29 Ağustos 2020

Yaslıyız; "mavra dükkânı" bugün kapalı

Kanıtsız tanıksız, sadece "gizli tanık"a dayanan bir yargı sürecinden söz ediyoruz. Ebru Timtik'i öldüren bu yargı sürecidir. Başka adreslerde katil aramaya gerek yok

Cumartesileri Tırmık'ta uçuk kaçık, neşeli mavralar yazılacaktı…

Bu cumartesi öyle olmayacak. "Mavra dükkânı" bugün kapalı kalacak…

Yaslıyız… Öfkeliyiz… Kederliyiz…

Gencecik bir kadın, bir hukukçu, Ebru Timtik adalet aradı, çaresiz kaldı; bedenini mermi yapıp namluya sürdü ve öldü…

Hayır, ölüm oruçlarının çare ve çözüm olmadığı üstüne bugün paragraflar sıralanmayacak.

Hayır, bugüne dek, ölüm orucunu bir eylem modeli olarak benimseyen örgütler, örgütlenmeler üstüne yazılmayacak. Bugüne dek devlet zorbalığını gerileten bir ölüm orucu eylemi yaşanmadığı anlatılmaya çalışılmayacak…

Hele Ebru Timtik'in ölüm haberinin hemen ardından sosyal medyada klavyeye yumulan yiğitlerin Ebru Timtik'in eylemini kutsayan ya da Ebru Timtik'in eylemini yadsıyan yorumlar, yorum kırıntılarıyla ilgilenilmeyecek…

Bir kadın, fotoğraflarında duru yüzüyle gözlerimizin içine bakan, güldüğünde gözlerinin içi gülen gencecik bir kadın "adil yargılanma hakkı"nı savundu, o hakkı devletin zorba gücünün elinden almak için bedenini ortaya koydu ve yenik düştü.

O kadar.

* * *

Ebru Timtik'in eylemi üstüne, onun eylemini kutsayanlar, destekleyenler üstüne, onun gibi ölüm orucuna yatmış bir başka avukat, Aytaç Ünsal üstüne yazılmayacak.

En azından bugün yazılmayacak…

Ama devlet zorbalığının ete kemiğe büründüğü ÇHD (Çağdaş Hukukçular Derneği) davası üstüne yazılacak.

Keza bağımsız yargı olduğu iddialarını ahlâksızca yineleyenlere inat "AKP yargısı" olmayı seçmişler üstüne kısa da olsa yazılacak.

* * *

AKP iktidarının Gülen Cemaati ile sarmaş dolaş olduğu ve darbeci generalleri yargılama bahanesiyle ordudaki Kemalist subayları tasfiyeye yönelen Ergenekon Davaları sırasında gizli tanıklık kurumlaştırıldı.

Yani hukuka saplanan bu kirli bıçağı da AKP iktidarına borçluyuz.

AKP savcıları kanıt ve tanık bulamadıkları iddianameleri "gizli tanık" denilen, ne idüğü, kim olduğu belirsiz, gizli duruşmalarda kendilerine ezberletilenleri bülbül gibi öterek yineleyenlerin "ifadelerine" dayandırdılar.

ÇHD'li avukatları onlarca yıla mahkum eden savcı bütün iddiasını gizli tanık'ın ifadesine dayandırdı; hüküm kesen mahkeme de bu iddianameyi ve gizli tanık denen uğursuzun ipe sapa gelmez suçlamalarını benimsedi ve ÇHD'li avukatları ağır hapis cezalarına mahkum etti.

Ebru Timtik'i öldüren işte tam da bu yargı sürecidir.

Başka adreslerde katil aramaya gerek yok. Kanıtsız tanıksız, sadece "gizli tanık"a dayanan bir yargı sürecinden söz ediyoruz.

Adil yargılanma hakkı için bedenini ortaya koyan iki avukatın taleplerine kulaklarını pişkince tıkayan mahkeme, yüksek mahkeme, en yüksek mahkeme ve Adalet Bakanlığı bürokratları el ele verdiler ve Ebru Timtik'i ölüme götüren süreci donuk gözlerle izlediler.

Unutulmasın, 1996 ve 2000 yıllarındaki ölüm oruçları hapishanelerde koğuş sisteminden tek, çift ya da üç kişilik hücrelerden oluşan F tipi hapishanelere geçilmesine karşı direnmek üzere başladı ve yürütüldü. Birkaç örgütün önerdiği ve savunduğu bir eylemler dizisiydi.

2020 yılında Ebru Timtik'in can verdiği ölüm orucu ise sadece ve sadece evrensel hukukta yeri olan bir hakkı, adil yargılanma hakkını savunmak üzere başlayan bir eylemdi ve sonuna kadar da bu ekseni hiç yitirmedi.

Bu fark önemlidir ve Ebru Timtik'in ölümü üstüne yazan çizenler bunu gözardı etmemelidirler.

* * *

Şimdi bu yazıyı noktalayalım ve öfkemizle, kederimizle başbaşa kalıp susalım…

Yaslıyız…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"