24 Aralık 2009

Şeffaflık Ya Resulullah!

Evliya Çelebi için rivayet ederler. Rüyasında peygamberini görmüş...

Evliya Çelebi için rivayet ederler. Rüyasında peygamberini görmüş. Muhammed ona “Dile benden ne dilersin” demiş. Çelebi “Şefaat ya Resulullah” deyip günahlarının affını dilemek istemiş ama heyecandan dili sürçmüş ve “Seyahat ya Resulullah” deyivermiş.
Dileği yerine getirilmiş ve fukara Çelebi ömrünü demir asa demir çarık seyahatte geçirmiş...
Evliya Çelebi’nin düşünde gelen fırsat bugünlerde benim de başıma gelirse... (Tamam, tamam. Dalga geçmeyi bırakın. Kıkırdayıp durmayın. Biliyorum, benim gibisine öyle mübarek fırsatlar çıkmaz. Ama ya çıkarsa...) O zaman öyle heyecanlanıp dilim filan sürçmeyecek, şefaat filan da dilemeyeceğim. Gayet bilinçli olarak “Şeffaflık ya Resulullah” diyeceğim.
Evet, şeffaflık, saydamlık, ışık, aydınlık...
Haksız mıyım?
*    *    *
Alın şu suikast hikayesini... Hep birlikte okuduk. Başbakan Yardımcısı, AKP’nin sivri dilli politikacısı Bülent Arınç’a suikast hazırlığı yaptıkları iddiasıyla biri albay (Seferberlik Tetkik Dairesi'nde görevli), öteki binbaşı iki özel harekâtçı subay gözaltına alındı. Sorgulandılar ve serbest bırakıldılar.
Haberin özü, özeti bu. Ama bencileyin meslek gereği hemen hemen bütün gazeteleri didiklemek zorundaysanız (yani iyi ki bu meslekte değilsiniz) olayla ilgili ayrıntılar beni de, sizi de “Şeffaflık... Lütfen şeffaflık” diye haykırtacak kadar vahim.
Arınç’ın adresi yazılı bir kağıdı su içme bahanesiyle yutmaya teşebbüs; araba kiralama şirketlerinden sahte kimlik kullanılarak 25 araç kiralanması ve GPRS sistemi olmayan araçlar tercih edilerek elektronik takipten kurtulma hesapları; sahte sarı basın kartı; ev aramalarında Arınç’tan başka Meclis Başkanı Şahin’in evinin krokisini içeren notlar; Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek’in olayın çok önemli olduğunun altını kalın kalın çizmesi... Ufff, yoruldum. Ayrıntıların (ya da iddiaların) tümünü buraya aktarmak mümkün değil. Sonu gelmek bilmiyor.
Üstelik Albay’ın “Seferberlik Tetkik Dairesi” mensubu olması... (Gençler için not: Kontrgerilla diye de anılan Türkiye Gladio’su ilk olarak Seferberlik Tetkik Dairesi adıyla kuruldu ve bir süre bu adla çalıştı. Sonra Özel Harp Dairesi, daha da sonra Özel Kuvvetler adını aldı). Yani korkmak, çok korkmak için yeterli sebep...
Bütün bu karman çorman bilgilere karşılık bu satırlar yazılırken Genelkurmay’ın resmi açıklaması geldi. Özetle o subaylar Arınç’ın evini değil, o civarda oturan ve bilgi sızdırdığından kuşkulanılan bir başka subayın evini gözetliyorlardı” denmekte ve bununla yetinilmekte...
Ancak mesela: Madem öyle Arınç’ın ev adresi ne arıyordu üstlerinde?.. Madem öyle neden adres yazılı notu yutmak istedi binbaşı?.. Madem öyle TBMM Başkanı'nın evini gösteren krokinin ne işi vardı ellerinde?.. Madem öyle...
Görüyorsunuz cevapsız soruların da sonu gelmiyor...
*    *    *
Şimdi:
Bu olay baştan sona palavra, baştan sona düzmece ve Hükümete bağlı gizli servislerin, TSK’yı yıpratma planlarının bir operasyonu olabilir...
Mi?
Valla olabilir.
Bu olay ne Hükümetin, ne TSK Özel Hareket ve Psikolojik Savaş bölümünün marifetidir. Sadece basit ve asılsız çıkan  bir polis operasyonunun medyanın tiraj ve reyting bataklığında çırpınan asparagasçılarınca allanıp pullanıp bize yutturulmaya kalkışılan bir haber salatası olabilir.
Mi?
Valla olabilir...
Bu olay sahiden Arınç’ı ortadan kaldırmayı amaçlayan bir planın bilgi toplama amaçlı bir operasyonunun halkası olabilir.
Mi?
Valla olabilir...
*    *    *
Bütün bu soruların cevabı ve evlerde, okullarda, işyerlerinde, kahvehane, meyhane köşelerinde hemen herkesin harıl harıl konuştuğu ve her şeyin üstü karanlık bir örtüyle kapatıldığı için akla gelen her türlü yakıştırmanın yapıştırılmasının önüne geçilmesi sadece ve sadece şeffalıkla mümkün.
Şeffaflık. Yani saydamlık, ışık, aydınlık...
Bunu yapmak ise susan bir hükümetle, sade suya tirit açıklamalarla yetinen bir Genelkurmay ile olacak gibi değil.
Ama onlar konuşmazsa da olacak gibi değil.
O zaman iş başa düşüyor.
Siz bu yazıyı okuyadurun ben uyumaya gidiyorum. Biliyorum daha erken ama deneyeceğim. Belki uyurum. Belki rüyama Muhammed Peygamber girer. Belki bana “Dile benden ne dilersin” diye sorar.
Ben de ona hemen cevabı yapıştırırım: Şeffaflık ya Resulullah!..

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"