07 Nisan 2021

Doktor Gokal'ın zor seçimi: Süresi geçmekte olan aşıyı çöpe mi atmalı, yakınlara mı uygulamalı?

Elinde kullanım süresi 6 saat sonra bitecek 10 aşı kalmıştı. Öncelikli kişilere uyguladı. Bir hafta sonra işinden atıldı ve hakkında dava açıldı. Kimileri kahraman ilan etti, kimileri hırsız

Üç ay önce Amerika'yı karıştıran bir olay meydana geldi. Houstan'da yaşayan ve Texas Harris Toplum Sağlığı Merkezi'nde acil servis doktoru olarak çalışan, Pakistan kökenli Dr. Hasan Gokal, aynı zamanda bu merkezin Covid-19 aşılarının dağıtımından sorumluydu. Kendisi geçtiğimiz yıl Aralık ayının son günlerinde, ön cephe çalışanları için yapılan ilk toplu aşılama programını yönetiyordu. İki hafta sonra Dr. Gokal hırsızlıkla suçlandı ve işinden atıldı. 

Peki o gün ne oluyor? Moderna aşıları 11'lik paketlerde satılıyor. Ön cephe çalışanlarının aşılama programının bitmesine dakikalar kala, aşılanmaya bir kişi geliyor ve Dr. Gokal 11'lik yeni bir kutu açıyor. Günün sonunda elinde 6 saat içinde kullanım süresi dolacak 10 adet aşı kalıyor.

Dr. Gokal elindeki aşıları önce polislere teklif ediyor; ya aşıyı olduklarını ya da olmayı düşünmediklerini söylüyorlar. Hastanedeki acil servis çalışanlarının hepsi zaten aşılanmış durumda. Gokal bunun üzerine konuyu hastanedeki yöneticisine danıştığını, onun da "öncelikli"  kişilere aşıyı yapabileceğini söylediğini belirtiyor. Bunun hastanenin ilk toplu aşılama programı olduğu için, böyle bir durumla karşılaşıldığında ne yapılacağını belirten bir protokolün olmadığını ancak Texas Devlet Sağlık Hizmetleri'nin, tüm görevli doktorların, görev bittiğinde elde kalan aşıları uygulayacak öncelikli kişileri bulmalarını tavsiye ettiğini söylüyor. 

Son dozu eşine uyguluyor

Akşamüstü olduğunda Dr. Gokal elindeki aşıları değerlendirmek için telefon rehberini açıyor ve "öncelikli" grubun tanımına uyan 65 yaş üstü ve/veya sağlık problemi olan ve Covid-19 olmaları halinde hayati riskleri bulunan insanları aramaya başlıyor. 70 yaşlarında iki kadın, onların tanıdığı solunum cihazına bağlı yaşayan 40 yaşlarında bir anne, 80 yaşlarında bir demans hastası vs. derken 10 dozu uygulayacak kişi buluyor. Bu kişilerin bazılarını tanıyor, bazılarına ise tanıdıkları yönlendiriyor. Ancak onuncu kişi aşı olmaya gelmiyor. Aşının kullanım süresinin geçmesine yarım saat kala son dozun çöpe gitmemesi için aşıyı akciğer hastası olan eşine uyguluyor. Kendisi ve eşi de o an durumun etikliğini sorguluyor ama Dr. Gokal eşine; "Bu aşı yarım saat içinde çöpe gidecek ve sen de hastalığın nedeniyle öncelikli gruptasın." diyerek aşıyı uyguluyor.

Hastane aşıyı olan kişilerin Hint kökenli olmasını sorguluyor

Ertesi gün hastanede aşıları kimlere uyguladığına dair formları dolduruyor ve bir hafta sonra da işinden kovuluyor. İnsan Kaynakları departmanı Dr. Gokal'a çöpe gidecek dahi bile olsa aşıları geri iade etmesi gerektiğini söylüyor ve aşı yapılan 10 kişinin isimlerinin Hint kökenli olmasını sorguluyor.

Dr. Gokal sonraki açıklamasında şöyle diyor: "5 milyon nüfusluk bir yerde yaşıyoruz ve elimizde toplam 3000 aşı vardı. Bir tanesinin bile ziyan olmasını düşünemezdim."

Hırsızlık davasından aklanıyor

Dr. Gokal işinden atılmasının şokunu atlatamamışken, iki hafta sonra Teksas İlçe Bölge Savcısı Kim Ogg tarafından hakkında hırsızlık davası açıldığını öğreniyor. Ogg, Gokal'ın pozisyonunu kötüye kullanarak aşıyı ailesine ve arkadaşlarına yaptığını ve yöneticisini o gün değil, bir hafta sonra bilgilendirdiğini, zaten o kişinin de Dr. Gokal'ı hastane yönetimine şikayet ettiği için bir hafta sonra işinden atıldığını belirtiyor.

Daha sonraki günlerde hakim şikayetçinin aşıya sahip olma hakkının, davalıdan daha fazla olduğunu belirten bir yasa/protokol bulunmadığı ve davalının ünvanının "Covid-19 bölümü aşı dağıtımından sorumlu kişi" olduğu gerekçesiyle davayı düşürüyor.

Davanın düşmesi Şubat 2021 sonunda oluyor. O arada konu Amerika'da büyük tartışmalara yol açıyor. Doktorlar acil durumlarda ne tür insiyatif alabilir, pandemi döneminde aşının çöpe gitmesi nasıl düşünülebilir, ortada protokol yokken konuyla ilgili etik sınır nasıl çizilebilir? Kimileri Doktor Gökal'ı kahraman ilan ederken, kimileri aşıları çaldığına inanıyor. Olayın başka bir boyutu, 10 yaşında Pakistan'dan Amerika'ya göç eden Dr. Gökal'ın beyaz olsa ya da aşıyı beyaz insanlara uygulamış olsa aynı suçlamalarla karşılaşıp karşılaşmayacağı... Bu nedenle de konuya Amerikan medyası çok büyük ilgi gösteriyor. Dr. Gokal, New York Times'a işinden atılma anını hayatının en düşük noktası olarak açıklıyor. 

Yüksek mahkemede bir yıl hapis riski var

Dr. Gokal o tarihte hukuki olarak aklanmış olsa da, kariyeri için endişe duyuyor. Avukatı davanın, müvekkilinin 20 yıllık mesleki kariyerine maddi-manevi büyük zarar verdiğini, itibarını zedelediğini, haberi okuyanların konuyu bilmeden, "O aşılar benim dedemin, babaannemin hakkıydı ve çalındı." diyerek müvekkiline karşı bir nefret dili oluşturduğunu, müvekkilinin zaten sağlık sorunu yaşayan eşinin üzüntüden hastalığının ilerlediğini ve çocuklarının okulda kötü davranışlara maruz kaldığını söylüyor.  

Gokal bir hayır kurumunda gönüllü doktor olarak çalışmaya devam ederken, bundan bir hafta önce bölge savcısı Kim Ogg'un davayı yüksek mahkemeye taşımak istediğini öğreniyor. Eğer yüksek mahkemede suçlu bulunursa, Dr. Gökal en az bir yıl hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak.

Şu günlerde Dr. Gokal'ı savunanlar Change.org'da davanın düşürülmesi ve Harris County'deki görevinin kendisine iade edilmesi için kampanya başlatmış durumda.

Amerika Trump yönetiminde büyük itibar kaybetmiş olsa da, yaygın ve hızlı aşılama programıyla Amerikalığını gösterdi ve nüfusunun yüzde 33'ünü tek doz, yüzde 19'unu ise iki doz olmak üzere aşılamayı başardı.

Amaç herkesin aşılanmasıysa, Dr. Gokal'ın kullanım süresi geçmek üzere olan aşıları, kısıtlı süre zarfında bulabildiği "öncelikli" sınıfa giren kişilere yapması bana doğru geldi. Ancak bu tartışma daha uzun süre devam edecek, hukuk fakültelerinde ders olarak okutulacak gibi gözüküyor. 

Yazarın Diğer Yazıları

Dış politikalar uzmanı Ziya Meral: Yeni bir Cumhuriyet mutabakatına ihtiyacımız var

Geçtiğimiz haftaki yazımda AKP seçmeninin tercihini değişimden yana kullanması için "Daha ne olması gerekirdi?" diye bir soru sordum. Bu hafta sizden gelen cevapları derledim ve Kraliyet Birleşik Kuvvetler Enstitüsü (RUSI) ve Avrupalı Liderler Netwörkü kıdemli uzmanı akademisyen-yazar Ziya Meral ile konuştum

Daha ne olması gerekirdi?

14 Mayıs Seçimleri'nin ardından aklımda tek bir soru var. Erdoğan seçmenlerinin değişim istemesi için daha ne olması gerekirdi?

Prof. Dr. Selçuk Şirin: İyi ebeveynlik, çocuğunun geleceğiyle ilgili kararları sandıkta vermekle başlar

Çocuklarım ilk oylarını kullanırken aklıma yazar-akademisyen Prof. Dr. Selçuk Şirin hocamızın bir röportajımızda söylediği "İyi ebeveynlik bilinçli seçmen olmakla, çocuğunun geleceğiyle ilgili kararları sandıkta vermekle başlar. Siyasete karışmıyorsan, siyaset senin çocuğunun geleceğine karışır." lafı geliyor. Tarihi seçime günler kala kendisiyle temasa geçiyor, görüşlerini soruyorum