30 Kasım 2021

Varan bir: 4 Aralık'ta Mersin'de

Hep CHP yönetimi eleştirilir. Bu kez CHP seçmeni de bir sınav eşiğinde

CHP, Meclis'te AKP'lilerle lâf yarıştırmayı muhalefet sayan ve sanan anlayışı terk mi ediyor?

CHP üstüne konuşuyorsak yoğurdu üflemekten vazgeçmemek gerekir. Ancak bu yiğidin hakkını yiğide teslim etmeye de engel olmamalı.

"Adalet Yürüyüşü" değerli bir çıkıştı. Ankara'da birkaç yüz kişiyle başlayan yürüyüş İstanbul Maltepe'de birkaç yüz bin kişiye ulaşmıştı.

Sonra uzun bir suskunluk dönemine girildi. Yine o bıktırıcı lâf yarışları öne çıktı.

Derken Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu bu yılın Eylül ayında Meclis'te üçüncü parti konumunda olan, 6 milyonu aşan bir seçmen kitlesine yaslanan HDP'nin Kürt sorununun çözümünde meşru bir muhatap olduğunu ilan etti.

Bu çıkış AKP ve koltuk değneği MHP'yi ürküttü, CHP içindeki Türk milliyetçisi kanatları ise -futbol deyimi ile- ters köşeye yatırdı.

Ardından yine Kılıçdaroğlu'dan "helâlleşme" çıkışı geldi.

Besbelli Kemal Kılıçdaroğlu, kırk yıllık CHP'de bir şeyleri harekete geçiriyor. Tıpkı 1966 – 1967 yıllarında Kamil Kırıkoğlu, Selahattin Hakkı Esatoğlu, Bülent Ecevit gibi CHP'nin ağır toplarının başlattığı "ortanın solu" hareketi gibi.

Şimdi de "Haydi meydana" çağrısı…

İlki bu hafta sonu, cumartesi günü Mersin'de. Hani şu AKP Reisi'nin de miting yaptığı ve alanı dolduramadığı Mersin'de. Nitekim Mersin Valisi muhaliflere karşılaştırma fırsatı tanımamak için mitingin o alanda yapılmasına izin vermedi, stadyumun bitişiğindeki boş alanı gösterdi…

Bizim Ankara'daki çalışkan karınca Eray Görgülü arkadaşımız mitinglerin süreceğini bildiriyor. Aralık'ta pas geçilecekmiş ama yeni yılın ilk ayından itibaren mitingler dizisine başlanacakmış.

Yani CHP'de yine bir şeyler hareket ediyor ve sanırım CHP bunu Kılıçdaroğlu'nun ataklarına borçlu.

Umalım ve dileyelim bu ataklar sürer; CHP lâf yarışından ibaret bir muhalefet anlayışını bırakır; iktidar yolunu açmak, etki ve seçmen alanını genişletmek için o hantal çizgisini terk eder; kendini "Ama biz Cumhuriyet'in kurucu partisiyiz" diye avutup "müebbed ana muhalefet partisi" olma kaderini değiştirmeyi başarır.

* * *

Benim gibi CHP'li olmayan, sosyal demokrat da olmayan biri bile CHP'nin yeni yönelimleri üstüne bunları yazıyor ve düşünüyorsa CHP kitlesinin de heyecanlanması, partisini sahici bir sosyal demokrat partiye dönüştürecek adımlara ayak uydurması, dahası parti yönetimini bu yönde yüreklendirmesi beklenir.

Hep CHP yönetimi eleştirilir.

Bu kez CHP seçmeni de bir sınav eşiğinde. Partinin yeni yönelimlerini daha da ileri taşımak, ülkedeki diğer demokrasi güçleri ile kucaklaşması için destek vermek partili olmanın bir gereği değil mi?

Yok bu yönelimlere itirazı varsa, benimsemiyorsa, "Türk milliyetçiliği"nden ibaret yürekler acısını bir çizgiyi sürdürmeye kararlıysa, işte Akşener'in İyi Partisi; işte 1969'un "Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi"nden dönüşe döne bugünkü malûm partiye ulaşan Perinçek'in partisi.

* * *

4 Aralık Mersin mitingi resmi olarak bir CHP mitingi. Sanırım tek konuşmacısı da Kemal Kılıçdaroğlu olacak.

Ama bu mitingin bir CHP miting olmasının ötesinde bir anlamı var. Acaba miting alanında kendilerini muhalefet olarak tanımlayan partilerin hangilerinin üyeleri, seçmenleri buluşabilecek?

Mitingin ana eksenini "hemen seçim, erken seçim" çağrısı oluşturuyor. O yüzden alanda buluşan muhalefet güçleri önemli ve anlamlı ve olası bir seçimin sonucuna ilişkin ipuçları içeren bir gösterge olacak.

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim