Geçtiğimiz hafta Gündüz Vassaf'la yaptığım söyleşide, Vassaf oğluna hayatı boyunca onu hatırlayacağı bir tavsiye bırakmak istediğini, üzerinde bir süre düşündükten sonra, oğluna mümkün olduğu kadar farklı ülkelerde yaşamasını, farklı dilleri, kültürleri tanımasını tavsiye ettiğini söyledi.
Bu benim de üzerinde çok düşündüğüm bir konu. Kanada'ya iki çocuğumla birlikte geldiğimde 43 yaşındaydım. İleri bir yaş sayılmaz ama genç de denemez. Kanada'ya adapte olmakta yaşadığım zorlukları anlattığım yazılar genellikle akranım olan göçmenler tarafından sosyal medyada "Altına imzamı atarım." ya da "Sanki ben yazdım bu yazıyı." şeklinde paylaşılırken, gençler tarafından "Amma da abartmış. Hiç de o tür zorluklara karşılaşılmıyor." şeklinde eleştirilebiliyor.
Haklılar, çünkü onların deneyimi farklı. Gençlikte başka bir kültüre, dile, ülkeye, yaşama adapte olma yeteneği bambaşka. Ben bile zorlansam da -hep söylüyorum, yazıyorum-; hayatta hiçbir deneyim bana bu kadar kısa sürede, bu kadar çok şey öğretmedi.
Gündüz Hoca göç etmekten de bahsetmiyor. Kısa süreli başka ülkelerde yaşamanın, okumanın veya çalışmanın insana kazandıracağı müthiş hayat deneyiminden bahsediyor. O kendi oğluna bunu tavsiye ediyorsa, ben de burada herkese tavsiye edebilirim diye düşünüyorum. Elbette şu virüsten bir an önce kurtulup, hayatımız normal seyrine döndüğü zaman.
Bu hafta 25 yaşından önce yurt dışında yaşamak için, 25 neden yazdım. Umarım ilgililerine ilham verir.
- Kendi ayaklarınızın üzerinde duracaksınız: Anne baba evinden çıktınız, yeni bir ülkeye geldiniz. Belki öğrencisiniz, belki çalışıyorsunuz. Yemek yapmayı, bozulan eşyalarınızı tamir etmeyi, faturalarınızı zamanında ödemeyi ve yakın çevrenizin kanatları altından çıkınca öğrenmeniz gereken birçok şeyi öğreneceksiniz.
- Özgüveniniz kırılacak: Gittiğiniz yerin uzaklığına, kültürünün farklılığına göre ilk başlarda ülkenizi, sevdiklerinizi çok özleyebilirsiniz, yalnız ve yabancı hissedebilirsiniz ve bu moralinizi bozabilir. Arkadaş edinene kadar her yere tek başına gitmek, bazı şeyleri becerememek özgüveninizi kırabilir.
- Özgüveniniz tazelenecek, korkusuz olacaksınız: Ama yapabildiğinizi gördükçe özgüveniniz tazelenecek, motivasyonunuz artacak. İleride herhangi bir konuda bir karar alırken çok daha korkusuz ve cesur olacaksınız.
- Dayanıklılığı ve esnekliği öğreneceksiniz: Özgüvensizlikten, özgüvenli olmaya giden yolda kırılana kadar esnemeyi, ama kırılmamayı öğreneceksiniz. Değişime açık olacaksınız. Bundan sonra hayatta pek az şey sizi strese sokacak, endişeli yapacak. Bundan sonra adapte olamayacağınız hiçbir şey/yer yok.
- Başka dilde başka biri olma: Eğer başka bir ülkede yaşayacaksanız, bunu 25 yaşından önce yapmanın en önemli nedenlerinden biri de, başka dilde, başka biri olmamak. Türkiye'de çok iyi yabancı dil öğrendiğini düşünenler bile, başka ülkede yaşayınca kendini ifade ederken sudan çıkmış balığa dönebiliyor. Oysa gençler cesur; yanlış konuşsalar da karakterlerini yansıtabiliyorlar. En önemlisi de insanın yaşı ne kadar gençse, o kadar hızlı öğreniyor ve başka bir dili bütünüyle kavraması çok daha kolay oluyor.
- İçgüdülerinize güveneceksiniz: Bazı şeyleri deneye yanıla öğreneceksiniz, bazı yolları iç güdülerinizle bulacaksınız. İlk başlarda kendinizden başka akıl danışacağınız kimse yok. Kendi kararlarınıza ve iç güdülerinize güvenmek, hayatınız boyunca öğreneceğiniz en önemli şeylerden biri olacak. Geldik mi yine yazılarımızın olmazsa olmaz özlü sözüne; Yola çıkana, yol görünür-Rumi.
- Yalnızlığınızdan öğreneceksiniz: Türkiye'de arkadaşlarınızla, sevdiklerinizle çevrili sosyal, eğlenceli bir hayatınız mı var? Ne güzel. Bu nedenle asla ülkenizden ayrılmayı düşünmüyorsunuz. Tam da bu nedenle biraz uzaklaşmalısınız. Yalnız kalıp, kendinize bakmanız ve bunu mümkün olduğu kadar genç yaşta yapmanız, ileriki yıllarınızında huzurlu ve mutlu bir yaşamın görünmez anahtarı belki de.
- Bu dünya bizim memleket: Röportajlarımın olmazsa olmaz sorusudur; "Farklı ülkelerde yaşamak size ne öğretti?" Meslekleri ne olursa olsun, hangi ülkelerde yaşıyor olurlarsa olsunlar cevap hemen hemen aynıdır: "Dünya vatandaşı olmayı."
- Sıfırdan başlayabilirsiniz: Türkiye'de üniversiteyi bitirdiniz, iş bulamadınız ya da işe girdiniz ama sevmediniz. Başka ülkede eğitim olanaklarına bakarak ya da bir dil kursuna yazılarak, o ülkede ilgi alanlarınızı araştırabilir ve hatta belki sıfırdan başlayabilir, kendinize yeni bir yol çizebilirsiniz.
- Büyük hatalar yapabilirsiniz: Büyük hatalar yapsanız bile, etrafınızda sizi eleştiren, tanıyan insanlar olmadığı için bu hataları düzeltmek -hele de genç yaşta- çok daha kolay. Bazen en büyük hayat dersleri, hatalardan alınır.
- Sizi bağlayacak bir şey yok: 25'ten önce genellikle evli ve çocuklu olunmuyor. Bir şeyleri denemek için kuş kadar özgürsünüz. Başarırsanız kalırsınız, başaramazsanız deneyiminizi cebinize koyar evinize dönerseniz.
- Deneyim kıymetli: 5-6 ay bile başka bir ülkede yaşama, okuma ya da çalışma deneyimine sahipseniz, döndüğünüzde çok daha kolay iş bulursunuz. Yurt dışı deneyimi her zaman CV'nize taktığınız altın bileziktir.
- Yeni arkadaşlar: Özellikle yaşadığım Kanada'da her dilden, milletten, etnik kökenden insan var. Başka insanları, kültürleri tanımak adına müthiş bir deneyim. Arkadaş sohbetleriniz alışılmışın dışında, çok daha farklı, çeşitli ve zengin olacaktır.
- Networking: Yaşadığınız ülkede kendi iş/eğitim alanınızla ilgili seminerlere, networking toplantılarına katılıp size vizyon katacak, ilham verecek çok değerli isimlerle tanışmak mümkün. Okula giderseniz bu isimler genellikle hocalarınız oluyor.
- Farklı bakış açıları kazanacaksınız: Bazı konularda çok tutucuyuz. Öyle öğrenmişiz. Başka ülkeden birine de belki bizim bakış açımız çok farklı gelecektir. Yurt dışında yaşamak konfor alanınızı terk ederek, sizden farklı düşünen insanları anlamaya çalışmak ufuk açan bir deneyim. Bu okullarda değil, yaşayarak öğrenilebilecek bir şey.
- Kariyeriniz daha hızlı ilerler: Türkiye'de birçok şirketin geçmekte olduğu değişim dönüşümden yurt dışındaki, özellikle Kuzey Amerika'daki şirketler daha önce geçmiş oluyor. Bu da sizi bir adım öne taşıyor. Yine dilerseniz Türkiye'ye geri döndüğünüzde, bu kariyerinizde önemli bir artı oluyor.
- Özgürleşiyorsunuz: Yurt dışında birçok ülkede çalışanların iş saatleri daha belirgin. Mesai saatleri dışında 24 saat mesajlaşma ve patronların bitmek bilmeyen talepleri yok. Bu da hayatınıza özgürlük getiriyor.
- Alım gücünüz yükseliyor: Yurt dışında çalışmak, dolarla para kazanmak bir anda alım gücünüzü yükseltiyor. Uluslararası bir tekstil firmasının CEO'sunun Euro yükseldiğinde Twitter'a şunu yazdığını okumuştum: "Bugün itibariyle x ülkenin mağazasındaki tezgahtar benden daha çok para kazanıyor."
- Paranızı kontrol etmeyi öğreniyorsunuz: Gençlik başta dumanken, insan kazandığı parayı harcamak ister. Ama yurt dışında ister istemez daha tutumlu olmayı, ayağınızı yorganınıza göre uzatmayı öğreniyorsunuz.
- Büyüyeceksiniz: Konfor alanınızı terk ederek çıktığınız bu yol, yaşınız kaç olursa olsun sizi büyütecek. Bir geldiğiniz güne bakacaksınız, bir de bugününüze... Başardıklarınızı görünce kendinizle gurur duyacaksınız. Kendine karşı çok acımasız olan insanlar bile, bu yolculukta kendiyle gurur duymayı öğreniyor.
- Başkalarına ilham vereceksiniz: Sizi gören, "O yapıyorsa, ben de yaparım" diyecek, denemek isteyecek, onun da ufku açılacak, o da zorlanacak ve zorluklardan öğrenecek. Daha güzel bir şey var mı hayatta?
- Yeni hobiler edineceksiniz: Sporcu bir tip olmamama rağmen ben bile Kanada'da göllerin çevresinde uzun yürüyüşler yapan, dağa, taşa tırmanan insan oldum. Doğa, hava, kültür değişimi, hobilerinizi de değiştirecek.
- Başka ülkeleri keşfetmek isteyeceksiniz: Covid-19 dönemi için geçerli olmasa da bulunduğunuz ülkenin çevresini keşfedebilir, hesaplı tren/ uçak biletleri ile iyi bir gezgin olabilirsiniz. Hatta belki bir süre de yaşamak için, o ülkeyi denemek isteyeceksiniz. Neden olmasın?
- Ailenizi daha iyi anlayacaksınız: Gençlikte aileyle özellikle ebeveynlerle çatışmak çok sık rastlanan bir durumdur. "Ah burada olsalar da, çatışsam" diyeceksiniz, facetime'lar, WhatsApp'lar yetmeyecek. Neyi, ne için yaptıklarını daha iyi anlayacaksınız.
- Bir başkadır bizim memleket: Yan komşun selam vermediğinde, "Benim ülkemde komşular 'kokar, canı çeker' diye bir tencere de komşusu için yemek pişirir." diyeceksiniz. Zeki Müren öleli 25 yıl olduğu halde, ölüm yıldönümünde şarkılarını dinleyip iki damla gözyaşı döküyorsanız, "Benim ülkemin insanı duygusaldır, tutkuludur." diyeceksiniz. "Benim ülkemin denizi turkuazdır, Boğaz'ı dünyanın incisidir, yemeklerine doyum olmaz..." "Benim ülkem..." diye başlayan sayısız cümle kuracaksınız.
Not 1: Bu yazı dünyanın farklı yerlerinde yaşayan ve ülkesinden farklı bir kültürü tanımak isteyen herkes için geçerli. Bazı maddelerde Türkiye'den örnekler var. Ama maddelerin çoğu çok genel.
Not 2: 25 sembolik bir rakam. "Ne kadar genç, o kadar kolay." anlamında. Gençlik kavramı elbette herkese göre değişebilir.