26 Şubat 2014

Ses kaydı gerçekse…

Başlıktaki yarım cümle aslında bir soru. Gazetecilerin önceki geceden başlayıp dün gün boyu cevap aradıkları; bugün de cevap arayacakları bir soru.

Başlıktaki yarım cümle aslında bir soru. Gazetecilerin önceki geceden başlayıp dün gün boyu cevap aradıkları; bugün de cevap arayacakları bir soru.

Herhangi bir bilgileri olmaksızın soruya “Elbette doğrudur. Seslerden belli. Baba oğulun sesleri kesinlikle kendilerine ait” ya da “Yok canım. Sahtedir. Sesler dublaj, cümleler montaj” cevabını verenler var.

Hepimizin gönlünden geçen, olmasını dilediği, inanmaya yatkın olduğu cevaplar olabilir. Ama bunu haber diye okura sunmak meslek suçudur.

Soruya kuşku bırakmayacak bir cevap gerek.

Ankara Başsavcılığı Bilişim Suçları Bürosu ses kayıtlarında montaj olup olmadığını, dinlemenin yasal yollarla yapılıp yapılmadığını ve suç unsuru taşıyıp taşımadığını inceleyecek.

Kılıçdaroğlu “Ses mühendislerine incelettik; bir kaç kaynaktan, hatta yargıdan teyit ettik. Tapeler de, ses kayıtları da gerçek. Hatta görüntüler olduğu söylenmekte” dedi. “Yargıdan da teyit ettik” demek, bunlar yasadışı bir dinleme kaydı değil, mahkeme kararıyla gerçekleşen bir dinleme operasyonunda polis fezlekesi olarak dosyaya girmiş tapeler demektir.  Kılıçdaroğlu’nun söylediklerinin en önemli yanı bu.

Tayyip Erdogan ise miting alanına çevirttiği AKP grup toplantısında geri dönüşsüz bir iddiayla”Bu ses kayıtları hem montaj, hem dublaj”dır buyurdu. Yani ne sesler, ne cümleler  Erdoğan’la oğluna ait değil(miş).

Hangisi doğru bu sözlerin ?

İkisi birden doğru olamayacağına göre biri.

Ama hangisi ?

*    *    *

Bu soru bu kadar önemli mi ?

Evet. Önemli.

Eğer sahteyse, montajsa, dublajsa, Başbakan sahiden haklı. Bu “edepsizce” bir saldırı.

Eğer sahteyse ne olur ?

Hiiiiççç !..

Bugüne kadar “çok yüzlü” internetin “kirli yüzünü” yansıtan bir örnek daha olur ve belleklerde bu yönüyle yer alır. Tayyip Erdoğan devletin savcılarını, polislerini, uzmanlarını harekete geçirerek suçluları (Evet, suçluları) yakalamaya çalışır.

Gazeteci milleti de gündemin başka konularında at koşturup kalem oynatmaya devam ederler, falan filan…

Amaaaaa…

Ya Kılıçdaroğlu haklıysa?Yani bu ses kaydı gerçekse ?

O zaman Türkiye’de siyasetin yolu da, yönü de bir başka düzleme sıçrar.

O ses kaydında söylenenler, bakan çocuklarının, işadamı sayılan İranlı tıfılın, hatta bakanların rüşvet, yolsuzluk ilişkileriyle karşılaştırılamaz.

Unutmayalım ki Tayyip Erdoğan  bugün adeta “tek başına AKP”dir.

Bu ses kayıtlarının gerçek olması sadece Tayyip Erdoğan’ı bitirmekle kalmaz, bugün tek başına Hükümet kuracak kadar güçlü AKP’yi de bitirir.

Hiçbir siyasetçi ve hiçbir siyasal parti bu yük sırtında iken siyasete devam edemez; bu yükü taşıyamaz.

Ne kadar pişkin olursa olsun… Ne kadar koltuk tutkusuna esir düşmüş olursa olsun… Ne kadar yağıp gürlerse gürlesin…

*    *    *

Mesleğine ihanet etmeyen gazeteciler için bu sorunun cevabı o yüzden bu kadar önemli.

Bizim T24 ekibini gece boyu, gün boyu ve yine gece boyu tutsak kılan, kahve tüketimini aşırı ölçülere taşıyan,yorgunluktan “Nerden seçtim bu mesleği” dedirten  çabası da titizliği de işte bu yüzden…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"