26 Ocak 2010

Yolcudur Abbas, Bağlasan Durmaz

Siz bu yazıyı okurken ben tan yeri ağarmadan yola çıkmış ve Ekvator’un –olmayan- çizgisini aşmış...

Ana tarafından epey karışık olsam da, baba tarafından safkan “yörük”üm.
Yörük bilgesi buyurmuş: Zinhar oturak olmayasın!..

Ata öğüdüdür, uymamak olmaz... Siz bu yazıyı okurken ben tan yeri ağarmadan yola çıkmış ve  Ekvator’un –olmayan- çizgisini aşmış, güney yarıküreye geçmiş olacağım. Karaya ayak basmış olur muyum? Bu yazıyı ne zaman okuduğunuzu bilemediğim için sorunun cevabını da bilemem. Ama Güney Amerika anakarasına az kalmış olacağını biliyorum...
Brezilya, Peru ve Arjantin’i teftiş(!) edeceğim. Parayı ve zamanı denk getirebilirsem Uruguay’a uğrama ihtimalim bile var. Haydi itiraf edeyim, işin içine turizm, turizmin içine iş karıştırılmış bir gezi bu. 14-15 gün sürecek.
Bu sürede Tırmık aksar mı ?
Valla, okuyanları bilemem ama yazıcılık mesleğindekiler için yerinde ve anında yazılanların tadı bir başkadır. O yüzden elimden geldiğince aksatmamaya çalışırım. Aksarsa bilin ki ya bir internet kafe bulamamışımdır ya da olduğum noktada internet erişimi yoktur ya da param bitmiştir...
Özet: Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz !..
*    *    *
Peru...
Hımmm... İlginç gelişmeler var orada... Aydınlık Yol gerillaları yıllardır silahlı mücadele ediyorlar ve bir başka mücadele yöntemini reddediyorlardı. Son dönemde farklı bir yönelime girdiler. 2011’de seçimlere katılacaklar. Bir parti kurup katılacaklar(mış) ve partinin adı bile kondu: Af ve Temel Haklar Hareketi. Peru’da katolik kilisesine bağlı rahip Arana da hakları, adaleti savunan, Peru mağdurlarının sesi olmaya çalışan bir siyasi harekete önderlik ediyor: Peder Arana Hareketi. Aydınlık Yol şimdi Arana Hareketi ile seçim ittifakı kuracak...
İlginç değil mi?
Örgütün lideri Abimeal Guzman epeydir hapiste. Söylentilere bakılırsa yerin yedi kat dibindeki bir hücrede tutuluyor. Yani onunla bir söyleşi hayali kuramam. Ama bir Aydınlık Yol Gerillası’na “Değişen ne” diye sormanın yolunu aramalıyım.
Ya Brezilya?
Orada, Brezilya İşçi Partisi'nin başında seçim kazanıp iktidara gelmiş; Brezilya Komünist Partisi'nden, köylülerin siyasal örgütlerine kadar ülkede sürüp giden neoliberal politikalara itiraz edenleri aynı siyasal yörüngeye sokmayı başarmış o ak sakallı adam, Lula da Silva var. Yedi yıl içinde, üstelik arada bir küresel krizi de göğüslemiş ekonomi politikasıyla IMF’ye bütün borçları ödemiş, üstüne dalga geçer gibi “IMF’ye bile kredi vermiş” o Ak Sakallı Adam, yedi yıllık iktidarında 20 milyon yoksul Brezilya’yı orta sınıfa taşımış. Dahası Brezilya - IMF ilişkisi ile ilgili olarak,  “Gençliğimde yıllarca ‘IMF dışarı’ pankartı taşıdım. Onlarla devam etmeyi kabul edemezdim” cevabını vermiş.
Dahanın da dahası birkaç hafta önce, Brezilya’daki askeri diktatörlük döneminde işlenen cinayetlerin hesabı sorulmasın diye kendilerinin çıkardığı kanunlarla kendilerine bir koruma duvarı örmüş darbeci generalleri yargılamak üzere kolları sıvadı ve o koruma duvarını  bir kanun çıkararak tuzla buz etti. Brezilya’nın darbeci yani “suçlu” generalleri şimdi korku ile “o günü” bekliyorlar.
E şimdi o “Ak Sakallı Adam”ın ülkesine gidip yakından ya da uzaktan kendisine bir selam sarkıtma olanağı doğduysa beni kim Türkiye’de tutabilir?
Ve Arjantin...
Orada, başkent Buenos Aires’de Plaza Del Mayo’da (Mayıs Meydanı'nda) yazın ve kışın, yağmurda ve kızgın güneş altında, gece ve gündüz, bıkmadan ve usanmadan nöbete duran ve “Kayıplarımızı istiyoruz” diye haykıran “Mayıs Anneleri” kazandı. Bu darbeler ülkesinde şimdi Genedral Videla ve Amiral Gartieri ile suç ortağı subaylar ve polisler yargıç karşısına çıkacakları günü bekliyorlar. Yani bizim “Cumartesi anneleri” henüz (evet henüz) kazanamadılar ama Arjantin’de Mayıs Anneleri kazandı. Gidip onların ellerini sıkmak hatta öpme fırsatını bana kim ve ne  kaçırtabilir ki?
*    *    *
Ayrıca Arjantin “tango”nun ana yurdu. Yıllar önce, cumhurbaşkanlığı döneminde Demirel’in oraya yaptığı gezide gazeteci olarak ben de vardım ve resmi heyetten tüyüp, başkentin liman semti Boca’ya gidip, orada pizza yutup, kan kırmızı Arjantin şarabı dikip, tango yapmışlığım var ve tadına doyamayıp “Yine geleceğim Arjantin” demişliğim var... Sözümü tutacağım...
Şu son paragrafı veresiye okumayın. Belki ilk günlerin telaşı içinde Tırmık  yetiştiremem diye bir yedek yazı bıraktım. T24 onu Çarşamba günü sizlere aktaracak. Yedek yazı diye küçümsemeyin. Bence okuyun. Benim bu meslekte yazdığım en keyifli yazıdır. Üstelik niye Arjantin’e, niye liman semti Boca’ya ve niye tango yapılan açıkhava bahçelerinden birine gideceğimi orada daha iyi anlattım. Okuyunca bana hak vereceksiniz...
Şimdilik: Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz !..

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"