03 Şubat 2009

Valla Haklı Olan Veli Küçük...

Bence bizim mütekait generallere bir haller oldu. Emeklilikleri öncesinde Genel Kurmay Başkanlığı gibi çok önemli görevler üstlenmişlerdi...

Bence bizim mütekait generallere bir haller oldu. Emeklilikleri öncesinde Genel Kurmay Başkanlığı gibi çok önemli (Türkiye söz konusu olduğuna göre hatta “çok, çok, çok” önemli) görevler üstlenmişlerdi. Şimdi emekliler ve yine “çok, çok, çok” önemli konularda “çok, çok, çok” tuhaf açıklamalar yapıyorlar.
Bakın bir örnek : Emekli orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, kendisi gibi emekli general Veli Küçük hakkında “.....Ben Veli Küçük denen o adamı tanımam” dedi.
Buyrun burdan yakın...
1994 – 1998 yılları arasında Türk Silahlı Kuvvetlerin en tepesinde orgeneral İsmail Hakkı Karadayı oturuyordu. Veli Küçük ise 1996’ya kadar Kocaeli Jandarma Alay Komutanı idi. Gazetelerde, TV’lerde Veli Küçük’ün adı haftada en az iki kez geçiyordu. Çünkü o yıllarda Kocaeli, Adapazarı, Düzce bölgesinde haftada en az iki kez Kürt “işadamları”nın elleri arkadan bağlanmış, enselerine birer, bazan ikişer kurşun sıkılmış cesetleri bulunuyordu.
Yani dönemin Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Karadayı bu cinayet haberleriyle ilgili olarak kapısının önünde nöbet bekleyen eri çağırıp “Oğlum bu faili meçhul cinayetler neyin nesidir” diye sorsa er hazırola geçip duraksamadan “Adapazarı – İzmit – Düzce üçgeni komutanım” der, ardından da “Veli Küçük albayımın alay komutanı olduğu bölge” diye eklerdi.
Bitmedi. Veli Küçük 1996 yılında tuğgeneralliğe terfi etti. O terfi kararının alındığı Askeri Şura toplantısında Orgeneral Karadayı Genel Kurmay Başkanı olarak oturuyordu. Eh, sözkonusu terfi de üstteğmenlikten yüzbaşılığa değil, albaylıktan generalliğe terfiydi ki Şura’da generalliğe terfi edeceklerin her biri üstünde kılı kırk yararcasına durulduğunu bizim ortaokul ikiden terk manav Sabri bile biliyor.
Bu lafları gazetelerde okuyan emekli ve tutuklu general Veli Küçük pek alındı; eski komutanına bir mektup yolladı ve şöyle dedi:
...Sayın komutanım; gazetelerde beyanınızı okudum. Ben 1996 yılında Jandarma Genel Komutanlığı kadrosundan sınıf subayı olarak terfi ettim ve Tuğgeneral oldum. 2000 yılında emekli oldum. Siz emekli oluncaya kadar emrinizde çalıştım. Ben emekli Jandarma Tuğgeneral Veli Küçük'üm. Sürç-ü lisan olarak kabul ediyorum, 'O adam’ değilim...
Allah için söyleyin Veli Küçük haksız mı ?
* * *
Bir örnek daha: Bir başka eski Genel Kurmay Başkanı, şimdi emekli orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu kendisine yöneltilen Veli Küçük’le ilgili bir soruyu şöyle cevapladı:
“Ben Veli Küçük'ü tanımam. Ben de televizyona yansıyan sivil görüntülerinden tanıdım. Ama sonradan anlıyorum bu benim adımı kullanmış. Cumhuriyet Gazetesinin hisseleri ile ilgili olarak bazı görüşmeler yapmış, ‘Yukarısı da böyle istiyor' falan demiş galiba, herhalde yukarıdakiler derken beni kastetmiş. Ben o zaman Genelkurmay Başkanıydım. Ama böyle bir olaydan haberim bile yok. Cumhuriyet gazetesinin hisselerini falan bilmem. Ama bu Veli Küçük'ün adımızı kullandığı anlaşılıyor”.

Buyrun bir tane daha yakın...
Orgeneral Kıvrıkoğlu 1998-2002 yılları arasında Genel Kurmay Başkanıydı. O yıllarda gazete sayfalarında Veli Küçük’ün hem Giresun Jandarma Alay Komutanı olarak marifetleri, hem TBMM Susurluk Komisyonu’na ifade vermeye tenezzül etmeyişi üstüne çarşaf çarşaf haber çıkıyordu.
Haydi Kıvrıkoğlu bunları TV’lerden izlemedi, gazetelerden okumadı; peki 2000 yılı Yüksek Askeri Şura toplantısında Veli Küçük’ün emekli edilişinden de mi haberi olmadı dersiniz? Hani emekliye ayrılan yaşı geçkin bir astsubay değil de anlı şanlı bir tuğgeneral idiydi de ondan sordum...
Nitekim Veli Küçük bu laflardan da pek alındı ve eski komutanına saygılı bir dille “teessüf” etti.
Allah için söyleyin, Veli Küçük haksız mı ?
* * *
Bütün bunlardan ben tek bir sonuç çıkarabiliyorum: Her iki orgeneral de “Veli Küçük’ü tanımıyorum” derken herhalde yalan söylemediler. Çünkü ortaokul ve lisedeki askerlik derslerinde bana “Türk askeri yalan söylemez” diye öğretildi. Sıradan asker yalan söylemez de koskoca orgeneraller mi yalan söyler yani? Olacak iş değil.
Keza her iki orgeneral herhalde korkuya kapıldıkları için Veli Küçük’ü çok (yani çok, çok, çok) iyi tanıdıklarını inkar etmeye çalışmıyorlar. Çünkü ortaokul ve lisedeki askerlik derslerinde bana “Türk askeri korkmaz” diye öğrettiler. Eh, rütbesiz er korkmazsa, koskoca dört yıldızlı generaller “Başım belaya girecek galiba. En iyisi inkar edeyim” diye korkup yalan söylemez değil mi? Bu da olacak iş değil.
Bu durumda geriye tek seçenek kalıyor. Olsa olsa her iki general, genel kurmay başkanlıkları döneminde vakitleri olmadığından gazete okumamışlar, TV izlememişler; emekliliklerinde ise herhalde paraları çıkışmadığından gazete okumuyorlar; elektrik giderlerini kıstıklarından TV izlemiyorlar. Başka bir açıklama bence mümkün değil.
* * *
Bu durumda her iki emekli paşaya destek çıkmak boynumun borcudur.
Değerli paşalar! Madem gazete alamıyor, TV izleyemiyorsunuz, buyrun size bu fukara gazeteciden bir kıyak: Nasıl olsa bulunduğunuz lojmanlarda bilgisayar vardır. Oturun başına. Önce WWW yazın. Korkmayın bunlar Kürtlerin “W”si değil, mesela Washington’un W’si. Evet üç WWW sonra nokta, sonra tempo24, yine nokta, com, bir nokta daha, son olarak da tr yazın ve üstünde enter yazan tuşa basın. 30 gazete almanıza, 130 TV kanalı izlemenize gerek yok. Bütün haberler elinizin altında, gözünüzün önünde.
Haaa, bir de ekranın sağ üst köşesinde küçük bir kutu var. Onun içine “Kıvrıkoğlu, Karadayı, Veli Küçük, Ergenekon, Susurluk” yazın ve o enter tuşuna bir daha basın. Tamam mı ? İşte başarıyla Googel’ladınız
Önünüze açılan ekranda neler bulacaksınız neler !..

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"