02 Aralık 2010

Wikileaks’sız Bir Yazı

... Wikileaks sadece dünyadaki siyaset ve diplomasi aleminin tepesine değil bizim mesleğin de tepesine çöktü...

Dün sabah Açık Radyo’da, Wikileaks gibi bir “pınar”ın tadını en iyi çıkarabileceklerden Ömer Madra bile “Bir sürü başka olay var ama Wikileaks’den fırsat bulup onları ele alamıyoruz” diye yakınıyordu. 
Haklı. 
Wikileaks sadece dünyadaki siyaset ve diplomasi aleminin tepesine değil bizim mesleğin de tepesine çöktü.
Ama bugün yeni dosyalar (bu yazının yazıldığı saate kadar) henüz açılmadı; üstelik daha binlerce ve binlerce belge var sırada bekleyen. O yüzden bir günlük bir mola verebiliriz...
Bence verelim de...
Çünkü gazetelerin birinci sayfalarına  yansımayan, ülke aydınlarının, hele hele kadınlarının “Kuzum bu ne bu böyle? Bu ne kepazeliktir; bu nasıl bir zihniyettir” çığlıklarına konu olmayan bir “Toplu Evlendirme Şöleni” yaşadık. AKP’li  mollalardan birinin başında bulunduğu Bağcılar Belediyesi nişanlanmış ama yoksullluk yüzünden evlenemeyen 50 genç kadın ve erkeği “15. Geleneksel Toplu Evlendirme Şöleni” ile başgöz edip gerdeğe soktu.
“Eeee, ne var bunda” demeyin.
Devamı var:
Bağcılar Olimpik Spor Salonu'nda yapılan şölenin açılış konuşmasını, Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı yaptı ve “Bir insan için en büyük zenginliğin aile olduğunu” söyledi ve evlenen çiftlere bu zenginliği kaybetmemeleri tavsiyesinde bulundu.
Ne tuhaf, AKP Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın açılışını yaptığı, Fetullah Gülen cemaatinin legal kurumsal yüzü Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın düzenlediği, 53 ülkeden 600 akademisyenin katıldığı Avrasya Platformu 1. Aile Konferansı’nda oturum konularından biri de “Din, Gelenek ve Modernite Bağlamında bir Değer Olarak Aile” idi ve bu oturumun sonuç bildirgesinde  “Din temelli nikahın tanınmamasını ve meşru sayılmamasını kınıyoruz; insan neslinin devamı için aile kurumuna devlet politikalarıyla sahip çıkılmasını istiyoruz; çekirdek ailenin geniş aile ile eklemlenmesinde yarar görüyoruz” gibi  ilkelerin benimsendiği açıklandı. (Meraklısı Marks ve Engels’in “Kutsal Aile”,  Engels’in “Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni” kitaplarını bulup iyice bir okusa, okuduysa bir daha okusa iyi olur).
Yoksul çiftlere belediye kasasından kuaförlü, gelin arabalı, şehir turlu, düğün yemekli “Toplu Evlendirme Şöleni”nde nikah öncesinde yemin ettirildi. Bir görevli yemin metnini okudu. Önce gelinler, ardından da damatmlar yemini hep bir ağızdan tekrarladılar.
Önce gelinler: “..."'En az üç hayırlı evlat yetiştirmeye çalışacağıma ve hesapsız alışveriş yaparak bütçemizi zorlamayacağıma söz veriyorum” dediler.
Ardından damatlar,”En az üç hayırlı evlat yetiştirmeye çalışacağıma, cicim ayları kavramını ortadan kaldırıp seni bir ömür boyu mutlu edeceğime, şans oyunları ve kahvehane kültüründen uzak duracağıma, özel günlerimizi unutmayacağıma söz veriyorum" dediler.
Sonra?...
Sonra onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine... Diyeceğim ama  yoksulluktan düğün yapıp nikah kıyamayan  bu gencecik kadın ve erkeklerin zorunlu yemin ederek yükümlendikleri üç çocuğa nasıl bakacaklarını da düşünmeden edemiyorum.
Hani Türkçe’de bir atalarsözü var “İmam hapşırırsa cemaat nezle olur” denir (Yoksa bu  değil miydi. Daha ayıp bir söz dizisi miydi? Neyse)  Başbakanın herkese, her fırsatta “Üç çocuk yapın” öğüdü, hatta talimatı verdiği bir ülkede Bağcılar belediye Başkanının “Eğer nüfusumuzun azalmasını istemiyorsanııııız...” diye başlayan konuşmasının ardından üç çocuk yemini ettirmesi de doğal olsa gerek.
Bize kalan tek teselli de “İyi ki Başbakanın üç çocuğu var, ya yedi çocuğu olsaydı” demekten ibaret...
Ne dersiniz Wikileaks’e mola vermeye değer bir haber değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"