dünyası, Orta Asya cumhuriyetleri merkezli çok sayıda anlaşmanın imzalandığı, havalı açıklamaların yapıldığı toplantıların haberlerini yazmakla geçti. Bu anlaşmaların önemli kısmı kağıt üzerinde, havalı sözler de havada kaldı. O nedenle, bu toplantıların da boşa pedal çevirme egzersizi olduğu düşünülebilir. Sonuçta proje çok sayıda ülkeyi ilgilendiriyor ve aralarında hala aşılması gereken pürüzler var.

Ancak o günden bugüne çok şey değişti ve bu anlamda en kritik girdiyi de Ukrayna savaşı ve Rusya'ya yaptırımlar oluşturuyor.

TDK Dışişleri Bakanları Konseyi'nin 17 Ekim'de İstanbul'da yaptığı olağanüstü toplantının ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu "enerji krizi, taşımacılıktaki sorunlar Orta Koridor'un stratejik önemini arttırdı" diye konuştu. 

"Bir taraftan taşımacılık, diğer taraftan enerji koridorları ki, özellikle Rusya'nın Avrupa'ya giden gazının kesilmesi sebebiyle de yine Azerbaycan üzerinden gelen petrol ve boru hatlarının da önemi arttı -buna diğer kardeş ülkelerden gelen gazın da bağlanmasıyla, arz güvenliği bakımından Orta Asya'nın ve yine bu koridorun önemi daha da attı," dedi Çavuşoğlu.

Dışişleri Bakanı bu açıklamayı Rusya lideri Vladimir Putin'in Türkiye'de gaz hubı kurulabilir açıklamasından sadece 4 gün sonra yaptı.

Benim bildiğim Türkiye tek tedarikçi ile çok tüketici arasında değil, birden fazla tedarikçi ile çok tüketici arasında bir enerji hubı-merkezi olmak istiyor.

Avrupa'nın en azından öngörülebilir bir süre içinde (yani Rusya'da yönetim değişmediği sürece) Rus gazına vanayı kapalı tutacağını varsayarsak; Ankara'nın önceliğinin Rusya'ya bir nevi alternatif olacak Orta Koridor'a öncelik vereceğini düşünebiliriz.

Yani bu enerji pilavı daha çok su kaldıracak.

Barçın Yinanç kimdir?

Barçın Yinanç, 1968 yılında doğdu, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitirdi. 1990'da stajyer olarak başladığı Milliyet Ankara Bürosu'nda 10 yılı aşkın bir süre diplomasi muhabirliği yaptı. Ardından televizyon haberciliğine geçerek önce TV8, sonra CNN Türk Ankara Bürosu'nda çalıştı.

Türkiye-ABD, Türkiye-AB ilişkilerinin yanı sıra Kafkaslar'dan Ortadoğu'ya, geniş bir coğrafyada Türk dış politikasıyla ilgili gelişmeleri takip etti. Çok sayıda yabancı hükümet yetkilisiyle söyleşiler yaptı, BM, NATO ve AB gibi uluslararası kuruluşların zirvelerini, perde arkası gelişmeleri yerinden haberleştirdi.

2004 yılında İstanbul'a yerleşti, CNN Türk ve Referans gazetesinin ardından İngilizce yayımlanan Hürriyet Daily News'da (HDN) çalışmaya başladı. Haber koordinatörü, yorum sayfası editörü olarak çeşitli görevler aldı; 2010'dan başlayarak on yıl boyunca gazetenin pazartesi söyleşilerini gerçekleştirdi. Bu süre boyunca dış politika analizlerini yazmaya devam etti.

Pek çok uluslararası düşünce kuruluşunun toplantılarına konuşmacı, kolaylaştırıcı olarak katılıyor, yabancı yayın organlarının yayınları için yorumlar yapıyor. AtlatmaHaber adlı podcast serisini hazırlayan Yinanç Diplomasi Muhabirleri Derneği, Uluslararası Kayak Kayan Gazeteciler Derneği (Ski Club of International Journalist) ve Dış Politikada Kadınlar platformunun üyesi.

Son yayını; Women, Peace and Security Agenda in Turkey and Women in Diplomacy: How to Integrate the WPS Agenda in Turkish Foreign Policy (Türkiye'de Kadın, Barış ve Güvenlik Ajandası-Diplomaside Kadın: Türk Dış Politikası'na Kadın, Barış ve Güvenlik Ajandası nasıl dahil edilir) başlığını taşıyor.

Aralık 2020'de itibaren T24'te yazan Barçın Yinanç, T24 ekranında da, her hafta Metin Kaan Kurtuluş'la birlikte "Dış Politika ile İçli Dışlı" adlı programı yapıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Kalın’ın mesajlarının dışarıdaki hasar kontrolünü Fidan mı yapıyor?

İstihbarat başkanı Kalın’ın Şam ziyaretinin başta Araplar olmak üzere kimi başkentlerde yaratabileceği rahatsızlığı Dışişleri Bakanı Fidan’ın dengelemeye çalıştığı görülüyor. Fidan’ın Türk ve Arap basınına verdiği demeçler, Ankara-Şam çıkışlı kimi mesajlardan ayrışıyor

Türkiye kazançlı mı; İsrail ne yapıyor, gidişat ne yönde?

Mevcut durumun en büyük kazananı (şimdilik) İsrail. Suriye’deki tüm askerî altyapı tesislerini bombaladı. Ülkedeki tapu dairelerini, her tür evrak bulunduran devlet kurumlarının binalarını bombaladığına dair duyumlar da ayrıca dikkat çekici. Bir kaynağım bu durumu, İsrail’in Suriye’yi “sıfırlaması” olarak yorumladı

Esad gitti diye üzülen yok, başarı öyküsü içinse erken

Kimse Esad düştü diye ağlayacak değil. Ancak mevcut durumdan bir başarı hikâyesi üretmek için de erken. Suriye’nin normalleşmesi için bir fırsat penceresi açıldı. Ancak süreç büyük risklerle dolu

"
"