23 Kasım 2020

Yav Reis, gel şunu bir daha düşün!..

Meselâ Reis, geleceğimizi birlikte tasavvur ettiğin AB'de "kamu ihale yasası"nı 17 yılda 191 kez değiştiremezsin. AB standartlarına uygun tek bir kamu ihale yasası vardır ve sen de o yasaya kayıtsız koşulsuz uymak zorunda kalacaksın

Başlıkta "Reis" dedim diye sağa sola öne arkaya bakınma. Karadenizdeki taka reislerine seslenmiyorum herhalde. Bu memlekette Reis denince sadece sen anlaşılıyorsun artık. AKP Reisi, cumhurun Reisi, hükümetin Reisi, AKP medyasının Reisi, AKP yargısının Reisi, falan filân…

İki gün önce senin partinin Kütahya il kongresine sanal ortamda bağlanıp bir konuşma yaptın. Orada bir cümle var. Aynen aktarayım:

"Kendimizi başka yerlerde değil, Avrupa'da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile birlikte tasavvur ediyoruz."

Konuşmanın geri kalan bölümlerini boş ver. Onlar laf olsun torba dolsun kabilinden bildik ve ister istemez ezberlediğimiz cümlelerdi.

Ama yukarıda aktardım cümle çok farklı, çok önemli. Okuduğumda şaşırıp kaldım. Acaba yanlış okudum diye bir daha, sonra bir daha okudum. Yazıyla yetinmedim, videosunu buldum, sabırla o cümleye kadar dinledim ve o cümleye gelince iyice dikkat kesildim. Evet, aynen öyle söylemişsin…

* * *

Bundan 18 yıl önce, yani iktidara geldiğin yılların başlarında generaller darbe yapıp seni devirmesin diye Avrupa Birliği'ne (AB) yanaşmıştın. "Bizi üye olarak almazlarsa Kopenhag kriterlerinin adını değiştirir Ankara kriterleri der yolumuza devam ederiz" gibi çok firaklı lâflar bile ettiydin ama sonra çabuk ayıldın. Son yedi – sekiz yıldır senden Avrupa Birliği'nin ne kadar berbat, bize ne kadar düşman, bizi üye almayı düşünmeyip oyalayan bir "Hristiyan kulübü" olduğunu, ayrıca doları, Euroyu yukarılara çıkarıp bizi mahvetmek isteyen "dış mihraklar"ın göbeğinde yer aldığını filan dinledik. "Bunlar nazi" filan bile dedin Reis…

Sonra şimdi durup dururken:

"Kendimizi başka yerlerde değil, Avrupa'da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile birlikte tasavvur ediyoruz."

Yav Reis n'aptın?

Bunun ne anlama geldiğini, başına neler geleceğini hiç düşünmedin mi?

* * *

Şimdi bak Reis: Ben oralarda 12 yıl yaşadım. Sonrasında da meslek gereği sık sık, hatta fazla sık gittim geldim. İki yıl önce senin yargı aygıtı bana yurtdışı yasağı koyunca ben gidemiyorum diye onlar, yani Avrupalı meslektaşlarım bana gelmeye başladılar ve hâlâ da geliyorlar. Bana Türkiye'de olup bitenleri soruyorlar, değerlendirmemi istiyorlar.

Yani oraları, oralarda hüküm süren zihniyet(ler)i iyi bilirim. O yüzden iki gün önceki gelen beklenmedik "açılım"ınla ilgili seni uyarmaya karar verdim.

Şimdi:

Bu yeni açılımınla iyi ediyorsun Reis. Gümrük Birliği sayesinde oraya mal satmaya, oradan gümrük duvarlarına filan çarpmadan, gümrük vergilerine filan takılmadan mal almaya yani "iş yapmaya" devam edeceksin. O yüzden iyi ediyorsun, isabetli bir tercihte bulunuyorsun..

Ayrıca AB'nin "anayasa"sı sayılan iki temel belgeden biri olan "Maastricht Kriterleri" açısından da büyük ölçüde iyi ediyorsun. Maastricht kriterleri açıkça şunu buyurur: AB üyeleri serbest piyasa ekonomisini kabul eder ve uygularlar. Sanırım bu kural senin için de ballı börektir.

Ama dikkat et: "Tümüyle iyi ediyorsun" demedim, "Büyük ölçüde iyi ediyorsun" dedim. Yani bazı zorlukların, seni sıkıntıya sokacak bazı sıkıntıların olacak. Bir gazete yazısında hepsini anlatamam. Ama yeterli olacağını sandığım bir örnek vereceğim.

Meselâ Reis, geleceğimizi birlikte tasavvur ettiğin AB'de "kamu ihale yasası"nı 17 yılda 191 kez değiştiremezsin. AB standartlarına uygun tek bir kamu ihale yasası vardır ve sen de o yasaya kayıtsız koşulsuz uymak zorunda kalacaksın. Kahve sohbetlerinde bile "beşli çete" diye anılmaya başlayan sevgili müteahhit şirketlerin bundan hoşlanmayacaklar. Ama çare yok. Ya AB ilke ve kuralı ile bir gelecek tasavvur edeceksin ya da AB dışında kalacaksın.

Ama senin için asıl sorun bunlar değil. Zaten bu uyarıyı da o yüzden yapıyorum. AB'yi AB yapan ve "AB anayasası" sayılan iki temel belgeden ikincisinin adı "Kopenhag kriterleri"dir.

Reis, maalesef "Kopenhag Kriterleri"ne de eksiksiz uymak zorunda kalacaksın.

Bu kriterler uzun bir metin oluşturuyor. Adamlarına söyle Google girip sana tüm metni türkçeye çevirip versinler ve dikkatle oku.

Ben şu kadarını söyleyeyim: O kriterlere göre kuvvetler ayrılığı ilkesine tartışmasız uymak zorundasın. Yani başkanlık sistemi de olsa, güçlendirilmiş ya da güçlendirilmemiş parlamenter sistemle de olsa kuvvetler ayrılığı AB'de olmazsa olmaz koşuldur. Sakın "Anayasa'da yazarız ama uygulamayız" gibi bezirgan kurnazlıklarından medet umma. Oradaki iktidarın tepelerinde yer alan siyaset esnafı göz yummak istese bile AB'de bu konularda kaçamağa olanak tanımayan çok güçlü bir demokrasi kültürü ve o kültürü ödünsüz savunan demokrasi cephesi var.

Reis, üzüleceksin ama zorunluluklar ve senin için zorluklar bundan ibaret değil. Daha çok var ama yerim dar. Hiç olmazsa başlıklarını sayayım:

Bağımsız yargı, kısıtsız basın özgürlüğü, şiddete başvurmamak koşuluyla izinsiz habersiz gösteri ve yürüyüş özgürlüğü ve çerçevesi ince ince çizilmiş hukuk devleti ilkeleri.

Bunlara uymayan üyelerin başına neler geleceğini, onlara hangi gözle bakılacağını ve ne gibi yaptırımlarla karşılaşacaklarını bizim (senin değil bizim) Sezin Öney Duvar internet sitesinde herkesin anlayabileceği açıklıkta yazdı. O iki yazıyı buraya bırakayım, senin vaktin olmasa bile adamların okusunlar ve sana anlatsınlar. 

Tıklayın | 2 trilyon Euro havada kalınca...

Tıklayın | Avrupa Birliği’nde üyelere de 'Kopenhag Kriterleri'

* * *

Seni uyarıyorum Reis.

"Kendimizi başka yerlerde değil, Avrupa'da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile birlikte tasavvur ediyoruz." dedin ya, gel bunu bir daha düşün.

Ya vakit varken vaz geç ya da…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"