Genelkurmay askeri savcılığının Roboski (Türkleştirilmiş adıyla: Uludere) cankırımıyla ilgili 16 sayfalık “Koğuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir” cümlesi ile biten kararını satır satır okudum. Gözümden kaçmış bir ayrıntı var mıdır kaygısı ile başa döndüm,16 sayfayı bir kere daha satır satır okudum.
Sonra koltuğu geri itip arkama yaslandım. Sabahleyin bırakmaya karar verip irademi test etmek üzere paketini masanın üstüne koyduğum sigaralardan birini çekip yaktım. Dumanı savurdum ve sordum:
- Yani ne olmuş ?
Cevabım pek kısa oldu:
- Ben bu kararı yarım sayfada yazardım.
Sahiden de o kadar sayfaya, eveleyip gevelemeye gerek yoktu.
Genelkurmay Askeri savcılığı sadece beş asker için bir inceleme yapmıştı. Biri üç (Yıldırım Güvenç), biri iki (İlhan Bölük), ikisi tek yıldızlı (Halil Erkek ve Ali Rıza Kuğu) general, biri de kurmay albay (Aygün Eker) olan beş subay için…
Eğer Roboski cankırımının “şüphelileri”ni bu beş subay ile sınırlarsanız verilen takipsizlik kararı haklıdır ve adildir. Zaten savcılık da bunu açıkça belirtiyor.
Karardan aktarıyorum:
“TCK’nın ‘Kanunun hükmü ve amirin emri’ başlıklı 24. maddesinde kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilemeyeceği ve yetkili merciden verilip görev gereği yerine getirilmesi zorunlu olan bir emri uygulayanların sorumlu olmayacağının düzenlendiği tesbit edilmiştir.”
Yani, generallere yetkili merciler emir vermiş; onlar yasa gereği verilen emre uymak zorunda olduklarından daha altlarındaki subaylara (mesela savaş uçağı pilotlarına) emri aktarmışlar ve…
Ve 34 Kürt yurttaşımız kendi ülkelerinin savaş uçakları tarafından bombalanarak can vermişler.
Yalnız açıkta kalan bir minik soru var.
“Şüpheliler”in emirlerine uymak zorunda oldukları yetkili merciler kim ?
Minik sorunun cevabını askeri kurallar gereği adım adım giderek arayalım.
İlk yetkili merci Genelkurmay 2. Başkanı.
Tamam, ona haber verilmiş.
Genelkurmay ikinci başkanı bir üstünü, Genelkurmay Başkanının aramış, bilgi vermiş. O da MGK toplantısı için karargâh dışında olduğundan “Bilgileri konutuma yollayın” demiş. Yollamışlar.
Genelkurmay başkanı evinde o bilgileri gözden geçirmiş. Hayır, firaklı başlık meraklısı bazı meslektaşlarımın yaptığı gibi bombalama onayını evinde vermesinin altını çizecek değilim. Herhalde pijamalarını giyip, koltuğa yayılıp bir elinde TV kumanda aygıtı, ötekinde bilgiler, belgeler. Bakmış ve “bombalansın” emrini vermiş değil.
Ama savcılık kararında açık seçik belirtiliyor: Emir Genelkurmay başkanından gelmiş.
Adım adım gidiyorduk değil mi ?
Genelkurmaybaşkanı kime bağlı?
Yanıldınız !.. Milli Savunma Bakanı’na değil başbakana bağlı.
(Anayasa madde 117: Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine, Cumhurbaşkanınca atanır; görev ve yetkileri kanunla düzenlenir. Genelkurmay Başkanı, bu görev ve yetkilerinden dolayı Başbakana karşı sorumludur.)
* * *
Son soru. Can alıcı soru. Sorulmaması mümkün olmayan soru:
Madem otuzdört yurttaşımızın yok edildiği cankırımı buyruğu yukarıda adım adım sergilediğim yetkili mercilerce verildi; ne diye “şüpheli” olarak beş generalcikle yetinildi ?
Bu soru cevap bekliyor.
Tam iki yıldır…