03 Şubat 2020

Rusya ile papaz, İsrail ile haham, Suudilerle imam olmak…

AKP iktidara geldiğinde "Komşularla sıfır sorun" demişti; sözünü tuttu, aramızda sorun olmayan komşu sayısı sıfır

Başlık sizi şaşırtmasın, kestirmeden yaygın halk deyimini, "papaz olmayı" kullanabilirdim. HDP milletvekili, benim "Genç Hrantlardan biri, belki de birincisi" dediğim genç arkadaşım Garo Paylan'dan korkmasam başlığı öyle düzenlerdim. Garo'ya, onun duyarlıklarına çok değer veririm. O yüzden böyle dolambaçlı bir başlık seçtim…

Türkiye'nin, daha doğrusu AKP Reisi'nin dış politikasından söz edeceğim. Görünen köy kılavuz, bu dış politikanın gidişi de uzman istemiyor. Ben bile bu konuda Tırmık döktürebilirim…

Dedim ya, uzman olmaya gerek yok.

* * *

İdlib yüzünden AKP Reisi'nin pek güvendiği "Putin dağları"na kar yağdı. Kullanmayacağı füzesavar sistemi S-400'lere dünyanın parasını bastırdı; Astana'da, Soçi'de Putin'le birlikte "dünya lideri" rolü oynamayı pek sevdi; füzeler yetmemiş gibi neredeyse uçak da alıyordu ama bunların hiç biri fayda etmedi. Putin Türkiye'ye doğrudan değil, Şam üstünden gelmek gibi sembolik anlamı olan jestlerle Suriye konusunda tercihinin AKP Reisi değil Esad rejimi olduğunu açıkça gösterdi.

Şimdi de Rus uçaklarının desteğiyle Suriye hükümet güçleri İdlib'de sıkışıp kalmış cihatçı çetelerin tepesine bomba olup yağıyor. Tabii cihatçı çetelerin yanısıra orada yaşayan sivil Suriyeliler de bombalardan nasiplerini alıyor (Her savaşta asıl acıyı çeken, çoluğu çocuğuyla yerinden yurdundan olan hep siviller değil midir?).

Sonunda AKP Reisi gözleri çakmak çakmak, sesi çatal çatal konuştu, argo deyimle posta koydu:

- İdlib'de bu bombalamaları vesaire durdurdunuz durdurdunuz; durdurmadığınız takdirde bizim artık sabrımız tükeniyor. Bundan sonra ne gerekiyorsa biz de bunu yapacağız.

"Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan" emir verir ve "gereği neyse olur" gereği TSK birlikleri Suriye toprağı İdlib'de Suriye ordusu ile çatışmaya girerse ne olur?

Bence Türkiye ile Rusya fena halde papaz olur.

* * *

Tamam İdlib yüzünden Rusya ile "papaz olma"nın sınırındayız. Peki Arap dünyasının ağır topları Mısır, BAE, Suudi Arabistan ile durum nasıl?

Libya yüzünden, daha doğrusu AKP Reisinin Libya politikası yüzünden Arap dünyası ile ilişkilerin üstünde kara bulutlar dolanıyor.

General Hafter birliklerinin Libya'da İhvan çizgisini benimseyen, cihatçı çetelerle açıkça işbirliği içinde olan, neredeyse Trablusa sıkışıp kalmışa benzeyen Milli Mutabakat Hükümeti'ni "etkisiz hale" getirmesi olasılığına karşı "Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan" emir verir de TSK birlikleri Libya toprağında (Yani yabancı bir toprakta) Libyalı general Hafter'in birlikleri ile kapışırsa ne olur?

Valla bence Türkiye ile Arap dünyası bir kez daha ve fena halde imam olur

Ne kaldı?

Filistin.

Nedense ve nasılsa ABD'nin başına geçmiş emlak komisyoncusu Donald Trump adlı bir adam, haritada yerini göster dense gösteremeyeceği Israil'in gırtlağa kadar yolsuzluğa battığı için koltuğu fena halde sallanan Başbakanı, aşırı sağcı Netanyahu'yu da yamacına alıp yüzyılın planı adını taktığı bir plan açıkladı. Plana göre Kudüs İsrail'in başkenti oluyor. Filistinlilere de Kudüs banliyosunda bir yerleşim yeri "Alın bu da sizin başkentiniz" diye gösteriliyor.

Böylece amcaoğulları Filistinliler ile Yahudiler'in sürüp giden savaşı daha da alevlenecek.

Bu kördüğümden beter soruna barışçıl bir çözüm bulmak için çabalamaya olsa olsa alkış tutulur.

Ancak AKP Reisi soruna şu cümlelerle yaklaşılıyor:

- İslam dünyasındaki ülkelerin tavırlarına baktığımızda ben halimize acıyorum. Başta Suudi Arabistan, sesin çıkmıyor sesin, ne zaman çıkacak (…) Mescid-i Aksa'nın mahremiyetini koruyamazsak, yarın kem gözlerin Kabe'ye çevrilmesini engelleyemeyiz. Bunun için Kudüs kırmızı çizgimizdir…

Trump'un da, Netanyahu'nun da geri adım atma olasılıkları pek zayıf. Peki bu durumda "kırmızı çizgili" AKP Reisi ne yapacak?

Bilmiyorum. Kendisinin de bildiğini sanmıyorum.

Bildiğim, bu durumda Türkiye ile İsrail de kesinlikle haham olacak

* * *

AKP iktidara geldiğinde "Komşularla sıfır sorun" demişti.

Sözünü tuttu. Aramızda sorun olmayan komşu sayısı sıfır.

Hepsiyle ya papaz olduk, ya haham olduk, ya imam olduk.

Bunun adına da "Yurtta sulh cihanda sulh" diye pek yalın özetlenen Türkiye Cumhuriyeti'nin temel dış politikası yerine dünya lideri AKP Reisi'nin dış politikası kondu, biz de seyirci olduk…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"