01 Eylül 2019

Vira Demir'den Pupa Yelken'e: T24

T24 bir başarı öyküsü; bunu bağımsız ve evrensel gazetecilik ilkelerinden başka hiçbir kurala bağlı olmaksızın var olmasına ve bunda ısrar etmesine borçlu

Önce kişisel bir anı. Ama sıradan bir anı da değil. Kişisel "tarihim"de bir dönemeç...

Bundan on yıl önce, Mısır'da, tam Kefren Piramidi’nin dibindeyken, "Yasak biliyorum ama şu dev yapıya tırmansam, tepesinden çöle baksam" diye kafamdan uçuk düşünceler uçuşurken telefon çaldı. Doğan Akın'dı...

- Abi bir internet gazetesi kuruyoruz. Varsın değil mi?

Fark ettiniz değil mi? Cevabı biliyor, sadece sağlama bağlamak istiyor.

O bildiği cevabı aldı, telefonu kapattı; ben yanımdakilere "Galiba benim acele İstanbul'a dönmem gerekiyor. Bir internet gazetesi kuruyoruz da..." dedim.

Dalga geçtiler:

- Saçmalama. Gezi zaten yarından sonra bitiyor. Senin internet gazetesi o kadar beklerse kıyamet kopmaz, medya çökmez...

Haklıydılar.

İstanbul'a döndük ve tek başıma yaş ortalamasını epey yükselttiğim genç bir ekiple harikulade bir gazetecilik serüvenine başladık...


Aydın Engin, T24'ün Sıraselviler'deki ilk ofisinin terasında...

*   *   *

Buraya kadarı kişisel bir anıydı.

Ama gazeteci olarak bizler, okur olarak sizler, Türkiye'de ve bütün dünyada, daha önce benzeri olmayan yepyeni bir dönemi yaşıyoruz...

Kağıda basılı gazeteler son demlerini yaşıyorlar. Tartışılan "daha kaç yıl sürecek" sorusundan ibaret. Kimileri "Yav zaten bitti basılı gazete dönemi" demekte, kimi iyimserler "Daha en az on beş, yirmi yıl sürer" diye umutlanmakta, tutucular ise "Kağıt hışırtısından, kağıt kokusundan uzak gazete  mi olurmuş" diye homurdanmakta...

Size üç sayısal veri sunayım, kağıt gazetelerin ömrü ile ilgili kararı kendiniz verin:

1997'de Türkiye'de ulusal çapta dağıtılan gazetelerin günlük net satışları toplamı 7,2 milyondu. 2009'da bu sayı 4,15 milyona indi. Ağustos 2019'da 1 milyon 800 bin. Yön hep aşağı doğru.

Dünyada da bu böyle. Tirajlar düşüyor, reklam gelirleri de düşüyor. Kağıt gazeteler can çekişiyor, uzatmaları oynuyor. Kimileri artık oynamıyor. Saygın Indipendent artık kağıttan değil, bilgisayar ekranından okunuyor. Ünlü The Guardian'ın ne zaman kağıt baskıya son verip digital baskı dediğimiz internet üstünden ve bilgisayar ekranından okunacağı artık güncel tartışma. The New York Times (NYT) basılı gazeteyi 2020'de mi, 2021'de mi sadece abonelere satacağı, bayilerden satışa son vereceği ve esas okur kitlesinin internet okuru olacağı konusunda karar aşamasında. 

Evet, bütün dünyada kağıda basılı gazete dönemi sona eriyor.

Öyle ya, gazete hazırlanacak da, akşam rotatif denen dev baskı aygıtlarında basılacak da, gece kamyonlara yüklenip ülkeye dağıtılacak da, sabahleyin kamyonetlerle uç bayilere ulaştırılacak da, okur yağmur çamur, soğuk sıcak demeden evden çıkıp bayiye gidip parasını bastırıp gazetesini alacak da...

Günümüzde kimse bu kaplumbağa hızıyla işleyen medyayı artık haber ve yorum kaynağı olarak görmüyor. Işık hızıyla habere yoruma ulaşmak varken ve üstelik "bedava" iken kim "Ah, ah, gazete hışırtısı, kağıt kokusu" diye nostaljik türküler söyler ve dinler?


T24'ün İstiklâl Caddesi'ndeki ofisinde...

*   *   *

İşte T24 on yıl önce bu büyük dönüşümün henüz ayak sesleri duyulurken doğdu ve bugün on yılı geride bıraktı. On yılı -meslek deyimiyle söylersek- "hep üstüne koyarak" geride bıraktı.

T24 pek çok okur ve pek çok meslektaş için bir başarı öyküsü. Bunu tümüyle bağımsız ve evrensel gazetecilik ilkelerinden başka hiçbir kurala bağlı olmaksızın var olmasına ve bunda ısrar etmesine borçlu.

Şu ilerlemiş yaşımda bu harikulade meslek serüveninin doğumundan beri içinde olmanın gururu ve övüncü bana yetiyor...

On yıl önce T24'de yayınlanan ilk Tırmık'ın başlığı "Vira demir" idi.

Bugün "Pupa yelken" oldu.

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"