Bu yazı geçen hafta yazılacaktı. Ama gündem öylesine bindirdi ki yazılsa tuhaf kaçacaktı.
Ama haftaya bir “T24 güzellemesi” ile başlamak şart oldu. Şartı biz yaratmadık. Başbakan yarattı. 28 Şubat’ın yıldönümüne iki gün “28 Şubat kafasını” hiç aratmayacak bir konuşma yaptı; medya patronlarına seslendi ve hoşuna gitmeyen yazarları işaret edip patronlara “Maaşını sen veriyorsun, sorumlusu da sensin, sonuçlarına katlanırsın” dedi.
28 Şubat’ta benzer bir fırça yiyen patronların ne yaptığı biliniyor. Kerameti kendinden menkul general Çevik Bir’in hazırladığı sahte andıçlara dayanarak yazarlarından “istenmeyenleri” kapının önüne koydular...
28 Şubatçılar Sincan’da tank yürütüp ince ayar yapmışlar ve bu kadarı medya patronlarına yetmişti.
Başbakan’ın elindeki silahlar, patronlar açısından bakıldığında çok daha etkili.
Meselâ vergi denetçilerini üstlerine salabilir...
Meselâ medya dışı işlerinde, diyelim enerji ihalelerinde, “Estek köstek, sana yok destek” tekniği ve taktiği ile eşekten düşmüşe çevirebilir...
Meselâ değerli arsaları için istedikleri imar iznini, yapı ruhsatını “Bugün git yarın gel” yöntemi ile çıkmaz ayın son çarşambasına erteleyebilir...
(Şu son üç paragrafı medya patronları okuduysa eminim daha şimdiden dudakları korkudan uçuklamıştır).
* * *
Peki Başbakan’ın tehdidi T24’te ne yazar?
Valla T24 bürosunun “oturak” personeli olan Belde Oral ve ekibi ile Metin Yener ve ekibiyle ve gece kuşumuz Hüseyin Akkaş ile oturup konuştuk. Doğan Akın’la bana söz verdiler. Hiç bir enerji ihalesine girmeyecekler. Ayrıca paraları çıkışmadığı için arsa filan da alamayacaklar.
Yani Başbakan istediği kadar yağıp gürlesin...
T24’ün yazar takımına gelince... Çoğunu teker teker tanırım. Henüz tanışmadıklarım için de “kuvvetli tahmin” kategorisinden söyleyebilirim, onların yazıp çizdikleri üstüne de Başbakan istediği kadar yağıp gürlesin...
Eh rotatif denen demir yığınına, kağıt, mürekkep gibi para gerektiren yatırımlara da muhtaç değiliz. (Zaten muhtaç olsaydık T24 yayınlanamazdı. Çünkü hepimiz toplumun “çulsuzlar” denen kesimine kayıtlıyız).
* * *
İşte bu yüzdendir ki T24 haber deyince duraksamadan yola çıkan, halkın haber alma hakkını (ihtiyacını değil hakkını) ete kemiğe büründürmek için gözünü kırpmayan bir e-gazetedir.
O yüzdendir ki Balbay günlükleri elimize geçince “O alınır, bu küser” hesabı yapmadan sadece “Bu bir haber midir” sorusunu tartıştık. “Bu bir haberdir” dedik ve yayımladık.
O yüzdendir ki Ergenekoncu diye tutuklanan Erzincan savcısının yasal telefon dinlemeleri ile elde ettiği, o mide bulandırıcı “tarikat-ticaret” ilişkilerini günışığına çıkaran belgeleri Başbakan ne der, filanca ne düşünür diye hesap yapmadan “Bu haber midir” sorusunu tartıştık ve “Evet bu haberdir” der demez de yayımladık...
Bundan sonra da böyle olacak. Haberi yakaladığımız anda kimsenin gözünün yaşına, çıkarına, hatırına bakmadan yayınlayacağız. Yazar tayfamız ne demek istiyorsa onu, eli titremeden, kelime seçmeden yazıp yollayacak ve onların yazıp yolladığı gibi, kelimesine bile dokunulamadan okuyacaksınız...
Yani biz mutluyuz...
Ötesini Başbakanla medya patronları düşünsün...
* * *
Biliyorum, ille de içinizden bazıları çıkacak, “Aydın Engin memleket tutuklamalarla, gözaltılarla, ikili üçlü olağandışı görüşmelerle sarsılıyor, sen tutmuş T24 güzellemesi döktürüyorsun. Bu ne iş böyle?” diyecek...
Haklısınız. Ben haftaya biraz keyifli başlayın istedim. Nasıl olsa önümüzdeki günler içinizi karartacak bir dizi gelişmeye gebe...
Hiç olmazsa bir günlüğüne bizim mutluluğumuzu siz de paylaşın...