11 Şubat 2013

Uzlaşmada Kimse Tam Mutlu Değildir

Karşılıklı epey demeç verildi; Kürt sorununda barışçıl çözüme giden yol üstüne epey umut yaratıldı

 

Karşılıklı epey demeç verildi; Kürt sorununda barışçıl çözüme giden yol üstüne epey umut yaratıldı.

Yani epey alamet belirdi.

Okurun “Gazeteci amma da uçmuşsun ha”  diyemeyeceği siyasal senaryolar üretilebilir.

Ben bir senaryo ürettim bile.

Buyrun:

TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ndan sonuç çıkmayacak.

Bu arada hızlandırılarak süren müzakerelerde Kürt siyasal hareketi ile AKP yeni bir anayasanın temel ilkelerinde uzlaşacaklar. Anayasal ilkelerin yanısıra bazı pratik konularda da anlaşma sağlanacak.

Örneğin Öcalan’ın  hapislik koşullarının iyileştirmesi, KCK tutuklularının  tutuksuz yargılanmasını sağlayacak yasal değişiklikler, hatta dağdan ovaya iniş için af benzeri düzenlemeler filan olacak.

Anayasal ilkelerde ise etnik vurgu yapmayan bir yurttaşlık tanımı, yerel yönetimlerde Avrupa özerklik koşullarının gerisinde kalmayan tanımlamalar, Anadilde eğitimin önünü tıkayan Anayasal maddelerin iptali filan yer alacak. Ama aynı ilkelerde  başkanlık sistemi değilse bile yarı başkanlık gibi yürütmenin güçlendirildiği kurallar da yer alacak.

Her iki taraf, ötekine güvenmediğinden bu uzlaşma’yı yazılı hale getirecek ve ayrıntılarına kadar  belirleyecek. Sonra da uygulamaya geçilecek.

AKP ile BDP’nin milletvetkili sayılarının toplamı yetmediğinden yeni Anayasa reperanduma sunulacak.

Bu uzlaşma CHP ve MHP kesimlerinde çok şiddetli, AKP’nin milliyetçi kanatlarında şiddetli tepkiler doğuracak. AKP bunu nasıl göğüsler ya da göğüsleyebilir mi bilemem. Senaryomda o bölümler yer almıyor

Peki bu uzlaşma Kürt siyasal hareketi içinde ne gibi tepkilere yol açacak?

Falcılık yapmam. Ama bu tepkilerin çok büyük olacağını, Kürt siyasal hareketinde çatlaklar doğuracağını filan sanmıyorum.  Hele uzlaşmaya giden müzakere süreci “Diyarbakır – İmralı – Kandil” üçgenindeki iletişim kanalları bugüne göre daha geniş ve işlek tutulursa Kürt siyasal hareketinin  bu uzlaşmayı destekleyeceğini ve daha önemlisi benimseyeceğini düşünüyorum.

Ama bir önceki referandumda “boykot” ya da “hayır” seçeneğinde karar kılmış kişi, grup, hareket ya da partilerin bu kez, bu açık AKP-BDP işbirliği karşısında nasıl bir tutum izleyeceklerini, bu defaki Anayasa referandumunda kullanacakları oy üstünde nasıl bir karara varacaklarını bilemiyorum; kestiremiyorum.

Yazdığım bu siyasal senaryoda bulanık kalan nokta da bundan ibaret…

*    *    *

Baştan yazdım. Bu bir senaryo. Gerçekleşir, gerçekleşmez bilemem; şu an için kimse de bilemez, kestiremez.

Ancak azılı milliyetçi, ulusalcı siyasal güçler dışında Kürt sorununa barışçıl bir çözüm bulunması konusunda itirazı olan yok gibi.

Ama barışçıl çözüm dediğin “Hepimiz kardeşiz” ninnileri söyleyip, “Bütün halklar kardeştir” sloganları haykırmakla gelmez.

Kürt siyasal hareketinin bıkıp usanmadan yinelediği barışçıl çözüme bugünkü verili durumda AKP’nin “He” demesi lazım.

AKP (Tayyip Erdoğan diye de okuyabilirsiniz) yürütme erkini güçlendirecek yargı denetimini zayıflatacak bir sistemi, genel seçimlerden ve yeni cumhurbaşkanı seçiminden önce yeni bir Anayasa ile sağlama bağlamak isteğinde. Bunun içinse Meclis’te BDP milletvekillerince temsil edilen Kürt siyasal hareketinin “He” demesi lazım.

Her iki siyasal gücün “He” demelerinin siyasal dildeki karşılığı uzlaşmadır.

Uzlaşma tarafların görüş ve taleplerinin bazılarından vazgeçerek ortak bir noktada buluşmalarıdır.

Uzlaşma sonunda tarafların hiçbiri tam mutlu olamaz. Çünkü o güne kadar savunduğu görüşlerden, ileri sürdüğü taleplerden ödün vermiştir. Gel gör ki ödün vermeseler, vazgeçmeseler, “He” demeselerdi uzlaşma olmayacaktı.

Pekiiii…

Önümüzdeki günlere damgasını vuracağı besbelli olan müzakere sürecinin sonunda Kürt siyasal hareketi ile  AKP bir uzlaşmaya varamazlarsa ne olacak ?

Bu sorunun “Savaş devam edecek, barış yine bir başka bahara kalacak” cümlesinden öte bir cevabı olabilir mi ?

Peki AKP ile Kürt siyasal hareketi bir uzlaşmaya varırlar ve bu uzlaşma gereği yeni bir Anayasa metni referanduma sunulursa o Anayasaya “hayır” deme ya da “boykot” kararı  alma hangi kaçınılmaz sonucu doğurur ?

*    *    *

Durun hemen uykularınız kaçmasın. Eni sonu bir senaryo okudunuz. Canınızı sıkmayın. Hatta iyice rahatlamak istiyorsanız “Gazeteci amma da uçmuşsun ha” deyip yatın kulağınızın üstüne…

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"