04 Eylül 2013

Türk-İş Başkanı değişmiş !..

Türk-İş Başkanının istifa haberi Pazartesi günü T24’de vardı. Başlığı okudum, ötesini okumadım. Neden istifa etmiş, anlaşmazlık neymiş, nedenmiş merak etmedim. Sonra neden böyle davrandığımı merak ettim. Yeniden habere döndüm. Zaten kısa bir haberdi. Baştan sona okudum.

Türk-İş Başkanının istifa haberi Pazartesi günü T24’de vardı. Başlığı okudum, ötesini okumadım. Neden istifa etmiş, anlaşmazlık neymiş, nedenmiş merak etmedim.

Sonra neden böyle davrandığımı merak ettim. Yeniden habere döndüm. Zaten kısa bir haberdi. Baştan sona okudum.

Merakım devam etti. Öteki gazetelerde turladım. Gözümden kaçtıysa kusur bende. Çok az gazete olup bitene "haber değeri" vermiş; verenler de iç sayfalarda yasak savmacasına göstermiş…

Vay be !

Türk-İş‘in, Türkiye’nin en büyük işçi sendikaları konfederasyonunun başkanı istifa ediyor ve bunda haber değeri görülmüyor.

Dün de Türk-İş yönetim kurulu yeni başkanı seçmiş. Yine T24’de okudum Daha doğrusu göz attım.  Medya yeni başkan konusunda haber değeri görecek mi bilmiyorum. Bunu bugün sabah öğreneceğiz. Ama göstermez, haber değeri tanımazsa şaşırmayacağım…

Ama bir "Vay be" daha demekten de kendimi alamayacağım…

*    *    *

Hayır, buraya kadar yazdıklarıma bakıp bir medya eleştirisi yapacağımı, meslektaşlarımın haber değerlendirme terazisini kınayacağımı düşündüyseniz yanıldınız.

Bence Türk-İş’i, dahası Türkiye işçi sınıfının sendikal hareketini eleştirmek, o konuda kafa patlatmak daha anlamlı ve önemli.

Yaşı uygun olanların 1960’ların sonuna ve ille de 1970’li yılların tümüne damgasını vuran sendikal hareketle bugünü karşılaştırdıklarında benden çok farklı düşünmeyeceklerini sanıyorum.

Yaşı tutmayanların ise "Türk İş mi… Ha işçilerin şeyi…Eeee… Örgütü yani değil mi" gibi safça sorular sorduklarını duyar gibiyim. Hele DİSK desem belki de "O ne abi" filan diye soranlar bile çıkabilir.

Bir zamanlar Türkiye işçi sınıfının sendikal hareketinin en diri, en bilinçli kesimlerini kucaklayan, Türkiye’de sahici bir caydırıcı güç olup sosyalist hareketin ana damarlarandan birini oluşturun DİSK (=Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) bugün ne ve nerede ?

Kamu sektöründe örgütlenmiş olmanın rehavetine kendini iyiden iyiye kaptırmış Türk İş’e ise hiç gelmesek daha iyi. Başkanı istifa etmedikçe adını unuttuğumuz, varlığından haberdar olmadığımız bir örgüte dönüşmüş…

Sorunu sendika yöneticileri ile, o çok aşınmış "Sendika ağaları" edebiyatı ile tartışamayız. Bugün sendikal hareketin anayurdu Avrupa’da da sendikalar derin, çok derin bir bunalım yaşıyorlar. Siyasal ctkisi yüksek sınıf örgütleri olmak bir yana işçilerin ekonomik haklarını savunan örgüt olarak da gitgide üye kaybetmenin, etki yitimine uğramanın derin sıkıntılarıyla boğuşuyorlar.

Ancak durum yine de Türkiye’deki kadar ağır değil.

*    *    *

Ben mesleğe sendika yayınlarında başladım. Tekstil Sendikası, Lastik İş, Gıda İş, Kimya İş, Maden İş gibi sendikaların yayınlarında acemiliğimi ama bir daha hiç tatmadığım heyecanımı yaşadım. O yüzden DİSK çatısı altında Türkiye işçi sınıfının en şanlı ve en önemli direnişlerine, eylemlerine, grevlerine damga vuran bu sendikaların bugünkü etkisizliği ve genel oarak Türkiye sendikal hareketinin bugün içinde bulunduğu durum bana evlat acısı gibi koyuyor.

Ama sanırım evlat acısı gibi duygusal cümleleri bitirip "Günümüzde bu neden böyle" gibi canalıcı bir soruyu tartışmak daha anlamlı…

Yarına…

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"