Salı günü Hrant Dink’in doğum yıldönümüydü. Doğum yıldönümleri gülümseyerek kutlanır. Oysa ben (biz) gözyaşlarımızı zor tuttuk. Kutlamadık, öfkemiz bir kez daha kabardı.
Hrant Dink cinayeti davası açılalı 11 yıl geçti. 11 yılda ağır ceza mahkemesi üyeleri beş kez değişti. Önceki gün 110. duruşma görüldü ve… Ve yine karar verilmedi. Duruşma kasım ayı sonlarına ertelendi.
"O gün ne olacak" diye sormayın. Cevabım kesinlikle beni savcının karşısına diker ve bu kez savcı kesinlikle haklı olur.
Bu koşullarda "İyi ki doğmuştun ahparik" mi denir? 11 yılda hepsi bilinen katiller, tetikçiler, azmettirenler, suç ortakları, cinayete giden yolun taşlarını döşeyenlerle ilgili bir karar verilemeyen bir ülkede sevinmek mümkün mü?
* * *
Hrant Dink’in doğum yıldönümünde "Uluslararası Hrant Dink Ödülü" veriliyor. Jüri bu yıl ödülü yiğit bir demokrasi ve özgürlük savunucusu Osman Kavala’ya ve Mısırlı cesur ve ödünsüz bir kadın hakları savunucusu Mozn Hassan’a verdi.
Bu isabetli kararı yüzünden jüriyi alkışlayalım..
Peki sevinelim mi?
Osman Kavala’nın Silivri’de 1052 (bin elli iki) gündür Silivri zindanında tek kişilik bir hücrede volta atmakta olduğunu bilelim ve sevinelim mi?
Biz sevinmeyi unuttuk.
Çünkü unutturdular.
Gözümüzün içine baka baka utanmadan "Türkiye bir hukuk devletidir" diyenlerin hâlâ iktidar koltuğunda oturduğu bu ülkede bize sevinmeyi haram ettiler.
* * *
Size bir soru: Osman Kavala şu an hangi davadan tutuklu ve hangi suçlamayla yargılanacak?
Eğer ilgilendiyseniz belki birkaç küçük yanlışla bu soruyu cevaplarsınız. Ama çok büyük çoğunluğun doğru cevap veremeyeceğini biliyorum.
Osman Kavala gezi davası sanığı olarak yargılandığı davada 18 Şubat 2020’de tahliye edildi. Aynı günün akşamı Silivri Cezaevi kapısında bekleyen minibüse binemeden savcılık talimatıyla yeniden gözaltına alındı. Ertesi gün (19 Şubat) Sulh Ceza Hakimliği denen tutuklama makinelerinden birinde ağır ceza mahkemesince bir gün önce verilen tahliye kararına itiraz eden savcılığın isteği doğrultusunda yeniden tutuklandı.
Sulh Ceza Hakimliği bu "yeniden tutuklama" kararını verirken, aynı gün Ankara’da AKP grup toplantısında konuşan bu ülkenin Cumhurbaşkanı aynen şunları söylüyordu:
"…Bunlar (Gezi direnişini kastediyor - AE) masum bir ayaklanma hadisesi değildir. Ciddi manada perde arkasında Soros türü bazı ülkeleri ayaklandırmak suretiyle oraları karıştıran tipler vardır. Onun da Türkiye ayağı içerideydi bir manevrayla dün onu beraat ettirmeye kalktılar."
Bağımsız yargı ha? Bir hukuk devletindeyiz ha? Mahkemelerin verdiği kararlar ağanın keyfine, tercihine, takıntılarına, kaygılarına uymuyorsa o bir mahkeme kararı değil "bir manevra" oluyor ha?
(Aydın Engin burada yutkundu. Yazdığı uzunca bir paragrafı sildi.Yazıyı nasıl noktalayacağını uzun uzun düşündü ve…)
Osman Kavala hakkında Türk Ceza Kanununun (TCK) 309. Maddesi’ne göre suç işlediği iddiası ile yapılan yargılamadan verilen tahliye kararını geçersiz sayan ve onu yeniden tutuklayan Sulh Ceza Hakimliği kararının üstünden 18 gün geçti ve 9 Mart günü Kavala hakkında bu kez TCK’nun 328. Maddesi'ne göre suç işlediği iddiasıyla ikinci bir tutuklama kararı verildi.
"Adam zaten tutuklu, bu ikinci karar da ne oluyor" diye sormaya kalmadı. Vehbinin kerrakesi 20 Mart günü anlaşıldı. 309. Madde yüzünden verilen tutuklama kararının çürüklüğü, saçmalığı anlaşılmış olacak ki ikinci kez tutuklama kararı kaldırıldı ve o davadan Osman Kavala hakkında yeniden tahliye kararı verildi. Ama 328. maddeden bir tutuklama kararı bulunduğu için tahliye edilmedi. Bu yeni davayla ilgili henüz (yani altı aydır) bir iddianame yazılmadı, yazılamadı. Zaten…
Ay yeter….
Benim yazarken başım döndü. Bilmem kaçıncı madde, tutuklama, hayır, başka bir madde, tahliye, sonra yeniden tutuklama…
Ne dersiniz? Yukarıda sorduğum Osman Kavala şu an hangi davadan tutuklu ve hangi suçlamayla yargılanacak? sorusunu cevaplayabilir miydiniz?
* * *
2020 Hrant Dink ödülü Osman Kavala’ya verildi.
Sevinelim mi?
O da ne?
Kendi adıma ben, sevinmeyi unuttum.
Unutturdular…
Sizin durumunuz nasıl?