Taksim’in işçiler yasaklanmasının DP’den AKP’ye kadim bir devlet geleneği olduğu anlaşılıyor. AKP’nin demokratikleşmede örnek aldığı DP’nin İstanbul Valisi de 60 yıl önce Taksim’de yapılmak istenen işçi mitingini yasaklamıştı.
Zeytinburnu Çimento fabrikası işvereninin sendika üyesi 55 işçiyi işten atması üzerine İstanbul İşçi Sendikaları Birliği (İİSB), Zeytinburnu Çimento fabrikası sahibinin usulsüz adaletsiz ve kanunsuz hareketlerini ve sendika hürriyetine karşı yapılan baskıları protesto etmek için 15 Mart 1953 Pazar günü Taksim meydanında bir miting yapmaya karar vermişti. İİSB miting ile ilgili bütün yasal işlemler yerine getirmişti. Fakat Cumartesi günü gece geç saatte İstanbul Valisi “memleketin yüksek menfaatları mülahazasile” mitinge izin verilmediğini sendikalara bildirmişti.
Taksim’in işçilere yasaklanması sadece DP’ye özgü değildi. DP sonrasında 31 Aralık 1961 tarihinde Taksim’de sendikal hakların yasalaşması için miting düzenlemek isteyenlerin karşısında bu kez İstanbul’un askeri valisi Refik Tulga çıkmıştı. Vali Tulga sendikaları Taksim’de miting yaparlarsa üzerlerine zırhlı askeri araçları sürmekle tehdit etmişti. Uzun pazarlıklar sonucunda miting 31 Aralık 1961’de Saraçhane’de yapılabilmişti.
Taksim’de 1 Mayıs kutlanabilmesi için ise daha uzun yıllar geçmesi gerekecekti. Çünkü 1 Mayıs kutlaması dönemin anti-komünist ve milliyetçi hezeyan nedeniyle neredeyse komünist olmakla özdeşleşmişti. Bu tabu 1 Mayıs 1976’da aşıldı. DİSK 1 Mayıs 1976’da Taksim’de kitlesel bir gösteri düzenledi. Kimsenin burnu kanamadı. 1 Mayıs 1977’de ise bir katliam yaşandı. Ve derin devletin bu katliamdaki rolü nedense ortaya çıkarılamadı. Taksim 12 Eylül öncesinde son kez 1 Mayıs 1978’de işçilere açıldı. DİSK’in öncülüğündeki büyük kutlamada hiç bir olay çıkmadı. Ancak buna rağmen 1979 ve 1980’de 1 Mayıs kutlamaları yasaklandı ve sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
1978’den sonra 10 yıl boyunca Taksim gündeme gelemedi. 1 Mayıs 1988’de bir grup sendika Taksim meydanında 1 Mayıs’ı kutlamak için bir tertip komitesi oluşturdu ve Valiliğe başvurdu. (O Tertip Komitesinin üyelerinden biriydim.) Valilik talebimizi reddetti. Sıraselviler’den Taksim’e yürümek istedik. Sadece bir kaç milletvekili geçebildi. Geri kalanlar polis tarafından ağır biçimde coplandı ve çiğnendi. Henüz TOMA’lar yoktu. Gaz ve su yememiştik çok şükür! 1989’da 1Mayıs’ı kutlamak üzere Taksim meydanına çıkmak isteyenler yeniden polisin sert tutumuyla karşılaştılar. Polisin açtığı ateş sonucu Mehmet Akif Dalcı adında 17 yaşında genç bir işçi hayatını kaybetti.
Devletin Taksim tabusu ve yasağı nedeniyle sonraki yıllarda kutlamalar Taksim dışındaki meydanlarda devam etti. Zaman zaman Taksim gündeme geldiğinde ise her defasında “yasak” yanıtı veriliyordu.
AKP döneminde yapılan çeşitli başvurular da red yanıtı ile karşılaştı. 2008’de Türk-İş, DİSK ve KESK 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak için başvuruda bulundu. Fakat valilik izin vermedi. Buna rağmen 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak için toplananlar yoğun bir baskı ile gaz ve su ile karşı karşıya kaldılar.
2009 1 Mayıs’ında DİSK ve KESK yeniden Taksim’de kutlama için girişimde bulundu. Yine izin verilmedi Ancak bütün engellemelere rağmen binlerce insan barikatları aşarak Taksim meydanına çıktı ve 1 Mayıs’ı kutladı. Böylece Taksim yasağı kırılmış oldu.
2010, 2011 ve 2012’de Taksim’de yığınsal kutlamalar yaşandı. Özellikle 2012 kutlaması devasa bir hükümet protesto eylemine dönüştü. Üç kutlamada da hiç bir sorun yaşanmadı. Valilik yasakçı davranmadıkça 1 Mayıs’ta olay çıkmıyordu...
2013’te ise tekrar yasak gündeme geldi. Bu kez “teknik” bahane öne sürüldü. Taksim’deki inşaat gerekçe gösterildi. Bugün ise gerçek neden ortaya çıktı. Gerek Vali gerekse Başbakan Taksim’de bundan sonra da mitinge karşı olduklarını söylediler. Başbakan Taksim’de mitingde ısrar edilmesini iktidara karşı miting yapma ısrarı olarak tanımladı. Sanki iktidara karşı miting yapmak suçmuş gibi.
Taksim’de 1 Mayıs yasağı teknik değil politiktir. Çünkü AKP Taksim’i mitinge uygun olduğu yıllarda da yasaklamıştı. O zaman teknik bir gerekçe yoktu. Şimdi inşaat gerekçesiyle işçilere kapatıyorlar. Oysa yasaklama için harcadıkları çabayı alanı mitinge uygun hale getirmek için harcasalardı sorun çoktan çözülmüştü.
Anlaşılan asıl mesele, AKP kentin görünür alanlarında, merkezi yerlerinde hükümet karşıtı gösteriler istemiyor. Toplantı ve gösteri hakkı kullanılsın ama mümkünse kimsenin görmeyeceği ücra köşelerde olsun. Taksim meydanında ise nezih bir AVM olsun, meydan ameleden azade olsun!
Taksim 1953’te de emekçiye yasaktı, 2013’te de: işte DP’den AKP’ye bir demokrasi öyküsü.
(Not: 1953 Mart ayındaki Taksim mitinginin öyküsü için bakınız: Hakan Koçak, “İşçi Sınıfının Uzun Taksim Yürüyüşü”, Toplumsal Tarih, Mayıs 2009)