Kesmez... Öyle “Ucube” gibi genç kuşakların, okuması yazması kıt seçmen kitlesinin bilmediği laflar kesmez. Daha harbi, daha kestirme, daha kolay anlaşılır sözcükler, davranışlar seçin. Mesela “Tükürürüm ben böyle heykelin içine” deyin.
Hatta bu bile kesmeyebilir. Heykel deyince Atatürk heykeli anlayan kitlelere, heykel sanatını “İnsan cisminde taş yontmak dinen haramdır” inancına kapılmaya hazır “asıl seçmen kitleniz”e daha doğrudan mesajlar vermelisiniz.
Bence korkmayın, dilinizi korkak alıştırmayın; kafanızın içindekini açıklıkla söyleyin. Korkmayın, meyvesini az ya da çok toplayacaksınız.
Biliyorsunuz, önümüz seçim. Siz bu seçimlerde 2007’dekini de aşan bir oy oranı bekliyorsunuz. Mesela yüzde 50’nin üstüne çıkan bir oy yığışması ne güzel olurdu değil mi? O zaman artık demokrasicilik oyununa da, herkesi kucaklayan bir siyasi hareket palavrasına da ihtiyacınız kalmaz. Gönlünüzün çektiği gibi at oynatırsınız.
Onun için kafanızın içindekini söyleyin; “O heykel bir ucube. Hemen yıkılsın” diye laf dolandırmalara gerek yok.
* * *
Size öğüdümdür. Çıkın ve deyin ki:
Ey ahali!
O heykel, bölünmüş bir insanı; bu toprakların bölünmüş, parçalanmış, birbirine düşman edilmiş insanlarını anlatıyordu. Yani Ermenilerle bizlerin aynı toprağın çocukları olduğumuzu söylüyordu. O heykel daha bitmedi. Bitseydi dostluğa uzanan kocaman bir el ve kocaman bir damla göz yaşı da olacaktı.
Buna göz yumacağımızı sanmış o heykeltıraş denen herif. Zaten geçmişi karanlık. Komünist Partisine üye bile olmuş zamanında. “Anadolu halkları kardeştir” diye bir terane tutturmuş. Bizde din kardeşliği vardır ve ötesi yoktur.
Tamam, biz de bir zamanlar Ermeni açılımı diye bir siyasi manevra yaptık ama, kısa zamanda bunu ciddiye alan insanların çıktığını da gördük ve frene bastık. Açılım dediğin aslında mış gibi yapmaktır. Açılım açılım deyip milliyetçi, muhafazakar seçmeni kaçırmayı göze mi almalıydık yani?..
İşte Kürt açılımı ortada. Kürt seçmenleri tavlamak için bazı adımlar attık. Ne oldu ? Kürt siyasal hareketi referandum sırasında boykot dedi ve Kürt seçmenler bu çağrıya neredeyse topluca uydu. İşte o sonuçlar bana ders oldu. Kürt bölgelerinde bana istediğim kadar ekmek yok.
Şimdi bir de Ermeni açılımında ileri adımlar atıp milliyetçi – müslüman –muhafazakar seçmen kitlemi kendimden uzaklaştıramam. Zaten o konuda bir kaç adım daha atsaydım, sıra hemen 1915’e gelecekti. 1915’de ne olduğu tartışmaya açılacaktı. Buna göz mü yumarım ben?
Önümüz seçim. Şunun şurasında beş ay kaldı. Hani, seçim geçmiş olsa, ben yine iktidarda olsam, önümde uzun bir dört yıl bulunsa, yine kameraların karşısına, mikrofonların önüne çıkar ve ‘”Hepinizi kucaklıyorum. Biz herkesin partisiyiz. Ermeniler de kardeşlerimizdir, Kürtler de...” filan derim.
Ama şimdi? Hayır, şimdi bunu diyemem. Kürtlerin ne yapsam (yani yapar gibi yapsam) bizi seçmeyeceklerini görüyorum. Bir de ‘Bak Ermenilere de yaklaşıyor’ dedirtip milliyetçi, muhafazakar kesimleri darıltamam. Ne yani milliyetçi, ulusalcı damarı ağır basan seçmen kitlelerini MHP’ye, CHP’ye mi kaptırayım? Şimdi milliyetçilik, ulusalcılık zamanı...
O yüzden, işte sadece o yüzden ben Ermenilere el uzatan, taşı yontup ortak gözyaşlarını cisimleştiren, bölünmüş insanın acısını anıtlaştıran heykellere tükürürüm. Heykelin adı “İnsanlık anıtı” imiş. Ben böyle insanlığa da tükürürüm.
* * *
Tüüüüüüüüühhhhh!..