19 Mart 2014

Siyasette Kürt kadınları

Bu gecikmiş bir yazı. Yazılma nedeni yaklaşan yerel seçimler filan da değil. Başlıktan anlaşılıyordur; Kürt siyasal hareketinde kadın etkenini, kadının temsilini ve kadının rolünü şöyle enine boyuna tartışmakta yarar var. Çünkü artık anlam ve önem yitimine uğramaya başlamış ses kayıtlarından daha canalıcı bir tartışma konusu…

Bu gecikmiş bir yazı. Yazılma nedeni yaklaşan yerel seçimler filan da değil. Başlıktan anlaşılıyordur; Kürt siyasal hareketinde kadın etkenini, kadının temsilini ve kadının rolünü şöyle enine boyuna tartışmakta yarar var. Çünkü artık anlam ve önem yitimine uğramaya başlamış ses kayıtlarından daha canalıcı bir tartışma  konusu…

Siyasete baştan sona, tepeden tırnağa egemen olmuş”bıyıklılar” dünyasında kadını bir vitrin süsü, göstermelik bir figür olarak parti yönetim organlarının bir yerlerine  koyup zevahiri kurtarma manevrası epey eski ve epey berbat bir gelenek.

Son yıllarda bu geleneğin yavaş (ama fazla yavaş) kırılmakta olduğunu inkâr edemeyiz.  Kadın bakanlar, kadın Meclis başkan vekilleri, parti meclislerinde “bir miktar” kadın siyasetçi yer alabiliyor.

Ama siyasete egemen olan, kararları belirleyen, hatta parti kademelerinde yer alacak kadınları da belirleyen yine o bıyıklılar tayfası. Koyu renk takım elbiseleri, ciddiyeti somurtmaya indirgemiş suratları, çoğunun kebap şişkini göbekleri ile bıyıklılar…

Dillerinde o cıvık terane:

- Kadınlar bizim analarımız, bacılarımızdır…. Cennet onların ayakları altındadır…  Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz…

Kadının yaşamda ve yaşamın ayrılmaz bileşeni siyasette eşit (bir daha: Eşit. Yetmezse bir kerre daha: Eşit, eşit!) haklı bir yurttaş olduğu söylendiğinde ise:

- Hık mık, gak guk…

Egemenliklerini paylaşmak istemeyen, üstelik bunu açıkça söyleyemeyecek kadar ödlek erkek siyasetçilerin en sık başvurduğu yalan, “Efendim biz de çok istiyoruz. Ama kadın arkadaşlarımız nedense aday olmaya çekiniyorlar; siyasette öne çıkmaktan ürküyorlar. Aday bulamıyoruz kardeşim” diye özetlenebilir. Kendi adıma ben kaç errrkekkk siyasetçiden bu yalama olmuş yalanı duydum ve artık saymaktan vazgeçtim.

Erkeklerin insafına kalmayı kadınlık onurlarına da kişiliklerine de yediremeyen kadın siyasetçiler  yolu kendileri açmak zorundalar. Bunun Meclis’te temsil edilen siyasi partilerde tek tük örnekleri çıkmaya başladı. Yolu kendileri açmak zorunda kalıyorlar ama sık sık, hatta sürekli errkekkk siyasetçilerin engellemeleri ile karşı karşıya kalıyorlar. Çoğu “erken öten horoz” muamelesi görüyor. (Burada CHP’den Gülseren Onanç arkadaşıma bir selam yolluyorum).

Ancaaaak…

Kürt siyasal hareketi hariç…

Hayıııır… Orada erkekler, kadınların önünü açtılar, onları siyasette de eşit hak elde etme çıkışlarına engel olmadılar filan demiyorum.

Erkek bu. Hele bir de siyasetçi ise…

Ha Türk, ha Kürt…

Buyrun rakamlar konuşsun:

TBMM’de 548 milletvekilinin sadece 79’u kadın.

Oran: yüzde 14.

Partilere göre ayırıp bakalım mı?

Buyrun:

AKP’de 46 kadın, 274 erkek milletvekili; oran: Yüzde 14.

CHP’de 19 kadın 115 erkek milletvekili; oran: Yüzde 16,5.

MHP’de 3 kadın, 49 erkek milletvekili; oran: Yüzde 6.

Ne kadar errrkekkk partiler olduğunu rakamların çıplak dili pek güzel gösteriyor.

Kürt siyasal hareketi hariç.

Kürt siyasal hareketindeki kadınlar kuru gürültüye de, erkek hot zotuna da pabuç bırakmadılar.

Abartıyor muyum?

Buyrun BDP Meclis grubuna bakalım. BDP’nin kaç kadın milletvekili var, hiç saydınız mı?

Bir seçim manevrası gereği BDP’den ayrılıp HDP’ye geçenleri, hapistekileri, sonradan tahliye olanları birlikte ele alırsak 32 Kürt milletvekilinden 12’si kadın. Oran: yüzde 37,5.

Üstelik Kürt kadın siyasetçiler eşbaşkanlık, grup başkanvekilliği, sözcülük gibi kilit ve öne çıkan görevlerde…

*    *    *

Kürt siyasal hareketine şu ya da bu nedenle uzak durabilirsiniz. Uzak değilseniz bile “mesafeli” durabilirsiniz. Hatta Kürt siyasal hareketine düşmanca duygular besleyenlerden biri de olabilirsiniz.

Ama eğer çağdaş demokrasilerde kadının eşit haklı olmasını savunanlardansanız yukarıda sıraladığım rakamların ve oranların çıplak dilinin anlattığını değerlendirmek yükümündesiniz.

Üstelik bu Tırmık’ta sadece TBMM’deki tabloya bakarak bazı sonuçlar sergiledim.

Yarına  errrkekkkler açısından “beteri” geliyor.

Evet, yarına…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"