Yunan tragedyaları tanrısal yazgılarına karşı umutsuzca savaşan ve yenilen kahramanları anlatır. Orestes, Klytemnestra, İphigenie, Agamemnon, Elektra, Kassandra, Hekabe... Hepsi acılarla örülmüş bir yazgının önünde sürüklenen kahramanlardır.
Tragedya yürek burkar. İzleyenleri de saran, içine çeken bir karabasandır.
Yunan tiyatrosu o ağır, o boğucu tragedyaların arasına bir "intermezzo" koyar. İntermezzo "ara oyun" demek. Büyük oyunun içine yerleştirilmiş küçük, neşeli bir "oyuncuk" demek. Bazen bir şarkıdır; bazen bir neşeli taklit, bir uçarı bir mizah, bir taşlama, bir şiir...
Seyirciye soluk aldırır.
* * *
Tragedyalar yaşıyoruz. Bir karabasan yaşıyoruz. Bir bıçak sırtında yaşıyoruz. Özgürlüklerin sınır tanımaksızın yayıldığı; dili, dini, ırkı, kökü, kökeni ne olursa olsun eşit haklı yurttaşların sevinçler uçuşturduğu bir ülkeye mi evrileceğiz, yoksa aynı toprağın insanlarının birbirlerini acımasızca boğazlayacağı bir kargaşanın batağına mı düşeceğiz?
Bilmiyoruz. Ülke bir sırat köprüsünden geçiyor. Kabuğuna sığmayan Türkiye tragedyalar yaşayarak yarınlara ilerliyor. Neresinde yer alırsak alalım, hangisinin yanında saf tutarsak tutalım bu tragedyanın salt seyircisi olamıyoruz, olamayız.
Kanayan bizim ülkemiz!..
Ve bu gece yeni bir yıla gireceğiz. Geceyarısı sevinç çığlıkları eşliğinde selamlanacak ve yılın ilk sabahına kadar kutlanacak.
Kimsenin aklına "Ama bu saçmalık" demek gelmeyecek. Kimse tutup bilgiç bilgiç, “Dünya adlı gezegenin güneşin çevresinde milyonlarca yıl önce başlamış, milyonlarca yıl daha sürecek dönüşünde ne bir duraklama oldu, ne bir kesinti. Bu yaşlı gezegen, o sonsuz elipsi çizmeye devam etti. Yeni yıl; bir yılın bitip ötekinin başlaması insanoğlunun kafasında yarattığı bir saçma-gerçekten ibaret" demeyecek.
Demeyenler iyi edecekler.
Bu "saçma-gerçek"e gereksinimiz var.
Bir yeni başlangıç bu. Yaşamda yeni bir sayfa açma, yılların yüküyle yıpranmış umutları tazeleme umudu.
"Umutları tazeleme umudu"nu kimbilir kaç yılbaşında, kimbilir kaç kez yeşerttik. Çoğu kez nafile olduğunu yaşayarak kaç kez öğrendik. Ama gene de umutları yeşertme umudumuzu diri tuttuk.
Çünkü insanız.
* * *
Bu yazı bir "intermezzo" denemesidir. Bir soluklanma, siyasetin günübirlik boğuntusunda yaşamaya, yazmaya, tartışmaya bir ara verme yazısıdır. Becerilmiştir ya da yüze göze bulaştırılmıştır.
Boşverin.
Bir günlük, bir gecelik de olsa bir intermezzo'ya ekmek gibi, su gibi gereksinimiz var.
Yeni yıl umutlar yeşertsin.
Yeni yıl mutlu olsun ("kutlu" değil "mutlu". Kutsal olana değil, akla, insanın yaratıcı, zorlukların üstesinden gelici aklına ve yalnız ona gereksinimimiz var).
Gece yarısı anneciğine küçücük bir armağan sunan, gözlerinin içi gülen oğulcuğa, kıza...
Geceyarısı bunca yıllık evliliğinin eskimeyen aşkı karısına-kocasına sokulup yanağına bir yeni yıl öpücüğü konduran kadına ve erkeğe...
Geceyarısı yarine, sevdiğine, aşkına sımsıkı ve hilesiz sarılıp, tam da geceyarısı doyasıya öpüşen delikanlı ve genç kıza...
Yorgun saat geceyarısını çalıp, ışıklar gözkırptığında kızına ve oğluna, torunlarına ve insanlığa mutluluklar dileyen nineye ve dedeye...
Askerdeki oğlundan, dağdaki oğlundan bir "ölmedi, yaşıyor" haberciği için bekleşen annelere ve babalara...
Geceyarısı bir hapishanenin soğuk hücresinde tek battaniyenin altına üç kişi girip, üstlerine bir plastik örtü daha çekip soğuktan titrerken gecenin yarısına gelindiğini, yeni bir yıla girildiği fark bile etmeyen delikanlılara ve genç kızlara...
Sizler bu yazıları, bu haberleri okuyun; televizyonunuzun başına oturup dünyada ne olup bittiğini olabildiğince doğru ve iyi ve çabuk öğrenin diye gece ve gündüz kamerası sırtında, mikrofonu elinde, kalemi cebinde, bilgisayarı omuzunda koşuşturan, çabalayan, çalışan medyanın gencecik habercilerine, emekçilerine...
Yeni yıl mutluluklar getirsin, umutlar kanatlandırsın...
Yukarıdaki paragraflarda sayıp döktüklerimin hepsi bu umutları, bu esenliği, bu mutluluğu hak ettiler.
Unuttuklarım varsa siz ekleyin. Unutmadığım, bilerek isteyerek, hınzırca bir tad alarak bu paragraflara katmadıklarımı eklemeye ise sakın kalkışmayın.
* * *
Bu "intermezzo" da burada bitsin.
Yarın nasıl olsa "tragedyalarımıza" yeniden döneceğiz...