20 Temmuz 2011

Silvan Aydınlatılmalıdır

Belki bu sabah, belki yarın sabah “Silvan’daki karanlık ve kanlı olay”ın aydınlatılması...


Belki bu sabah, belki yarın sabah “Silvan’daki karanlık ve kanlı olay”ın aydınlatılması istemiyle bir bildiri yayınlanacak. Medyada ne kadar yer bulacağını şu anda kestiremem. Yayınlama, büyüterek, önemini göstererek  yayınlama, yasak savmacasına yayınlama ya da yok sayıp yayınlamama gibi kararları verecek meslektaşlar “Yav bu konuda söylenecek söylendi, konuşulacak konuşuldu” derler mi ? Yine “Aralarında şu, şu, şu kişilerin de yer aldığı bir grup aydının imzalarıyla yayınlanan bildiride...” diye mi sunulacak?  Bildik ve ne yazık ki epey aşınmış, alışılmış bir çıkış, bir uyarı olarak mı algılanır?
Bilemiyorum. Bildiğim önemli olduğu. Gözardı edilemeyecek kadar önemli..
Bildirinin özü çok yalın bir talepten ibaret:

Silvan aydınlatılmalıdır...

Evet bu kadar yalın. 
Tam metni de şöyle:
“Silvan'da en az 15 gencimiz yaşamını yitirdi. Acımız büyük. Barışın tesisine yönelik somut adımların haberini umutla bekleyen bütün yüreklere ateş düştü. Ölenlerin ailelerine başsağlığı, yaralılara da acil şifa diliyoruz.
Ancak acımız kadar kaygılarımız da büyük.
Ölümlerin savaş uçaklarından (veya helikopterlerden) atılan bombaların çıkardığı yangın sonucu yaşandığına dair kamuoyuna yansıyan ciddi iddialar söz konusu. Buna rağmen AKP Hükümeti'nin olayı aydınlatmaya dönük adım atmak yerine nefretin dilini konuşması, Kürt vatandaşlarımızı adeta hedef göstermesi, Germencik, Ankara ve Elazığ'da yaşanan saldırılara sessiz kalması bizleri kaygılandırıyor.
Sorunların çözüm yeri olarak işaret edilen Meclis’te bulunan üç partinin ortak sözünün yine ve sadece “terörle mücadele seferberliği”ne dönüşmüş olması kaygılarımızı daha da artırıyor. Halbuki son 30 yılın deneyleri bize göstermiş olmalıdır ki, gerilimi tırmandırmak sadece acılarımızı katmerlendiriyor.
Yeni ve geri dönüşü zor gerilimlere mahal vermemek için Silvan'da neler yaşandığı, gençlerimizin neden öldüğü açıklığa kavuşturulmalıdır.
Bu amaçla:
Bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını;
Komisyonun tanık ifadelerine, otopsi sonuçlarına, askeri telsiz görüşme kayıtlarına, bölgedeki uçak ve helikopter seyirlerine başvurarak gerçeği ortaya çıkartmasını ve bunu kamuoyu ile paylaşmasını istiyoruz.”
Bu kadar.  
Bu talebi önemli buluyorum. Çünkü Silvan’da ne olduğu ve ne olmadığı konusunda onlarca, belki daha çok, yanıtı kesinleşmemiş soru var. 
Türk milliyetçiliğinin sesini, sözünü dile getirenler için ortada sadece hain bir pusu, 13 şehit (askerler) ve iki de leş (PKK’liler) var.
Kürt milliyetçiliğinin sesini sözünü dillendirenlere bakılırsa PKK’liler sütten çıkmış kaşık. Ortada durup dururken yangın bombası yağdıran uçak ve helikopterlerle kışkırtıcı bir askeri operasyon var.
Ama sonuçta karşılıklı iddialarla daha da karmaşıklaşmış karanlık ve kanlı bir olay var. AKP Hükümeti olayı aydınlatmak yerine “mış gibi yapma”yı yeğlemiş gibi davranıyor, nefret söylemine katkıda bulunuyor.
Bir de taraflardan birinin yanında değil sadece ve sadece barışın yanında duran, barışın yolunu açmak birincil dilekleri ve talepleri olan, metnini sunduğum bildiriyi imzalamış ya da dar vakitte ulaşılamadığı için imzası eksik binler ve binlerce yurttaş var.
Ve onların çok yalın bir talebi var: Silvan aydınlatılmalıdır
O kadar!

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"